1| Tik tak... Tik tak... Zamanın geldi

2.6K 200 71
                                    

rabbit hole

rabbit hole

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

"Ne yapacağını biliyorsun. Onu bize getir."

Zemini safir mavi ve beyaz mermerden karelerle çevrili basık tavanlı odada genişçe bir boy aynasının önünde duran iki adamdan sadece görünüş itibariyle bile daha sakin olanı, dolgun dudakları aralanıp tok sesiyle konuştuğunda yüzüne bakıldığı vakit ilk göze çarpan şey tavşanlarınkine benzeyen iki ön dişiydi. Üzerindeki siyah kumaş pantolonunun yarattığı ciddi algıya tezat bir şekilde giydiği parlak gümüş ceketiyle bu algıyı bozuyor, ona daha ikilemli bir görünüm kazandırıyordu. Ses tonu gayet sakin bile olsa gözlerinde oynaşan heyecan ateşinden aslında hislerini pek fazla diline yansıtmadığı görülebilirdi.

Boy aynasındaki yansımasından kısa bir anlığına kendisine bakan koyu kahverengi uzun ve hafif bukleli saçlara sahip bu ikilem dolu adam, hemen ayaklarının dibinde uzun kulakları zemine değecek kadar eğilmiş halde iki dudağı arasından çıkan emirleri dinlemeye canı gönülden hazır bir şekilde bekleyen beyaz tavşana bakışlarını çevirdi. Lacivert bir ceket giymiş beyaz kürklü tavşan, hayatını adayıp canı gönülden bağlı olduğu efendisinden aldığı emirle duyduğu saygıyı ve dahi verilen göreve olan önemini belirtmek adına yumuşak bir sesle "Elbette efendim." diye mırıldanırken bir yandan da ön ayaklarından birini karnına yaslayarak diğerini de genişçe uzatmış ve boyuyla cüssesi el verdiğince bir reverans yapmıştı.

Gümüş ceketli adamın yanındaki diğer ince bedenli adamsa sadece görünüşüyle bile arkadaşının bu sakin hallerinden çok daha farklı biri olduğunu kanıtlıyordu. Elleri dar kalıplı kadife pantolonunun ceplerine sokulu halde ayakta duran adamın üzerinde yakaları işlemeli ince beyaz bir gömlek vardı. Dağınık turuncu saçlarını az da olsa bir hizaya sokan pantolonunun rengindeki şapkasıyla incecik bir bedene sahip olan bu genç görünümlü adam, onu tanımayanlar için şirin diye ifade edilecek bir biçimde yavaşça gülümsedi.

Gülüşünü tanımlamak aslına bakılacak olursa oldukça zordu. Yan yana sıralanmış inci gibi dişleriyle birlikte gülüşünü mükemmel diye belirtebilir, bakışlarındaki akıl almaz parlaklıklarla birleşince ise mükemmel güzelliğin algısından sıyrılarak deli gülüşüne çevrilebilirdi. İki yana kıvrılmış oldukça dolgun dudaklarıyla, sağ omzuna boylu boyunca uzanmış kediyi andırıyordu doğrusu. Gülmekten ağzı neredeyse yırtılacakmış gibi gerilip tam manasıyla bir hilali andıran gülüşüyle kül grisi postunun üzerindeki rengi mavinin çılgın lakin koyu bir tonuna çalan çizgilere sahip Cheshire kedisinin insan hali gibiydi doğrusu. Fiziksel görünüşleri haricindeki tek farkları, Cheshire kedisinin yarım ayı andıran gülümseyişinin aksine onun daha sakin bir şekilde tebessüm edişiydi. Yine de bu iki farklı gülüş görünüşte farklı olsalar da bakan her canlının kanını dondurabilecek bir belirsizlik ve de dehşete sahipti kıvrımlarının arasında.

"Çay vaktinden önce burada olmaya dikkat edin."

Beyaz kürklü tavşan koyu mavi ceketinin cebinden uzun zincirli gümüş cep saatini çıkarttığında neredeyse her birkaç dakikada bir yaptığı üzere saati kontrol ederken pembe gözleri titreşip durmaktaydı. "Zamanı kontrol etmek lazım. Çok geç, çok geç, çok geç." Kendi kendine mırıldanıp bir yandan da saati geri cebine koyduğu sırada havaya dikelmiş beyaz kulaklarıysa şimdiden zamanında yetişemeyecek olmanın verdiği kaygıyla sürekli kıpırdanıp durmaktaydı.

Aldığı emiri bu panik hallerine rağmen yine de layığıyla yerine getirmek isteyen beyaz tavşan tekrardan yerlere kadar eğildiğinde genç efendisi yanındaki turuncu saçlı dostundan da onayı aldıktan sonra gömleğinin altında saklı duran altın bir zincire bağlı oldukça ufak altın anahtarı çıkartıp boy aynasının karşısına geçti. Anahtarın ortaya çıkışıyla birlikte aynanın yüzeyi dalgalanmaya başlarken omuz hizasına yakın bir yerde ufak bir anahtar deliği belirivermişti. Ne yapacağından gayet emin bir halde anahtarı deliğine soktuğunda iki kez çevirmiş, kilitlerin dönme sesi odadaki tek ses olurken hemen ayağının dibinde bekleyen beyaz tavşan ceketini düzeltip bu uzun yolculuğuna iyice hazırlanmıştı. Ayna geriye kalan bütün pürüzsüzlüğünü de kaybederek çatırtıları eşliğinde siyah bir boşluğa dönüştüğünde zaten hazırda bekleyen beyaz tavşan arka ayaklarından destek alarak karanlığın içine atladığında onun ortadan kaybolmasından hemen sonra ayna tekrardan sanki hiç bozulmamış gibi eski pürüzsüz haline geri dönmüştü.

Cheshire kedisi, uzandığı yerde mırlayarak aynadaki kendi yansımasına bakarak "Şamata vakti görüşürüz." dediği sırada ayağa kalkmış ve omzundan atladığı an geride en son kocaman gülüşü silinecek şekilde kül gibi dağılarak yok olmuştu.

Kedinin gidişiyle birlikte uzun silindirik şapkasının siperlerinde gezinen elleri duraksarken şapkayı çıkartarak turuncu saçlarının serbest kalmasına izin vermişti. Parmaklarının arasında oynadığı şapkasında gezinen gözlerini yanındaki sessiz duran dostuna çevirdiğinde tebessüm etti. "Bekleyene kadar biraz çay?"

Dostu arkadaşının elinden çıkma sıcak çayın sadece fikriyle bile az önce yaptıkları bu şeyden dolayı içinde oluşmuş soğukluğun çözüldüğünü hissederken gülümseyerek başını olumlu anlamda sallamıştı. Pek fazla gülümseyen biri olmasa da gülümseyince parlak beyaz dişlerinin arasında kendini belli eden iki tavşan dişinin öne çıkmasını pek bir seviyordu dostu. "Hiç sormayacaksın sanmıştım."

Daha başlardayız ama fikirleriniz nedir? Bu benim gerçekten hoşuma giden bir ficti ama ilk yayımladığım sırada devam edemediğim için kaldırmıştım ve şimdi konuyu güçlendirip tekrardan size sunacak olduğum için azıcık heyecanlıyım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
rabbit hole | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin