Şarkı Önerisi : Trailer 'da kullandığım şarkı;
Natalie Merchant - My Skin
Xavier - Falling Up
"Sus! Yalvarırım sus!"
"Susmam bir şeyi değiştirmeyecek Luhan!"
Haklıydı. Hiçbir şey değişmeyecek.
Sessizce kafamı salladım.
"Ne düşünüyorsun?"
"Çözüm yolu."
"Luhan, bebeğim bak bu-bu değişemez bunu biliyorsun."
Sesi sakindi ve bu beni sinirlendiriyordu.
"Neden?"
"Çünkü lanet olası kader yüzünden. Bak herkesin belirli bir zamanı vardır ve bize ayrılan süre bu kadar."
Yine sessizliğe gömülürken şimşek kısa süreliğine odayı aydınlattı, böylelikle birazdan yağmur yağacağını anlamıştım.
Yağmur hafifçe çiselerken, duyduğumuz tek şey cama vurduğu takırtılardı.
"Ne kadarımız kaldı?"
Sözcükler boğazımda düğümlenirken bize ayrılan zamanı merak etmiştim.
"Son 1 saat."
"Çokmuş." dedim dalga geçerek.
Mutluyduk.
Aşıktık.
Tezattık ama uyum sağlayabiliyorduk.
Gündüzüme gece olurken, gecesine ay olabiliyordum.
Ama şimdi ölecektim.
Onun ellerinde belki de dudaklarında.
O an onu hissetmek istediğimi düşündüm.
Herşeyiyle.
Son anına kadar.
"Sehun?" dedim ellerini kafasına almış yağmuru dinlerken.
Acı dolu gözleri, gözlerimle buluştuğunda ağlamamak için kendini zor tuttuğu belliydi. Oturduğum tekli koltuktan kalkıp önünde durdum. Bakışları beni takip ediyordu.
Ellerini tutup onu ayağa kaldırdım.
"Fazla zamanımız yok."
"Bunu söylemekten zevk mi alıyorsun?" gözlerinden yaşlar ince bir yol alarak döküldüğünde bende ağlamaya başladım.
Bunun onun içinde çok zor olduğunu biliyordum. Zorunda olduğu şeyler vardı.
İkimiz de ayakta, başımız eğik ağlarken duyulan şey burun çekişlerimize karışmış yağmur sesiydi.
Elimi yanağına koyduğumda hemen başını avuç içime yasladı.
Parmağıyla yaşlarını siliyordum.
"Ağlama. Lütfen." sesim öyle kısık çıkmıştı ki duyduğundan şüpheliydim.
Gözleri yeniden gözlerimi bulurken tebessüm etmeye çalıştı.
"Sende ağlıyorsun." o da benim gibi elini yanağıma koyduğunda bende yasladım başımı.
"Sehun-ah." sesimdeki hayal kırıklığı belirgindi.
"Beni öper misin?"
Gözleri şaşkınlıkla açılırken biran yanlış birşey istediğimi düşündüm.