Başına bunca kötülük gelmemiş olsaydı eğer Elizabeth, küçük, hevesli bir çocuk gibi mutlu olur, heyecanla etrafını izlerdi. Çünkü hayatı boyunca kimseye itiraf etmemiş olsa da her zaman babasının topraklarının ötesini, dış dünyayı merak edip hayaller kurardı. Üstelik şimdi İskoçya'daydı. Yemyeşil ovalarında, ormanda, bir grup vahşiyle beraber at sırtında bilinmeyene doğru yolculuk ediyordu. Hayallerinin çok ötesindeki bir maceranın içine düşmüştü.
Adamların rahatlayan tavırlarından, kendi aralarında o bir şey anlamasa da Galce konuşup sohbet etmeye başlamış olmalarından, hatta birkaç tanesinin mırıldandığı şarkıdan MacDougal'ın topraklarına girmiş olduklarını tahmin etti. Öyle olmasa bile müttefik topraklarda oldukları ve İskoç misafirperverliğinden faydalandıkları ortadaydı. Dinlenmiş olmasına rağmen çok yorgundu. Birkaç gün kalçasının üstüne oturabileceğini sanmıyordu. Neredeyse tüm kasları ağrıyordu. Yaşananların gerçekliğini ise hâlâ tam olarak idrak edemeyecek kadar korkuyordu. Vardıkları yerde ona ne olacaktı? Neyle karşılaşacaktı?
Hayatı geri dönüşü olmayacak şekilde değişmişti. Onu kaçıran adamın toprağındaydı ve atında hatta kollarında... Bundan daha aşağılayıcı ne olabilirdi? Gecenin karanlığında yola devam ettikleri için çevrenin neye benzediğini tam olarak göremiyordu. Tek ışık kaynakları gökteki dolunaydı. Elizabeth gözlerini kısarak duruşunu dikleştirmeye çalıştığında öncesinden daha kalabalık olduklarını fark ederek şaşırdı. Yolda onlara başkaları katılmış olmalıydı. Etrafında olup bitenlerden bu kadar geç haberdar olduğu için utandı. Eğer düşmana karşı ayakta kalacaksa daha dikkatli olmalıydı. Gerçi ayakta kalsa ne yapabilirdi ki?
Bir süre sonra birkaç ev ve ahırdan gelen belirsiz ışıklar, adamları tamamen keyiflendirdi. Atlılar hızlandı, gelişlerini duyanlar karşılamak için dışarıya çıktılar. Lordlarının dönüşünü müjdeleyen nöbetçileri gördüğünde Elizabeth düşmanının gücünden, görkeminden etkilenmekten kendisini alamadı. Tabii Kara MacDougal'ın kollarındaki savaş ganimeti de insanların ilgisini çekmişti. İlk defa bu kadar ihtişamla karşılaşan genç kızın başı döndü.
Tarlalar ve ormanlık alan geçildiğinde küçük bir iskeleyle karşılaşmak Elizabeth'in beklediği bir şey değildi. Nehirden geçip karşıdaki adaya gideceklerini idrak ettiğinde şaşırdı. Oldukça büyük, halat çekmeli pirinç bir çan vardı ve adamlar onu çaldığında adadan onları karşılamak için tekneler yola çıktı.
Jamie kızın şaşkınlığını hissetmişti ancak ona tam olarak neyin sürpriz olduğundan emin değildi. Kısa bir an evi hakkında dışarıdan bakan birinin, özellikle de bir kadının ne düşüneceğini merak etti ve beğenilmeyi istediğini fark etti. Bu his de beraberinde huzursuzluk getirdi. Bugüne dek hiç böyle bir şey için endişelenmemişti. Kral Robert'ın isteğiyle Dee Nehri'nin tam ortasındaki adaya Threave Kalesi'ni bizzat kendi inşa ettirmişti. Eski kaleleri İngilizler tarafından kuşatıldıktan sonra bağımsızlık savaşı sırasında her ne kadar düşmandan kurtarmış olsalar da yakılıp yıkılmıştı. Sonrasındaysa Galloway Lordu olarak burayı inşa etmişti. 100 fit yüksekliğinde beş katlı, ihtişamlı bu kule gerçekten büyük, güçlü ve uzundu. Dış duvarlarının inşasıysa henüz bitmemişti. Yenilmez ve ulaşılmaz duruyordu, tam da onun istediği gibi.
Elizabeth attan Jamie tarafından kucaklanıp indirildiğinde ürkek bir şekilde artık şafak vaktinin griliğinde seçebildiği kaleye baktı. Hayalinin ötesinde bir heybete ve büyüklüğe sahipti. Ayrıca alışılmadık şekilde bakımlı ve yeniydi. Yarısı örülmüş dış duvarların tamamlanmamış görüntüsü henüz kalenin inşasının tamamlanmadığını anlamasını sağladı. Sıkıntıyla kaşlarını çattı. Suyun ortasında bir kuleye hapsedilecekti. Bu da demek oluyordu ki adadan kaçması imkânsız olacaktı. Kısa süreli tekne yolculuğunun ardından adadaki limana vardıklarında ondan önce kıyıya adım atan Jamie elini uzatarak yine ona yardımcı oldu. "Threave Adası'na hoş geldiniz, Leydim," dedi ve hemen ekledi. "Bir süre burada misafirimiz olacaksınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoçya'nın Esiri (Tamamlandı)
Historical FictionOn dokuz yaşında, hayatı yalanlarla süslü, güzel, zeki ve cesur bir genç kız. Ettiği intikam yemininin esiri, etrafına korku salan, güçlü ve sevgisiz bir adam. Birbirinden tamamen farklı bu iki insanın yolu bir intikam planı sonucu kesişiyor. Yanlış...