Bir gün bir uçakla parise resim yarışmasına gidiyordum. Fakat uçak çok rahatsız ediciydi. Öyleki yan tarafta iki tane erkek (kankam olur kendileri) ve arka tarafta üçtane kadın vardı. Bir ara hostese bakma bahanesiyle onlara baktım. Arkamdaki kız diğerlerine göre daha çekiciydi. İçimden küfrettim ve anladım. ARTIK AŞKA YAKALANMIŞTIM. Önüme dönmüştüm ama birden oturduğum koltuk ileri geri sallanıyodu. Anladımki arkadaki kız sallıyo. Arkaya baktım ve kıza bir gülücük attım. Anlaşılan oda beni tanımak istiyordu. Fakat Fakat birden uçak çok hızlı bir şekilde yere inmeye başladı. Anlaşılan düşüyorduk. Fakat ben adrenalini severim. O yüzden bunların hepsini düşünüp yanıma paraşüt almıştım. Hemen arkadaki kızları ve kankalarımı yanıma aldım. Sonra uçağın arka kapağından hep beraber atladık. Allah'tan kankalarımda yanlarına paraşüt almışlar. Hepimiz birer kızı elinden tuttuk ve ben bilerek vurulduğum kızın ellerini sımsıkı tuttum. Sonra hep beraber inmeye başladık. Maalesef denizin üstündeydik fakat vurulduğum kız bana bir ada gösterdi. Arkadaşlarımla tüm gücümle orada bir ada olduğunu söyleyip paraşütü oraya yönlendirdim. Ve sonunda indik. Fakat hiçbirimiz bu adreanalini kaldıramazdık. Bu nedenle birer yer bulduk. Ben üstümdeki hırkayı çıkardım ve yattım ama uyumadım. Vurulduğum kızın uyumasını bekledim. Ve sonunda uyudu ve bende hırkamı götürüp üzerine örttüm. O ne güzel uyuyorduki ona sarılmak ve sonsuza kadar ona*seni seviyorum*diyebilmek ne kadar güzel olurdu diye kendi kendime konuştum ama ben bu hayallere dalıp giderken kız sesten uyanmış. Üzerinde benim hırkamı görünce gözlerime uzun uzun baktı ve bir tebessüm ederek uyumaya koyuldu. Ama ben utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Ona o kadar aşık olmuştumki o uyanınca ona seni seviyorum demeye karar verdim. Akşama kadar yatmışız ve yorgunluğumuzu atmışız eeee akşam akşam yapacak pek fazla şey yok. Düştüğümüz adayıda kontrol edemeyiz. Yapacak tek birşey kaldı:Ateş yakıp etrafına dizilip sohbet etmek. Erkekler odun ve çıra aramaya gitti kızlarda orada erkekleri beklediler. Sonunda erkekler gelince odunlardan bir yığın oluşturup yaktılar. Ve sonrada sohbet başladı. İlk olarak ben kendimi tanıtmak için seçildim. Ve başladım hayatımı anlatmaya. Onlara anlatırken sizde öğrenin dedim. Ben 20 yaşındayım ve adım yıldıray, okulu bitirdim. Ve bir ressamım. Boş zamanlarımda resim yapmayı çok seviyorum. Ve birde benim arkadaşlarıma söylemediğim bir şey vardı, ben bir ejderhaydım hemde en nadir türden bir ejderhaydım. Hem insan hemde ejderha olabilen bir türdüm ve benim türümden sadece ben dahil iki tane kişi vardı. Ama maalesef ikinci kişiyi tanımıyordum. Ama bunu asla arkadaşlarıma söyliyemezdim. Çünkü beni dışlarlar diye korkuyordum. Ve kendimi tanıttıktan sonrada sustum. Benim arkadaşlarımda kendilerini tanıttılar. Birinin adı Keremdi. Oda benle aynı yaştaydı ve benim en iyi arkadaşım oydu. Onun mesleği ise acemi askerdi. Rütbesini artırmak için parise gidiyordu oda ama işte olmadı. Neyse, diğer arkadaşımın adı Ahmetti ve oda 20 yaşındaydı. O ise parise dünyanın en ünlü otellerinden birinde aşçı başılık yapmak için gidiyordu. Doğrusu onun yanımızda gelmesi büyük şanstı. Çünkü aramızda hiçbirimiz doğru düzgün yemek yapmayı bilmiyordu. Neyse sıra kızlara geldi. İlk olarak bir kız başladı kendini tanıtmaya. Adı Selin'miş ve yaşıda 20 ymiş. O ise parise sadece müzeleri arkadaşlarıyla ziyaret için gelmiş, mesleği ise banka da memurlukmuş. Aslında buda iyi oldu çünkü harika bir hesaplamacı çoğu konuda bize yardımcı olabilirdi. Ve diğer kıza geçtik. Onun adı ise Sema imiş. Yaşı ise tahmin ettiğiniz gibi 20 imiş. Onun mesleği ise haber ajansı kameramanıymış. Neyse gelelim benim vurulduğum kıza. Onun adı YEŞİM miş. Oda 20 yaşındaymış. Ve onun işi ise yazarlıkmış. İkimizin mesleğide birer sanat mesleği belkide bu bizim ortak yönümüzü gösteriyordur. Neden sonra tekrar uykumuz geldi. Haa şunuda ekliyeyim aramızda asker olsa bile en güçlümüz ve en iyi dövüşenimiz bendim çünkü ben ejderha ailemin yanında baya bir dövüş eğitimi aldım. Bu nedenle adada benim sözüm geçiyordu herkese yatmasını, yarın adayı keşfe çıkacağımızı söyledim. Bunun üzerine herkes yattı ben hariç. Ben nöbet tutuyordum. Yaklaşık beş
saat nöbet tuttum ve birde baktımki YEŞİM uyanmış. Yanıma oturdu ve battaniyesini ikimizin üzerine örttü. Tebessüm ettim ama içimden öyle utanıyordumki. Neyse biraz sohbet etmeye başladık. Sonra kız bana "sevdiğin varmı" dedi. Ben ise utana sıkıla"evet "dedim. Güidü ve adını sordu. Bense söylemedim. Bende ona sevdiğinin olup olmadığını sordum. Oda bana" evet"dedi. O an içimde şimşekler çakmaya başladı. Ama belli etmedim. Bende ona sevdiğinin adını sordum. Oda bana:
"sen söylersen bende söylerim" dedi. Bende utana sıkıla :
"ben seni seviyorum" dedim. Hiçte şaşırmamıştı. Ben utançla ona sordum:
"eeee senin sevdiğinin adı ne?" diye sorumu tekrarladım. Oda bana utanarak:
"bende seni seviyorum" dedi. Güldüm ve ona sarıldım. Sonra:
"deniz kenarına gidelimmi?" dedim. Oda:
"peki" dedi. Deniz kenarına gittik. Orda kumlara uzandık ve o beni yanağımdan öptü. Şimdi o kadar heyecanlıydımki. Bende karşılık olarak onu yanağından öptüm. Güldü ve tekrar yanıma uzandı. Yıldızları seyrettik ama benim içimde kötü bir his vardı. Kalktım ve Pınar'a:
"beni bekle iki dakka sonra gelirim" dedim ve yanından ayrılıp biraz odun ve yattığım yerden çakımı aldım. Sonrada onun yanına geldim. Odunları ortamıza koydum ve birini seçip yontmaya ve sivriltmeye başladım. Ve sonunda kolayca birini veya birşeyi kesebilecek hale getirdim. Bunu ona uzattım ve kendime de bir odun alıp yonttuktan sonra onu yanıma koyup arkadaşlarada birertane yapmaya koyuldum. İşim bitince sabaha daha iki saat vardı. Ve Pınarla beraber kumlarda uyuyakaldık. Uyumadan önce sanki garip sesler duymuştum. Ama hiçte yakından gelmiyordu sesler. Bu nedenle hiç endişelenmedim ve yatmaya koyuldum. Gün doğarken uyandım Pınar uyanmıştı. Ve yüzüme bakıp gülüyordu ben kalkınca bana:
"günaydın" dedi. Bende ona:
"günaydın sanada" dedim ve arkadaşlarımızın yanına gittik. İyiki uyanmamışlardı. Öğrenemeyeceklerdi bizim birbirimizi sevdiğimizi. Sonra bepsini uyandırdık. Uyku sersemliklerini atlatınca onlara yaptığım kılıçları gösterdim. Hepsini beğendiler ve kendilerinede birer tane seçtiler. Adaya kontrole çıktık. Bence adayı keşfetmek için en iyi yol adanın en yüksek dağına çıkmaktı. Ve bunu arkadaşlarımada bildirdim. Onlarda benim fikrimi mantıklı buldular. Hep beraber adanın en yüksek yerini aramaya koyulduk. Ve buldukta. Çok zor olmasına rağmen dağa çıkmayı başardık. Sonra adayı gözlemeye başladık. Dünya teknolojisinden bıçak dışında hiçbirşeyimiz olmadığı için gözlem yapmak çok zor oldu. Gözlem yaptıktan sonra aklıma çok güzel bir fikir geldi. Üçtane düz odun buldum ve arkadaşlar bir erkek bir kız olarak eşleştik. Tabiki bende Yeşim'le eşleştim. Ve odunlara binerek aşağıya doğru kaymaya başladık. Bu çok eğlenceliydi. Ama yinede tekrar yapmaya vaktimiz yoktu. Aşağıya inince etrafta yiyecek bişeler bulmaya çalıştık. Ağaçlardan bulduğumuz meyvelerle öğle yemeğimizi yedik....