Beautiful Dream

6.2K 492 2.3K
                                    


Önündeki kapıya kararsızca bakarken gergince parmaklarıyla oynuyor, alt dudağını ısırıyordu. Eşinin lider oluşundan bu yana iki hafta geçmiş olsa da, bir kadının eşini kaybedeli de iki hafta olmuştu. Ardından destek olurcasına omzunu sıkan Louis'nin güven verici eli olmasa, şimdi ayakta duracak cesareti bile bulamazdı kendinde.

"Yapmak zorunda değilsin."

Harry başını sallayıp dolan gözlerinden taşan yaşlarını sildi. "Zorundayım," diye fısıldadı boğazına oturmuş yumru yüzünden. "Lütfen... Lütfen uzaklaşır mısın?"

Louis anlayışla başını salladı. Oradan ayrılmadan önce alnına ufak bir öpücük kondurup sessizce evin yanından ayrıldı. Harry göremese de, ihtiyacı olur diye Louis eve yakın bir yerde beklemeyi seçmişti.

Elini kaldırıp kapıyı tıklattı sonunda. Bir müddet bekledikten sonra içeriden küçük koşma sesleri geldi. Kapı gıcırdayarak açıldığında kapı koluna kadar boyu uzanan küçük bir oğlan çocuğuyla karşılaştı. Çocuk Harry'yi süzdükten sonra hafifçe gülümsediğinde, Harry de gülümseyip onun hizasında eğilmişti.

"Merhaba," diye fısıldadı elinden geldiğince ürkütmemeye çalışarak. Birkaç gün önce önündeki ufaklığın babasını yıktığını düşündükçe midesi kasılıyordu. "Annenle görüşebilir miyim?"

"Bradley, o kim?"

Angela kapının ardından çıkıp Harry'le karşılaştığında yüzündeki ifade çok farklı bir boyut kazanmış, gözleri hüzünle dolmuştu. Harry yavaşça ayağa kalkıp yutkunduğunda avuçlarının terlediğini, midesinin bulandığını hissediyordu.

"Merhaba Angela."

Angela gülümsemeye çalışıp kapının önünden çekildi. "Gelsene," diye gösterdi içeriyi.

Harry içeriye geçip etrafı süzerken, Angela'nın yönlendirmesiyle bir koltuğa oturdu. Bacaklarını birbirine bastırıp parmaklarıyla oynuyordu. Gözleri Angela'nın en ufak hareketini bile inceliyor, kendisine karşı ne tür bir gard aldığını anlamaya çalışıyordu.

"Bir şey içmek ister misin?"

"Şey..." Yutkundu. Boğazı kurumuştu ama buraya bir şey içmek için gelmemişti. "Teşekkür ederim, sadece konuşmak istiyordum Angela."

Angela başını sallayıp karşısına oturdu ve oğlunun alnını öpüp gülümsedi. "Hadi tatlım, sen odana geç. Boya kalemlerini açtım."

"Kurabiye de var mı?"

"Yanına süt bile koydum."

Çocuk hevesle oradan ayrılırken, Harry ardından kısa bir süre buruk bir gülümseme bırakmış, derin bir nefesle kendine gelip bakışlarını Angela'ya çevirmişti. Kadının yüzünde iyileşmeye başlamış yaralar güzelliğini daha da ortaya çıkarıyordu şimdi. Üzüntüsü ise her yanından belliydi.

"Çok sevimli bir oğlun var."

Angela istemsizce gülümseyip iç geçirdi. "Öyle... Resim yapmaya bayılıyor."

İkisi de bir süre sessiz kaldıktan sonra Harry artık zamanın geldiğini biliyordu.

"Buraya niçin geldiğimi biliyor olduğunu düşünüyorum."

Angela yorgun bir gülümseme verdi ona. "Evet."

"Ben... Bunu yapmak istemezdim Angela. Eşimi korumak için elimden gelen tek şey buydu. Ya eşim ya da... Ya da eşindi. Ve ben-"

"Ve sen doğru olanı yaptın Harry."

Aniden duraksadı. Tüm kelimeleri yutarken irice açılmış gözleriyle ona bakıyordu. Kadın ise oldukça ciddiydi. Kendine geldiğinde gülmek istedi çünkü bu inanamayacağı kadar farklı bir durumdu.

hum-ega | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin