1: "İlk görüşte aşk."

7.8K 396 266
                                    

1 yıl önce

Yağmurun altında, yavaş adımlarla metroya ilerliyordu. Şemsiyesini almadığı için kendine küfürlerini savurup, ayağının altındaki taşa vurup kendi çapında oyun oynuyordu. Çantası tek omuzunda, elleri cebinde kulağındaki kulaklıkla girdi metrodan içeri. Sabah saatleri olduğu için, içerisi doluydu.

Metronun gelmesiyle içeriye adımlayıp her zamanki yerine oturdu. Yağmurdan dolayı ıslanan saçlarından, yüzüne damlalar akıyordu. Birden eline uzatılan mendil ile bir süre bakıştıktan sonra, elin sahibiyle göz göze geldi. Derisinin altındaki kalbin birden hızlı atmasını, damarlarındaki kanın sıcaklığını ilk defa hissediyordu.

Kendisine gülümseyen bedene baktı. "Hasta olabilirsin, al bunu kurulan." Dediğinde yutkundu ve önüne dönüşünü izledi. Hala ona bakıyor ve tüm yüz haltlarını ezberliyor gibiydi. Kısık sesiyle, "teşekkür ederim," dediğinde tekrar önüne döndü. Dakikalardır camın yansımasından çocuğu izliyor, her hareketini aklına kazıyordu.

Telefonla konuşmasını bile dikkatle dinliyor, ses tonunu kulaklarına kazıyordu. Garip bir tokluk hakimdi sesine. "Evet biliyorsun sadece yağmurlu havalarda metro kullanıyorum, yürümesi hoşuma gidiyor." Genç çocuk elini saçlarına attı. Saçlarına giden ellerini, dikkatle izledi.

Parmak boğumlarının saçlarında nazik dokunuşlarını, gözleriyle takip etti. Camdaki yansıması bile kusursuzdu. Telefonu kapatıp elindeki kitaba geri döndü genç. Her sayfasında yüz ifadeleri değişiyor onda tatlı bir hava bırakıyordu. Kitabını kapatıp, cebindeki telefondan bir video açıp dikkatle izlemeye başladı.

Camdan çocuğun ne izlediğini görmüyordu. Kafasını yavaşça ona doğru çevirdi. Bir dans videosu izliyordu. Dans eden kişiyi görünce duraksadı. Bu çocuğun kendisiydi, biraz daha dikkatli bakıp her hareketini izledi. Kulaklıktan dışarı çıkan şarkıya kulak kesildi. En sevdiklerinden şarkılardan biriydi.

Çocuğun vücudu şarkının ritmine göre hareket ediyor, her kıvrımı ayrı bir sanat barındırıyordu. Durağa geldiklerini fark ettiğinde, geçmek için çocuktan izin isteyecekti ama buna gerek kalmadı. Çocuk hızlıca oturduğu yerden kalkıp, gözden bir an da kayboldu. Genç adam elindeki mendile uzunca baktı.

Kokusu vanilya gibiydi ve ceketinin cebine katlayıp koydu. Dakikaların ardından kampüse giriş yapmıştı. Elinde çizdiği taslakla bölüme doğru ilerliyordu. Zarar gelmesin diye eliyle sıkıca kavramıştı. Bu tablo için aylarca uykusuz kalmıştı. Şimdi ise sunum için hızlı adımlarla ilerliyordu. Tabii bu sırada her şey çok hızlı gelişmişti.

Omzunda hissettiği sızıyla birlikte, tablonun yere düşmeşi ve kenarlarında olan parçanın sesini duyması, saniyeler içinde gerçekleşmişti. Su birikintisinin üstünde duran tablodan akan boyalar, suya gökkuşağı rengini vermişti. Bu durum karşısında oluşan şok dalgası, kaskatı kalmasına neden olmuştu.

"Ben gerçekten özür dilerim, görmedim çok üzgünüm."

Duyduğu sesle yerden kafasını kaldırdı. Gördüğü beden sabah metroda ona peçetesini veren, kalbini hızlandırandan çocuktan başkası değildi. Yüzünü ne kadardır izlediğini bilmiyordu. Hafifçe öksürüp toparlandı. "Sorun değil," diyebilmişti. Sorundu eğer bunu sunamazsa, kalabilirdi.

"Gerçekten nasıl oldu anlamadım. Çok üzgünüm. Sudan kaldırdım ama boyaları akmış." Bunu söylerken tabloya bakıyor ve dudaklarını büzüyordu. Gencin gözleri dudaklarına düşünce, hemen kafası sallayıp kurtuldu bu düşünceden. "Halletmeye çalışırım," akan boyalara bakıp gülümsedi.

"Yani, umarım." Çocuk mahçupca karşısındaki gence bakıyor, çaresizliğini görebiliyordu. Ona yardım etmek zorundaydı, hepsi onun suçuydu. "Resim fakültesinde misin?" Baktığı tablodan, boyalar her ne kadar aksa dahi, kalan kısımlarındaki işçilik gözle görülür derecedeydi.

Genç, karşısındaki çocuğun sesini duyduğunda, kulaklarının uğuldadığını hissetti. "Evet, ilk kez boya çalışması yapıyorum sunum içindi." Genç gözlerini kocaman açtı ve pişmanlıkla söylendi. "İnanmıyorum, benim yüzümden gerçekten özür dilerim." Dolu gözlerle baktı çocuğa.

Genç karşısındaki çocuğun gözlerindeki pişmanlığı görünce nazikçe gülümsedi. "Sorun değil, hallederim." Kafasını salladı karşısındaki beden. Her ayrıntısını aklına kazımak için, daha çok bakmaya başladı. Ne çok yakışırsın fırçamın ucuna, ne güzel durur kalemimin kömürü çizgilerinde diye içinden düşünmeden edemedi.

Karşısındaki sanat adı altında, bir insandı gözünde. "Ben tekrar özür dilerim, benim gitmem gerek. Derse geç kalacağım, tekrar özür dilerim." Mahçup genç, elini uzattı. Uzatılan ele baktı, teni tenine kıyasla daha yumuşak ve kemikliydi. Ten rengi daha kavruktu. Bu farklılıklar gülümsetti onu.

"Sorun değil, söz veriyorum halledeceğim. Aklında kalmasın."

Gülümsemesini yaydı tekrar tüm yüzüne. Tablosunu mahfetmesine rağmen, böyle nazik olan gence teşekkür edip uzaklaştı. Tam kapıdan içeri girecekti ki arkasını döndü, ona gülen gözlerle bakan gence gülümsedi. "Bu arada adım," diye bağırdı. "Taehyung, kim taehyung." Gözlerinden bile anlaşılan mutlulukla karşılık verdi. Elindeki tablonun, akan boyaları ellerini renklendirmişti.

"Adım Seokjin, kim seokjin."

-

9 Kasım 2021 tarihinde düzenlenmeye alınmıştır.

Flechazo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin