Hatice , kucağında Can ile oturduğu sandalyede kendini huzursuz hissediyordu.
Onu bakıp bakıp konuşan insanlara yas evinde olduklarını hatırlatmamak için kendini zar zor tuttu.Cenaze defnedilirken ve sonrasında kadın hala neler olduğunun ,Kevser hanımın vedasının farkında bile değildi.
Eve gelen komşuların ve uzaktan akrabaların kalabalığı bir çoğalıp bir azalırken ,kendisini neyi olarak tanıtması gerektiğini bile bilemeden kucağından inmeyen Can ile bir yangının ortasında kalmış gibiydi.
Cenaze evine gelseler bile laf merakı ,dedikodu merakı olan insanların diline malzeme sebebi oluyordu.Tam üç gün boyunca Levent ile yan yana gelip bir türlü konuşamamışlardı.
Adamın gözyaşlarını uzaktan izleyip kucağındaki Can'a daha sıkı sarılıp bundan sonra ne olacağını düşünüp durdu.
Aklına Kevser hanım ile geçirdiği zamanlar geldiğinde ise sessiz sessiz ağladı.
Gözyaşlarını çoğu zaman onu bir an olsun bırakmayan ,kimseye gitmeyen Can küçük elleri ile sildi.Leyla'yı ve Elif'i bu zor ve karışık günlerde yanına alarak destek olmak isteyen Narin'e hayır ben kızlarıma bakarım diyecek gücü yoktu.
Keşke mümkün olsa Can'ı da bu kalabalıktan kurtarırdı fakat çocuk korktuğu için Hatice'nin kucağından inmiyordu.
Genç kadın oturduğu sandalyede eli kolu bağlanmış gibi boş gözlerle kendisi hakkında konuşan insanların fısıltılarını dinlemek zorunda kaldı.Salona giren uzun boylu kadın ile şaşkınlığı artan Hatice onu bir bakışta hemen tanımıştı.
Aylar önce hastanede Levent'in yanında gördüğü karısıydı.
Belma salonda tanıdık bir yüz ararken Hatice oturduğu yerden kalkıp kadına doğru yürüdü.Can sanki gelen kişi annesi değilmiş gibi kadına dönüp bakmazken Belma oğluna özlemle bakıp kucaklamak istedi.
Dolu dolu gözlerle o da Hatice'ye yaklaşıp kollarını Can'a açtı.
"Annem ,ben geldim birtanem. Sen nasıl büyümüşsün böyle bebeğim." Diyerek Hatice'nin kucağından almaya çalışınca Can o gür sesi ile Belma'ya gitmemek için ağlamaya başladı.
Hatice çocuğu sakinleştirmek için daha sıkı sarıldı.
"Tamam Can bırakmıyorum seni ağlama nolur ." Diye diller dökerken Belma'nın varlığını bile unuttu.Belma ,oğlunu özlemişti fakat bu ağlama sesi onun dayanamadığı bir şeydi.
Bırakıp gitmesinin nedenlerinden biriydi.Yaşadığı o zor günleri hatırlayıp Hatice ve Can'dan bir adım uzaklaştı.
Can'ı susturmaya çalışan Hatice'ye bakıp yaşadığı zor günleri hatırladı.
O zamanlar o da ne yaparsa yapsın Can'ı susturamaz ,üstüne hasta bakım isteyen bir kadın ve bazı geceler mesleği yüzünden eve gelmeyen bir kocanın yolunu beklerdi ...
Can'ın feryat figan ağlaması ona yaşadığı zor günlerin adeta tam ortasına bırakmıştı.
Ellerini Can'a uzatmaktan dahi vazgeçip pes ederek bakışları Hatice'yi buldu.
Kim olduğunu sormak için ağzını açtığı an kendisine değil kapıdan girene bakan Hatice'nin baktığı yöne başını çevirip baktı.Levent ile aylar sonra ilk kez karşılaşan Belma adamın yanına giderek solanda onlara bakan kalabalığı umursamadan sarıldı.
Hatice , hastanede gördüğü yakıştırdığı çiftin sarılmalarını donmuş bir şekilde izlerken saçları ve yüzü ile oynayan sakinleşen Can'ın "Anni " sesi ile kendine geldi.
Belma ,Can'ın söylediği sözle Levent'den ayrılıp oğluna baktığında hayal kırıklığı ile eski kocasına yeniden döndü.
"Kim bu kadın ? Neden benim oğlum ona ANNE diyor ?"
Genç adam içerideki insanların kendilerini izlediğini anladığı için Belma'nın koluna girip onu evden acele ile dışarı çıkardı.Hatice , onların gidişi izlerken Can'ın mama değişi ile kendi odasına doğru şaşkınlıkla yürüdü.
Can'ın öz annesi gelmişti.
Levent'in karısı bir şekilde geri gelmişti.
Onlar için sevinmesi gerekmiyor muydu ?
Peki neden kendini bu kadar huzursuz hissediyordu ?
Nefesini kesen şeyin sebebi neydi ?
Can'ı emzirirken saçları ile oynayan oğlundan nasıl ayrılacağını düşündükçe içi yanıyordu.
Bir kaç aydır birliktelerdi fakat Can onun Leyla'ya hasret kaldığı günlerde yoldaşı olmuştu.
Şimdi kızlarından hiç bir farkı yoktu ki .Hatice'nin evladıydı.
Ondan ayrılmak , onu bırakmak istemiyordu.
Ama o kadın isterse ,Levent onunla barışırsa Hatice bu evden gitmeliydi.
Can'ın saçlarını okşadı .
Uykuya dalmak üzere olduğu halde küçük parmakları saçlarını bırakmayan oğlunun elini öptü.
"Ben sensizliğe alışırım. Sen Leyla'nın hiç bir zaman sahip olamayacağı aileye, anne ve babaya sahip olacaksan . Ben senden vazgeçerim." diye fısıldayıp saçlarından öptü.Can uykuya daldığı halde kadının göğsünü bırakmazken odaya kapıyı çalmadan giren sinirli bir Levent ile hemen toparlandı ,üzerini düzeltti.
Adam düşünemeden bir sinirle odaya girmişti.Hatice'nin utançla kızarması ,başını eğmesi ile ne yapacağını düşündü.
Bir adım atıp odadan çıkacakken , bakışları Hatice'nin saçlarını bırakmayan oğlunun küçük eline takıldı .
Kapıya sırtını yaslayıp karşısındaki ,anne oğulun güzel manzarasını huzurla ve sessizlikle izledi.Hatice , hala gitmeyen adama bakacak gücü kendinde bulunca kara gözlerini Levent'e kaldırdı.
"Özür dilerim kapıyı çalmadan girmemeliydim."
Genç kadın utançla kızarırken bir kaç dakika önce yaşadıkları o anı unutup günler sonra konuşma fırsatı olan adama derin bir nefes alıp uzun uzun baktı.
"İyi misin diye sormak tuhaf geliyor ama "
"İyiyim Hatice ,iyi olmalıyım değil mi ? Annem benim yıkılmamı istemezdi.""Can ve senin mutlu bir hayatınız olması onun tek dileğiydi."
Levent bir kaç adım atıp kapıdan ayrıldı.
Kucağında hala Can'ı tutan kadının yanına oturup başını ellerinin arasına sıkıştırdı.
"Can neden ağladı. Sesini aşağıdan duydum geldim."
"Şey , o yani annesi kucağına almak istedi. Can ona gitmek istemedi. Eşin bu duruma çok üzüldü mü ?" Diye sorunca Levent hiç bir şey söylemeden başını çevirip sadece baktı."Benim annem gitti bir daha hiç gelmeyecek Hatice . Bunu düşünmek içimi yakıyor .
Kaç yaşında olursam olayım onu kaybetmek eksik ,kimsesiz hissettiyor.
Sanki bir derdim olsa kapısını çalacak , konuşacak kimsem kalmamış gibi ." Deyince genç kadın gözyaşlarını silip fısıltı gibi çıkan bir sesle konuştu."Sanki kuş gibisin kanatların bile var ama annen gidince uçamayacaksın gibi. Acısı geçecek, yarası zamanla küçülecek fakat hiç bir zaman eskisi gibi olmayacaksın. Hep eksik hep yarım . "
Levent akan bir damla gözyaşını sildi.
Oğlunu kucağında tutan kadına ve Can'ın hala küçük ellerinin arasındaki saç tutamına baktı."Yine de şanslıyım ,hatta çok şanslıydım. Otuz dört yaşındayım. Bu zamana kadar annem vardı.
Hemde babasızlığımı unutturmaya çalışan ,her zorluğa direnen güçlü bir annem vardı. Benim oğlum bu duyguyu belki hiç yaşamayacak .Onun annesi en başında pes etti ,bırakıp gitti. Sende gidersen Can'ın annesi olmayacak onun kanatları hiç büyümeyecek.Uçmayı hiç bilmeyecek benim oğlum." Dedi.Genç kadın ne demesi ne sorması gerektiğini düşünüp durdu.
Belma ile barışma ihtimalleri varsa Can'ın yine bir annesi olurdu.
"Eşin ile tekrar ." Dediği an Levent genç kadının eline dokundu.
"Can'ı yatağına yatıralım seninde kolun ağrımıştır. "Deyip Belma konusunu hiç konuşmadan Can'ı şaşkınlıkla ona bakan Hatice'den aldı.Ona bir açıklama yapmak zorunda değildi elbet.
Kendi hayatıydı ama artık ikisini etkileyen bir hayatları vardı artık.
Kevser hanım yoksa Hatice daha ne kadar bu evde kalabilirdi ?
Şimdiden cenaze demeden konuşan insanları nasıl susturacaklardı ?
Genç kadın derin bir nefes alıp verdi .
En mantıklı olan şey Hatice ana babasından kalan eve çocukları ile yerleşir orada yaşardı.
Levent ve Can içinse artık Belma vardı.
Adamın beşiğene yatırdığı Can'a baktı bakışları kendisine bakan Levent'e kayınca düşüncelerini sesli dile getirdi."Umarım ,sen ve Can için her şey daha iyi olur. Kevser ablanın gözü arkada kalmaz. Başın sağolsun. Rabbim sana ve evladına uzun ömürler versin." Dedi.
Levent karşısındaki kadına öyle bir bakışla baktı ki Hatice arkasını dönüp gidemedi."Başımız sağolsun. Annem iyi ki seninle tanıştı.
İyi ki girdin hayatımıza ." Deyip kadının kendisine gelmesini beklemeden kollarının arasına çekip sımsıkı sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Uzun Yoldan Geldim
General Fiction"Yolum Sana Düştü " hikayesinden tanıdığımız karakterlerin hikayesi. Seri II Mirza ve Aycan'ın garip aşkı burada başlıyor burada devam ediyor. Aralarına katılan yeni çiftimiz Hazal ve Bilal var . Onların evliliği bütün evliliklerden farklı başlıyor...