Bileklerimde ki kesikleri incelerken, doktorumun dediği şeylere kafamı sallıyordum.
Aslında dediği şeyleri dinlemiyordum bile fakat onu sevdiğim için kabalık yapmak istemiyordum. Doktorum benim için özeldi. Kimseye anlatamadığım şeyleri ona anlatmıştım.
"Jungkook intihar etmeyeceğine dair bana söz vermiştin. "
Dediği şey ilgimi çektiğinde başımı kaldırıp ona baktım. Doktorumun gözlerinde ki hayal kırıklığı kötü hissetmemi sağlıyordu. O benim için oldukça çabalıyordu fakat ben ona yardımcı bile olamıyordum.
"İntihar etmek için bileklerimi kesmedim. Üstelik derin bile değiller. Birkaç haftada kapanırlar. "
Kesik bileklerimi ona doğrulttum ve masumca ona baktım. Cidden amacım intihar değildi. Üstelik intihar etmek istesem kesinlikle kendimi kesmezdim. Benim aklımda ki intihar sahnesi çok daha farklıydı.
Ben kanatlarım iyileştiğinde gökyüzüne uçacaktım ve bir daha geri gelmeyecektim.
"Arkadaşların şuan aşağıda seni bekliyor. Bileklerini kestiğini öğrendiklerinde onları ne kadar üzeceğini tahmin edebiliyor musun? " dediğinde başımı salladım.
Hepsinin gözlerindeki parlaklık bir anda sönecekti.
Ve onları üzdüğüm için kendimden bir kez daha nefret edecektim.
"Jungkook sen hariç herkes tümörü yeneceğinden emin. Sen neden kendine güvenmiyorsun? Şu hastaneye bir kez olsun istekli bir şekilde gelmedin. "
Bakışlarım duvarda ki saate kaydığında boğazımı temizledim ve ayağa kalktım. "Seansımız bitmiş. Yarın görüşürüz." diye mırıldandım ve hızla odadan çıktım. Cevabını benim bile bilmediğim sorular soruyordu ve benim yapabileceğim en iyi şey kaçmaktı.
Hastane koridorlarında hızlıca yürürken karşıma çıkan insanlara bakıyordum. Hiçkimse mutlu değildi ki. Herkesin bir sorunu vardı. Burada ki herkesin suratı benimki gibi asıktı.
Bakışlarım ameliyathane kapısına takıldığında adımlarımı durdurdum ve uzun bir süre oraya baktım. Beynimde ki tümör hızla yayılıyordu ve ben ne zamana kadar bu ameliyattan kaçabilecektim bilmiyordum. Fakat o masaya yatmak istemiyordum.
"Ameliyatı düşünmeye mi karar verdin yoksa? "
Başımı arkama çevirip kaşlarını kaldırarak bana bakan Jimin'e baktım. İçimden burada ne aradığını düşünürken omuzlarımı silktim ve çıkışa doğru yürümeye başladım.
"O sikik ameliyata sokamayacaksınız beni."
Jimin'in arkamdan derin bir iç çektiğini duysam da onu umursamadım. Ameliyatı olmamakta kararlıydım. Yaşama oranım yarı yarıya bile değildi. Kendimi bile isteye ölümün kollarına atmayacaktım.
"Ölmek mi seni korkutuyor?" dediğinde başımı arkaya çevirdim ve ruhsuz bir şekilde güldüm.
"Ben zaten ölü sayılırım. Cesetten tek farkım hareket edebiliyor olmam. Yoksa bende de aynı soğukluk, aynı çürümüşlük var. "
Jimin adımlarıma yetiştiğinde başımı önüme çevirdim. Yan yana yürüyor olmamız garip hissettiriyordu. Jimin neden yanımdaydı ki? Neden sevgilisinin yanında değildi?
"Jungkook hepimizin iyi olmana ihtiyacı var. "
"Olamıyorum! " diye sesimi yükselttim aniden. Adımlarımı durdurup karşısına geçtim ve elini alıp göğsüme yerleştirdim sinirle. "Bak tam şuramda, sol yanımda bir eksiklik var Jimin. Bu eksiklik bütün ruhuma yayılıyor. Ne yaparsam yapayım dolmuyor o eksiklik. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loser | jikook
Teen Fictionşimdi unutmak istediğim her şey, bir zamanlar beni mutluluktan öldürecekti.