Beklenenden erken gelen bölüm oldu bence. Güncele de geldik, hayırlı olsun.😄😄
Keyifli okumalar. 💞--
Mart ayı gelmişti. Ağaçlar, baharın gelişini kutlar gibi yeşilliğe bürünmeye başlamış, toprak yollarda yeşermeye başlayan birkaç otla birlikte papatyalar da açmıştı. Papatyaların açmasıyla bitmişti bizim direnişimiz. Vakitsiz, uygun olmayan koşullarda yetişiyordu bizim papatyalarımız çünkü.
Ağaçlar nasıl ki canlanıyorsa ben de onlara tezat yapraklarımı dökmüş günden güne eriyordum. Umutla konuşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu zaman dilimi içinde savaş alanından uzak çadırımın içinden çıkmamış, uyuyamamış sadece masamın üzerinde duran kocaman haritayı incelemiştim. Uykusuzluktan ve ağlamaktan dolayı acıyan gözlerimi kırpıştırarak masanın üzerindeki haritaya bomboş bir şekilde bakmaya devam ettim. Buradaki koltuğumdan çok nadir kalkıyor, kalktığım vakit ise çadırımın dışında sigara içip tekrar oturuyordum. Düşüncelerimin arasında boğulduğumda onları uzaklaştırmak adına da haritaya bakıyordum.
Aşık olmuştum. Tam burada, Gelibolu'da, bir İngiliz generalinin oğlu, Türk doktoruna aşık olmuştu. Bu düşünceyi yeni yeni kabulleniyordum. Zira o kadar güzeldi ki bunu söylemek, gün içinde defalarca tekrarlıyordum. Ne bir arkadaşımdı ne de düşman askeri. Sevdiğim, aşık olduğum adamdı Umut. Zira ondan uzak kalmak aşık olduğum için canımı bu kadar çok acıtıyordu.
Titreyen dudağımla birlikte gözlerimden çeneme doğru süzülen yaşların fakrına varamamıştım. Onu düşünürken diğer her şeyi görmüyordu gözlerim. Sertçe yutkunarak yaşlarımın sessizce yanaklarımdan yuvarlanışına izin verdim. Gözlerimi kapatarak sessizce ağladım sadece. Özlediğim için ağladım, aşık olduğum için ağladım. Sessiz acılarım, küçük hıçkırıklara dönüştü. Bedenim hafiften titremeye başladı hıçkırıklarımdan dolayı. Elimle benden habersiz kaçan hıçkırıklarımı engellemeye çalıştım lakin ellerimde derman yoktu.
Hıçkırıklarım şiddetini azaltıp tamamen durduğunda ağlamam da eş zamanlı olarak durmuştu. Uyuşmuş parmaklarımla usulca yanaklarımı kuruladım. Kendi kendime ağlıyor yine aynı şekilde kendi kendime siliyordum yaşlarımı. Kalbim ağrıyordu. Ağlamak kalbimi ferahlatmak yerine daha çok ağrımasına sebebiyet veriyordu.
Sıkıntıyla nefesimi verip koltuğun kenarlarından destek alarak ayağa kalktım. Uyuşmuş bedenim, hareketsizlikten dolayı tembelleşmiş ayaklarımla sendeleyerek zorla birkaç adım attım. Çadırın dışına nihayet vardığımda üniformamın cebinden sigara çıkardım. Titreyen ellerimle yaktığım sigaramı kurumuş dudaklarıma bastırdığımda nefes alır gibi içime çektim. Hüzünle, acıyla genzimi yaka yaka ciğerlerime yolladım dumanları art arda.
Elimdeki sigaram bittiğinde bir yenisini yaktım. Günlerdir yaptığım gibi peş peşe sigaralarımı yakarak hırsımı çıkarmaya çalışıyor, acımı paylaşır gibi dudaklarıma sertçe bastırıyordum. Yaktığım sigaram da bitince baharın gelmesiyle kasvetli havası açılan gökyüzünü seyretmeye başladım. Kafamı boşaltacak şeylere ihtiyacım vardı.
Ayağa kalkıp birkaç sendelemeden sonra çadırın ilerisindeki küçük tepeye doğru ilerlemeye başladım. Gökyüzü daha iyi bir şekilde görünüyor, denizin berraklığı da ona eşlik ediyordu.
Tepenin ucuna vardığımda ellerimi arkamda birleştirmiş, çok da yüksek olmayan bu tepeden karşımdaki manzarayı izliyordum. Hava aydınlanmaya başlarken güçsüz birkaç silah sesi duyuluyordu. Bu vakitler savaşın en sakin geçtiği vakitlerdi. Ömrüm boyunca gördüğüm en muazzam manzara hiç şüphesiz mavi gözlerdi. Denizin, gökyüzünün maviliğinden çok daha güzeldi. Güzel bir şeyi keşfetmiş olmak ondan daha az güzellerini izlerken keyif vermezdi. Zira karşımdaki manzara da ne kadar güzel olursa olsun beni etkilemeye yetmiyordu. Daha güzelini doktorun gözlerinde görmüştüm çünkü. Göz kapaklarımı düşürerek beni büyüleyen görüntüyü hayal etmeye başladım: Bana sevgiyle bakan, parlak bir çift mavi göz. Zira sadece hayallerimde bana sevgiyle bakıyordu. Lakin maviliğindeki parıltı, kalbime öyle bir işliyordu ki unutuyordum nerede olduğumuzu. Maviliğindeki parıltının hiç gitmemesini diledim o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT |bxb|
Novela JuvenilTamamlandı! Düzenleniyor. --- "Gökyüzünü sorsalar gözlerinin güzelliğini anlatırım." --- Gelin sizi 1915'e götüreyim. Ellerinize silahlar yerine papatyalar yerleştireyim. Eşcinsel konulu hikayedir. Homofobikler bi gıdım yanaşmayın.