Bölüm 16 : 7 Numara~

198 19 7
                                    

BÖLÜM 16

‘Artık çıkabilirsin Luhan.’ Arkasını dönerek ağaca yaslanıp ona sırıtarak bakan çocuğa verdi dikkattini. ’Uzun zaman oldu hyung.’

--

Lay derin bir nefes alarak- ki artık derin nefesle burnuna dolan kan arzusu azalmıştı- ağacın dibine çömelip oturduğun da, aynısını Luhan’ın da yapmasını izledi. ‘Yakışmış.’ Çocuk gözlerini göstererek gülümsüyordu.  Kırmızı gözler, bir canavar olduğunun kanıtı… Kesinlikle yakıştığına emindi, onu daha korkunç gösterdiğine de… Lay de yüzüne onun gibi bir gülümseme yerleştirdi, ikisinin de içten olmadığını bildiği bu gülüşler aslında ne kadar üzgün olduklarını gösteriyordu. ‘Senin ki de.’ Eliyle sol yanağın çenesine doğru inen yarayı gösterdi. ‘Wufan oldukça kibar davranıyor sana anlaşılan.’ Luhan’ın elleri yavaşça yarasına gitmişti. Doğru, önceden herkesin imrendiği bebek yüzlü çocuk tüm yaptıklarının izini yüzünde taşır olmuştu. ‘Senden iyileştirmeni istesem bunu yapmazdın değil mi?’ Lay kafasını sallayıp güldü. ‘Tam üstüne bastın.’ Çocuk tepki göstermeden sadece gözlerinin içine bakıyordu, Lay rahatsız olarak bakışlarını kaçırdı. ‘Bunu yapmandan nefret ediyorum.’ Luhan yerden taş alıp elinde döndürürken yüzüne hüzünlü bir gülümseme yerleşti. ‘Rol yeteneğin iyi değil hyung, gücümü kullanmasam da bunu görebiliyorum.’ Lay ellerini sıkarak umursamadan gözlerini diğerine dikmeye devam etti. ‘Neden geldin?’ 

‘Xiumin iyi değil.’ Lay’in ağzından alaylı bir gülme yükseldi. ‘Sence beni öldüren gözü dönmüş bir iblisi umursamalı mıyım?’ Halbuki ağzından dökülenlerin tersine Luhan onun gözlerinde gezinen gerçek hislerini okuyabiliyordu. Her zaman Lay ve Xiu’nun arasındaki bağı kıskanmıştı ya da imrenmiş? Her neyse… Ve şimdiki hallerini düşünmek ona bile acı veriyordu. ‘Gözleri artık mavi değil, beyaz…’ Lay korkuyla gözlerini büyütüp yerinden kıpırdandı. ‘Yani…’ Luhan yavaşça kafasını salladı. ‘O yüzden acele etmelisiniz zaman kalmadı. Ve dikkatli ol.’ Lay anlamayarak kaşlarını kaldırdı. ‘Ne için?’ Luhan hafifçe tebessüm etti,  bazen hyungu fazla saf olabiliyordu. ‘Chen senden bir şey yapmanı isteyecek Lay ve inan bana eğer sen ölmüyor olsaydın bile başından beri amaçları seni vampir yapmaktı.’ Karşısındaki çocuğun kafasının karıştığını görünce derin bir nefes aldı. ‘O ne diyorsa yap ama dikkatli ol, savaşın şu çaylaktan sonraki ikinci çocuğu olacaksın, vampir olman işe yarayacak.’ Yavaşça yerinden doğruldu Luhan. ‘Benden nefret ettiğini söyleyebilirsin ama gözlerin tersini gösteriyor ve hyung yine de üzgünüm. Onu tek bırakamazdım, gözleri beyazlaştığına göre boşaydı ha?’ Yavaşça gülümsedi. Lay yerinden doğrulup ona doğru adım attı, bu kadar şeyi nasıl bildiğini ya da ne için özür dilediğini bilmiyordu ama çocuğun hüzünlü bakışları kalbini ağrıtmıştı, atmayan soğuk kalbini… ‘Luhan…’ Luhan kafasını kaldırıp ona gülümsedi, bu daha candandı… ‘Suho’ya söyle olur mu? Savaş bitmek üzere.’ Lay ona doğru birkaç adım daha atıp önünde durdu. ‘Geri dönebilirsin.’ Luhan yavaşça kafasını salladı. ‘Hayır, ne oraya ne de Wufan’a aidim, savaşa kadarda taraf tutmayı düşünmüyorum. Seni görmek güzeldi hyung, Chen’e dikkat et ve her dediğine inanma olur mu?’ Lay yavaşça kafasını salladı ve elini yavaşça çocuğun yüzündeki yaraya götürecekken Luhan elini itip gülümsedi. ‘Onu görmeyi seviyorum, kim olduğumu hatırlatıyor ama hala önemsediğini bilmek güzel.’ Geriye birkaç adım atıp arkasını dönerek yürümeye başladı. En fazla 1 hafta içinde her şey bitmiş olacaktı…

