Karşımda duran yeşil evin duvarları, yıllardır içinde barındırdıklarından yıpranmış gibi görünüyordu. Aslı arabanın arkasından bavullarımızı çıkarttı, "Beğendin mi?" dedi. "Evet." Tedirgin olmuştum, ona döndüm. "Burada yaşayan insanlar beni tanımıyor mu?" Aslı sanki bu soruyu bekliyormuşcasına "Senin o filmde rol aldığını settekiler dışında kimse bilmiyor tatlım." dedi. Cümlesini tamamladıktan sonra evin içine doğru yürümeye başladım. Kapı büyük bir gıcırtıyla açıldı ve apartmandan içeri girdim. Beşinci kattaydık ve asansör yoktu. Yavaşça katları çıktın ve kapının önüne gelince elimdeki anahtarla kapıyı açtım. İçerisi rengarenk ve çok modern dizayn edilmişti. Ama ben kazadan sonra ölü gibiydim. Benim kazadan sonraki hayatımı dizi yapsalar "The Walking Dead" den daha güzel dizi olurdum. İçeri girip teker teker odaları gezdim. Penceresiz bir oda aradım ama yoktu. En uçtaki odaya girip özel eşyalarımı dizmeye başladım. O sırada Aslı geldi ve "Miray'cım yarın okulun var" dedi. Ben "iyide ben 22 yaşındayım ne okulu?" diye sordum. "Buradaki bütün hayranların senin eğitim için buraya geldiğini sanıyor. Onun için gitmek zorundasın?" dedi. Harika! Bir okul eksikti. Orada "Walking Dead" olamazdım. Buradaki çoğu insan beni tanıyordu ve beni hiç rahat bırakmayacaklardı. Her gün onlarla konuşacak, yaptıkları espirilere zorla gülecektim ama başka şansım yoktu. Aslı'ya onaylar anlamında kafamı salladım ve yalnız kalmak istediğimi söyledim. Yatağıma uzandım ve bu dakikadan sonra hayatımın nasıl olacağını düşünmeye başladım. Ben "Walking Dead" olmak istiyordum ama buna izin vermiyorlardı. Bir müddet sonra gözlerim kapanmaya başladı ve derin bir uykuya daldım.
OKUL GÜNÜ
Aslı sabah yanıma geldi ve beni ilk başta dürttü. Bununla uyanmayacağımı biliyordu. Aslında ben uyanıyordum fakat kalkmıyordum. Aslı da benim uyuduğumu sanıyordu. Odamın kapısını kapandığını hissettim ve sonra büyük bir gürültüyle açıldı ve tencere-tava sesleri gelmeye başladı. Aslı " Hadi küçük hanım. İlk günden okuluna geç kalma!" dedi. 5 dakika daha dedim desem yalan olurdu çünkü 5 dakika daha dersem bir kova buzlu suyu kafama boşaltırdı. Mızmızlanarak kalktım ve dolapta elime gelen ilk şeyleri giydim. Aşağıya indiğimde Aslı kahvaltı yapıyordu ve "gel beraber kahvaltı yapalım." dedi. Kahvaltıyı bir türlü sevememiştim. Aslı'ya " sen yap ben yolda birşeyler atıştırırım" dedim. O da "peki" dedi. Kapıya yönelip çantamı alarak evden çıktım. Evin önünde bekleyen arabayı görmezden gelerek yürümeye başladım. Şoför arabadan inerek " Miray hanım sizi okula benim götürmem gerekiyor" dedi. "Bugün yürümek istiyorum" dedim. "Ama okul çok uzak yürüyerek hayatta yetişemezsiniz" dedi. Oflayarak arabaya yürüdüm ve ön kapıyı açıp bindim. Şoför de kendi yerine bindikten sonra yol almaya başladık.
Yarım saatlik bir yolculuktan sonra okulun önünde durduk ve hiç konuşmadan aşağıya indim. Hızlı bir şekilde okul binasına giderken bir kız beni durdurdu ve "S-sen Miray Sönmez'sin" dedi. Evet üniversite öğrencileri daha ben okula girmeden beni yakalamışlardı. Skor: Üniversite öğrencileri 1-0 Miray Sönmez'i yeniyorlardı.
Evet Bayram sonu demiştim ama vakit bulunca hemen yayınlayayım dedim :).