Bomba

85 31 54
                                    

"Eğer teslim olursan Ufuk'u tehlikelerden kim koruyacak Selda?" Ne kadar hareketsiz kaldım bilmiyorum ama sonunda hiçbir duygu belirtmeyen sesim ile Bulut'un okyanus misali mavi gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

"Neyden bahsediyorsun?" Yüzünde memnun bir ifade belirdi. Hiçbir şey demeden cebinden telefonunu çıkardı. Birkaç tuşa bastı.

"Efendim," diye davudi bir ses ev sahipliği yaptı kulaklarıma. Bulut telefonu bana çevirdi. Mekan bana çok tanıdık geldi. Gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda bu sefer kadrajıma yüzünde kar maskesi olan bir adam girdi. Ufuk'un kaldığı odada olmalıydı. O hastane olduğunu ilk anda anladım zaten. Daha sonra maskeli adam, Ufuk'u gösterdi. Ufuk başında birinin olduğunu bilmeden rahat bir şekilde uyuyordu.

"Efendim dediğiniz gibi içeriye Doktor önlüğü giyerek girdim. Bu yüzden Ateş Bey ve beraberindekiler benden şüphelenmedi." Ellerimi yumruk yaptım. Bulut gözlerimin içine baktı.

"Tabutçu beklemede kal," deyip telefonu kapattı. Telefonu elinde tutuyordu. 'Tabutçu' nasıl bir takma isimdi bu böyle? Bu adamın, Ufuk'a zarar vermesi muhtemel bir seçenekti.

"Ne istiyorsun?" diye bağırdım. Kolumdan sert bir şekilde tuttu. Gözlerimin içine öfkeyle bakıyordu. O kadın ve Sude'yi öldürdüğüm zaman bende mi böyle görünüyordum acaba? Zihnimden Sude ve o kadını bir anda silip atmak kolay değildi. Şu an bu adama boyun eğsem bile bir yerde patlak verecektim.

"Şimdi hastaneye gideceksin sorgularsan sevdiğin adam ölür." Bir adım ileriye doğru geldim. Gözlerinin içine öfkeyle baktım.

"Kime göre, neye göre?" diye meydan okudum. Bulut akıllı bir adamdı. Anında lafı ağzıma tıktı.

"Bana göre, Ufuk'a göre. Sana bir seçenek sunmuyorum hastaneye gideceksin ve benden haber bekleyeceksin Özdemir." Soy ismimi bastırarak söylemişti. Belki delilikti ama geri adım atmaya niyetim yoktu.

"Bende bir seçenek sunmuyorum. Teslim olacağım dediysem teslim olacağım Kılıç." Tıpkı onun gibi soy ismini bastırarak söyledim.

"Ne kadar ciddi olduğumu beynin algılayamıyor, değil mi?" Telefondan bir şeyler yaptı. Daha sonra maskeli adamın sesini duydum.

"Efendim, emriniz?" Bulut telefonu bana çevirdi. Ekranda Ufuk vardı birde Ufuk'un başına silah dayamış adam. Silahın ucunda susturucu olduğu için Ateş farkedene kadar Ufuk'a bir şey olabilirdi.

"Tabutçu paketi temizle." Bulut'un sözlerinden sonra adam silahın emniyetini açtı. İşaret parmağını tetiğe götürdü. Gözlerimi kapatıp bağırdım.

"Tamam Allah'ın cezası ne istersen onu yapacağım."

"Tabutçu dur oradan bir yere ayrılma beklemede kalmaya devam et," dedi. Gözlerimi açtım. Bulut'un gözlerindeki memnuniyeti görmemek için kör olmak gerekirdi.

"Güzel şimdi zaman kaybetmeden hastaneye git. Sen gidene kadar, Tabutçu, onun başında kalacak eğer on beş dakika içinde hastanede olmazsan Tabutçu harekete geçecek." Gözlerimi Bulut'tan ayrılıp polislere çevirdim. Bizim bağırışlarımızı duysalar da hiçbir şey yapmamışlardı.

"Onlar, babam için çalışan polisler, sen ne yaparsan yap seni dinlemeyecekler," dedi. Kirli para yiyen polisler de vardı. Dünyanın dört bir yanında böyleydi her meslekte mutlaka kirli para yiyen insan müsveddesi çıkardı.
Hiçbir şey yapmayan polislere son kez baktım. Zaman kaybetmeden hastaneye doğru koşmaya başladım.

Hastane ile karakolun arası fazla olmadığı için kısa sürede hastaneye gelmiştim. Ufuk'un kaldığı kata geldim. Kapıda bekleyen Ateş, Burak ve Serdar'a bir şey demeden odaya hızla girdim. Tabutçu aynı pozisyonda duruyordu. Kapı açıldığı an bana baktı. Sonra elindeki silahı büyük bir gürültü ile yere düşürdü.

Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin