Yazardan
Arslan konağında hizmetliler hariç her yer sessizlik içerisindeydi. Melek uyandığında gözlerini açmakta zorlanıyordu, dün ağlamaktan dolayı gözleri kıpkırmızıydı. Sabah ilk işi gözlerini kapatıcıyla kapatmak oldu. Uzun güzel saçlarını tarayıp üstünü giydi ve aşağı inip inmemekte kararsızdı. Büyük abisi hâla kızgındı. Nefesini dışarıya üfleyip odadan çıktı.
Telefonun çalma sesiyle uyanan Yiğit Alaz homurdanarak kim olduğuna bakmadan açtı.
" Alo sevgilim çok özledim seni buluşalım mı?" Diyen Dicle' nin sesini duyunca yataktan doğruldu.
" Kızım ben sana arama demedim mi lan nereden sevgilim oluyorsun bir daha ararsan seni öldürürüm!" İyice sinirlenmişti Yiğit Alaz, çünkü Dicle Yiğit Alaz'ı gördüğünden beri yakasından düşmemişti. Yiğit Alaz sürekli uzak tutmaya çalışıyordu ama nafileydi. Kimseye bir şey demeden konaktan çıktı.
Hizmetliler şaşırsada Melek üzgünce abisinin arkasından bakıyordu.~Alya'dan~
" Alya!"
" Kız sen hâla yatıyor musun?"
" Sen kaşındın Alya senin canın dayak istiyor belli!" annem kime sesleniyor ki diye içimden düşünmeye başladığımda koluma sert bir şey yememle yorgana dolanıp yine(!) yere düşmüştüm. Kolumun acısına mı yanayım yoksa popomun acısına mı?" Yine ne yaptı bu gariban kız ne istiyorsunuz bu kızdan Alya'nın bu dünya'dan çektiği ne ya!" diye konuştuğumda annem terliği hazırlayıp tam kafama isabet edecekken eğildim. Piç gülüşümden atarak anneme bakıyordum.
" Iskaladın Valide Sultan" dedim.
Kızarak " Çabuk yüzünü yıka aşağı in kahvaltı hazır!" Gözlerimi devirerek kalktım.~~~~
" Anneeeeeee!" Diye konakta anırdığımda herkes başıma toplanmıştı.
'İyi misin kızım?'
'Ne oldu Alya?'
'Bir yerine bir şey mi oldu?'Şaşkınca bizimkilere bakınca çok mu abarttım diye düşünmeden edemedim.
"Yok bir şey ben abimgilin yanına gidiyorum da haberiniz olsun dedim." Annem dahil tüm konak bana gözlerini devirerek baktı.
"Bunun için mi tüm konağı velveleye verdin salak kızım?" Diyen anneme 'he' diyerek cevap verdim. Anneme izin alma taktiğimi denerken kısacası 13 numaralı bakışımı atarak onay bekliyordum.
"Hiç öyle bakma bana dedenle baban hepimizi tembihledi. Hem ne kadar o olayın üstünden birkaç hafta geçsede deden hâla gergin olmaz." Diyen anneme yavruları annesinden alınan kedi gibi bakıyordum. Beril'le Sude bir hafta önce gitmişlerdi. Okullar açılmıştı son sınıf olduğumuz için gitmiyorduk. Sınavlar başlamadan bir hafta önce gidecektim. Ne kadar çalışkan öğrenciyim ama!
"Ama anne Berilgilde gitti iyice sıkıldım hem biraz gezmişte olurum lütfeenn." Diyerek yalvardım. Babaannem dayanamayarak anneme baktı.
"Gitsin kızım, o da haklı arkadaşları da yok genç tabi sıkılmıştır kuzum benim." Diyerek saçımı okşadı. İşte bu be aferin kızım!
İyi git madem ama dikkatli ol varınca beni ara Alya, yoksa senin saçlarından tutup tüm Mardin'de dolaştırırım." Diyen anneme 'psikopatsın' bakışlarımı atarak hafifte tırsarak kafamı salladım. Yapardı beklerdim.
"Çok teşekkür ediyorum sizlere fıstıklar görüşürüz!" diyerek konaktan kaçar gibi çıkmıştım.
Caddeye varmak için sokakların arasından geçerken bağrışma seslerini duydum. Kafamı kaldırıp eve baktığımda büyülenmiştim. Çok ihtişamlı bir konaktı buna konak denirse tabi. Onu boş verip seslere dikkat kesildiğimde bir kızın ağlama sesleriyle bir şey konuştuğunu anlamıştım.
"Ya anne banane sizin düşmanlığınızdan benim suçum ne ben sevdim neden hiç anlayışlı olmadınız!" Diyen kıza üzülmüştüm, burası da dahil bazı şehirlerde sevgiye anlayış yoktu. Tabi bu böyle olan insanlar için dahildi. Düşmanlık derken ben anneme yine o olayı sormayı unutmuştum. Biraz daha dinlemeye çalıştığımda yakalanırsam ne olacaktı orası mühimdi. Tam kafamı biraz daha yakınlaştırırken kapı açıldı geriye doğru sendelemiştim. İşte şimdi bittim.
"Sen de kimsin ne yapıyorsun kapının önünde?" Diyen kıza bakmıştım. Upuzun saçları vardı ve itiraf etmem gerekirse çok güzeldi. Şimdi ne cevap vereceğim ben bu güzel kıza?
"Imm şey ben geçerken yere telefonum düştü ona eğilirken sen geldin." Diyerek salakça yalan uydurdum. Ani soru sorulunca pek yalan söyleyemezdim. Kız kuşkuyla bakarak sonra omuz silkti.
"Anladım bu arada ben Melek, ya sen?" Diyen kızın ani değişken hâline biraz şaşırdım. Adı tam ona göreydi. Elimi uzatmayı unutunca hemen elimi uzattım.
"Ben de Alya memnun oldum." Gülümseyerek baktım. Gözleri kıpkırmızıydı.
"Ben de öyle, seni burada daha önce hiç görmedim. Misafir misin?" Dediğinde kafamı salladım.
"Hayır babaannemi ziyarete geldik." Anladım dercesine kafasını salladı.
"Ee ben seni tutmayayım Alya, acelen varsa." Soran gözlerle bana baktı.
"Aslında yok abimgilin yanına gidecektim ama adresi tam bilmiyorum onu bulmaya çalışacaktım." Dedim.
"Öyle mi ben de abimin yanına gidecektim, ama eğer kabul edersen bir yerlere gidip bir şeyler içelim mi hem daha yakından tanışmış oluruz." Dedi. Samimiyetine inanmıştım hem sıkılmam da geçer diye kabul etmiştim.
"Valla çok iyi olur ben de sıkılmıştım hiç kimseyi de tanımıyorum." Diyerek yürümeye başladık. Gülümsedi.
"O halde buna çok sevindim çünkü benimde pek arkadaşım yok seninle çok iyi anlaşacakmış gibi hissediyorum Alya." Gülümseyerek koluma girdi ben de gülümsemiştim.
Caddeye geldiğimizde her yer yine kalabalıktı. İlerideki kafeye geldiğimizde siparişleri vermek için garsonu çağırmıştık.
"Ee Alya anlat, kaç yaşındasın okuyor musun?" Diye soran Melek'e kafamı salladım.
" Evet 19 yaşındayım, aslında üniversitede olacaktım ama dersleri boş bıraktığım için tekrar ediyorum." Deyip ardından "Ya sen!" Diye ona da sordum.
"Ben 20 yaşındayım, mimarlık istiyordum ama bazı engeller olduğu için vazgeçmek zorunda kaldım." O anlatırken telefonum çalmıştı. Arayanın abim olduğunu görünce anneme haber vermediğimi hatırladım hay Allah beni kahretmesin!
"Efendim yakışıklım!" Diye yağcılık yapmaya başladım. Abim sinirle bağırmıştı.
"Kızım nerdesin sen niye anneme haber vermedin ha buraya geliyormuşsun hani nerdesin!" Diye kükreyen abime sakince cevap verdim.
"Kafedeyim abi bir arkadaşımla bir şeyler içiyoruz." Dedim. "Hangi kafedesin Alya çabuk söyle!" Diyen öküz abime adresi verdim, verdiğim an yüzüme kapatmıştı. Gerizekalı!
"Ne oldu canım konuştuğun kişinin sesi buraya kadar geldi." Diyen Melek'e olayı açıkladım.
"Hani ben abimin yanına gidiyorum demiştim ya anneme haber vermeyi unutt.." dememe kalmadan ve ne ara geldiğini bilmediğim abimin gürleyişiyle cümlem yarıda kaldı.
"Alya!"
"Abiciğim." Diye sevimli bakmaya çalıştım. " Kim senin bu abin?" Diye soran Melek, arkaya baktığında olduğu yerde kaldı.
"Mirza!"
EVET BÖLÜM SONU GECİKTİĞİNİ FARKINDAYIM AMA ELİMDEN GELEN BİR ŞEY YOK. ARTIK SIK SIK ATMAYA ÇALIŞACAĞIM. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. İYİ OKUMALAR🌹❤️
HA BİRDE İKİNCİ KİTABIM OLAN 'SERSERİ' ADLI HİKAYEME GÖZ ATARSANIZ SEVİNİRİM😊🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TÖRE HİKÂYESİ (ASKIYA ALINDI)
Novela JuvenilNe bir berdel niyetine gideceğini bilen bir kız ne de hayatını bir kıza adayacak erkek. Bu iki gencin hayatlarını birleştirecek "BERDEL" ise çoktan karar verilmişti... İyi okumalar🌹