--

‘İstemediğine emin misin?’ Bakışlarımı pis dişlerini göstererek gülen adama çevirdim, bazen yüzünü görmek bile midemi bulandırırken bu görüntüyle karşılaşmak… Tanrım! Nezaketi elden bırakmamalıydım değil mi? ‘Teşekkür ederim siz içebilirsiniz.’ Hafifçe gülümseyip elimle içmesini belirttim. Birbirimizden haz etmezdik ama bilirsiniz düşmanların bile birlik olması gereken durumlar vardır. ‘Kaba davranmak istemem ama neden gelmiştin 7?’ Kibirli gülümsemesi yüzüne yayılırken takma adımı duyan ben elimde olmadan yüzümü buruşturmuştum. Biz numaralandırılırdık, perilerin özelliği buydu, başkaldıran asiler dışında bir ismimiz yoktu. Sanırım bir 198 olmaktansa 7 olmak iyiydi değil mi? İlk 10 periye her zaman saygı duyulurdu. Bir zamanlar 8dim ama isyan eden 7 ile birlikte bende onun yerini almıştım. İsyankarları sevmezdik, onlara güvenilmezdi, ailelerini sırtlarından bıçaklayıp yanlış yolu seçmişlerdi. Karşımdaki adamda onlardan biriydi. Eğer çok kötülük yapmışsanız bir peri olarak durumunuz buydu, içinde iyilik timsali kalmayan çirkin birer.. bilmiyorum… yaratık? Kesinlikle karşımdaki adam bir yaratıktı. Peki neden bu isyancıların başının yanındaydım? Bir görevim vardı.

‘İki ırkın savaşında yerimiz yok biliyorsunuz.’ Bardağındaki içkiyi kafasına dikerek o çarpık gülümsemesini kondurmuştu yüzüne. Bu adamdan ne kadar iğrendiğimi daha önce de söylemiştim değil mi? ‘Ben kuralları dinlemem küçük adam, bunu hala öğrenemediniz mi?’ Derin bir nefes aldım, kimi ikna etmeye çalışıyordum ki? ‘Sadece uyarı yapmak için geldim.’ Yerimden kalkarak üstümü düzeltip bakışlarımı karşımdaki çirkinlik abidesine diktim. ‘Jongin güçlü biri ve siz bayım…’ O kaşlarını kaldırmışken yüzümdeki sırıtma büyümüştü. ‘…yanlış taraftasınız. İyi şanslar az önce neffinlere yeni bir saf kazandırdınız.’ Yavaşça eğildim. En büyük ilke nezakettir bizler için, karşınızdaki bunu gram hak etmese bile asla nezaketinizi elden düşürmeyin. Çünkü bu onları daha da sinir eder. Pekte iyilik timsali sayılmazdım. İçim kötülükle dolu değildi ama her zaman düşüncelerim bir periye göre farklı olurdu. Ben iyi düşünmezdim ya da acımasız. İsyancı değildim, bir azizde. Sadece tarafını yıllar önce seçmiş ve savaşa katılmayı bekleyen *açık fikirli* bir periydim o kadar. Dönüp gidecekken arkamı dönüp karşımdaki sinirli adama baktım. Bu son kozdu, karşımdakini sinir etmeyi iyi bilirdim. ‘Dişinize biraz özen göstermelisiniz, görüntünüz katlanılmaz.’ Hızlı adımlarla yürümeye başladım, ve yüzümde muazzam bir gülümseme vardı. Pekala eğlencem bittiğine göre sanırım yavaş yavaş asıl planıma dönebilirdim. Uzun zaman oldu Kim Jongin…

--

‘Onu neden bana veriyorsunuz?’ Genç adam kollarındaki bebeğe kısa bir bakış atarak tekrar büyüğüne döndü. Bebek o kadar masumdu ki, onu elinde tutmaya bile korkuyordu. ‘Artık onunla sen ilgileneceksin 8.’ Genç adam kocaman olmuş gözlerle büyüğüne baktı. ‘Ama neden? Bir insanla neden ilgileneyim ki? Biz periler onlara karışmayız.’ Kadın gülümseyerek çocuğun saçlarını karıştırdı. ‘O bir insan değil 8 ve 17 yıl onu yanından asla ayırmadan korumalısın. Sana güveniyorum.’ Çocuk kafası karışmış bir şekilde onaylamıştı büyüğün dediklerini. 

Ufak çocuk ağaçların arkasına gizlenerek minik bebeği evlerine kabul eden iyi insanları izliyordu. Çocuk sevgisiyle yıllardır tutuşan bir aile demişti baş peri, minik bebeğe 17 yıl boyunca iyi bakacaklardı. Peki ya 8 numara ne yapacaktı? Artık o da mı bir insan olacaktı? Bir saniye minik bebek insan değildi ki? Neydi peki? Neden bu kadar önemliydi? Bir anda baş perinin dedikleriyle elinde olmadan gülümsedi. İnsan ismi vardı artık… Binlerce yıldır imrenerek baktığı insanlar gibi olacaktı değil mi? Gülümsedi.

8 sessizce minik bebeğin yatağına süzüldü. Beşikte yatan bebek o kadar masum duruyordu ki… 8 o an kendini kardeşini koruyan bir ağabey gibi hissetmişti. Bakışları çocuğun boynundaki künyeye kaydı. KIM JONGIN. Gülerek bebeğin yanağını okşadı. ‘Yeni hayatına hoş geldin Jongin.’

--

‘Sorun ne?’ Sehun derince iç çekerek Minah’a baktı. ‘Lay’den haber aldık ve…’ Minah korkuyla çocuğun ağzından çıkacakları bekliyordu. ‘…Gözleri beyaz olmuş Minah.’ Kız eliyle tutunacak yerler arayarak dengesini bulmaya çalışıyordu. Bu kadar çabuk muydu? Artık Xiu ölmüştü gerçekten, onun ruhundan geriye bir şey kalmamıştı. Sehun uzun kollarıyla kızı sarıp göğsüne yasladı. ‘Üzgünüm Minah, çok üzgünüm.’

İstediği bu değil miydi zaten? Savaş bitiyordu ve Neffinler bunu kazanamayacaklarını biliyorlardı. Suho kafasını ellerinin arasına aldı ve ağzından çıkanlar sadece ‘Tanrı yardımcımız olsun.’ Olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tattoos~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin