1. Bölüm

13 2 1
                                    

Merhaba merhaba merhaba! Çok heyecanlıyım çünkü son sınavlarım bitmiş bir şekilde tüm zamanımı bu hikayeye ayırmak istiyorum. Umarım beraber Namjin'in ve çevresinin hikayesinde kayboluruz iyi okumalar. İlk bölümü arkadaşım Büşra'ya ithaf ediyorum, bebeğim umarım beğenirsin.

Yürümekte olduğu dar sokak her adımında onu sıkıştırıyormuş gibi hissettirirken kalbi çok hızlı atıyordu. Yolun sonunda karşısına ne çıkacağını bilmiyordu fakat içinden olumlu duygular geçtiği söylenemezdi. Zaten o olumlu bir duygu taşır mıydı ki? İçindeki karanlık o kadar büyüktü ki , o karanlığın gözlerine vurduğunu net bir şekilde görebilirdiniz. Bu ışık almaz ve ıssız sokaktaysa, bu gözleri ve amacını görebilecek kimse yoktu. Onunla birlikte yürüyen çocuk dışında. Bu çocuk her adımını biliyor, izliyor ve eşlik ediyordu. İstedikleri yere vardıklarında, karanlık gözlere sahip çocuğun yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme mutluluktan yoksundu. Yanındakine başıyla işaret verdiğinde o, gösterdiği yere ilerledi ve üst üste duran tuğlaları indirmeye başladı. Tuğlaların altındaki çukurda, bekledikleri malzemeleri bulmaları ikisini de gülümsetmişti. Malzemeleri yavaş ve özenle çantalarına yerleştirdikten sonra ikisi de dikeldi. Karanlık gözleri olan çocuğun gözleri daha da karardı ve kapşonlusunu kafasına geçirirken başını yere eğdi. "Bir süre görüşmeyelim."

"Ne?" Yanındaki çocuk şaşırmıştı.

"Her daim beraber olmamız çok riskli. Ben haber verene kadar görüşmeyelim."

"Ne zaman haber vereceksin peki?"

"Canım istediğinde." Ve o karanlık çocuk, arkasında bıraktığı şaşkın yardımcısıyla oradan ayrıldı. Arkasında bıraktığı şaşkın çocuğun bilmediğiyse, uzun bir süre görüşmeyecek olmalarıydı.

"Seokjin ben senin kum torban mıyım kardeşim? Niye her kızgın olduğunda ya da moralin bozulduğunda bana patlıyorsun?!" Jimin sinirle homurdanırken Seokjin dudaklarını öne çıkararak suratını asmıştı.

"Ben her içip kustuğunda kusmuklarını nasıl temizliyorsam sen de dertlerimi dinleyeceksin Jiminie, yakın arkadaşlık görevlerimiz bu." Jimin gözlerini devirirken Seokjin güldü. Sonra suratı yeniden düştü. "Of ben ne yapacağım ya.. Çeteyle ilgili hiçbir yeni bilgi yok. Dedektiflikten atılmam yakındır."

"Polislik seni bekliyor arkadaşım üzülme."

"Ha ha çok komik." Başkanının, yakalayacağına güvenerek Seokjin'i başına koyduğu çeteyi yakalamayı bırak; çeteye dair hiçbir yeni bilgi edinememiş olması Seokjin'i bir hayli üzmüştü. Öte yandan çok sevgili(!) arkadaşı Jimin'in dedikleri de pek yardımcı olmuyordu.

"Hadi git sen, göreve çıkmam gerek benim."

"Ben de geleyim nolur! JİMİN NOLUR!"

"Of ne bağırıyorsun ya? Dedektifsin sen, ne istiyorsan yap karışanın yok." Jimin üniformasını üstüne geçirip çıkarken Seokjin arkasından koşar adımlarla ilerledi. Sanki Jimin Seokjin'in inadına hızlı adımlar atıyor gibiydi ve Seokjin ona yetişmek için neredeyse koşmak zorundaydı. Jimin telsizinden olay yeriyle ilgili bilgileri dinlerken Seokjin bugüne kadar Jimin'i neden dövmediğini düşünüyordu ve sonunda çünkü en yakın arkadaşım, diye aklından geçirerek düşünmeyi sonlandırdı. Jimin yürümeye başladığında arkasından ilerledi. Jimin motoruna geçerken Seokjin de arkasından takip etmek üzere arabasına yöneldi.

Olay yerine vardıklarında Seokjin arabasını park ederken Jimin de motorundan iniyordu. Jimin cebindeki silahı çıkarırken Seokjin kendininkini çıkarıp çıkarmama konusunda kararsızdı. Sonuçta bu onun görevi değildi, uzakta kalması daha iyiydi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 30, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

The Epitome Of His Soul | NamJinWhere stories live. Discover now