bumkey-breathing all day
"Chanyeol." dizlerinin üzerinde sedyenin üstüne çıkıp üzerime doğru emeklerken yaptığı hareketiyle aklımı başımdan almak için yaptığına emin olmuştum. Oldukça yavaş hareketlerle üstüme üstüme geliyordu ve ben çıldırmak üzereydim. Dudaklarıma ıslak ve sesli bir öpücük kondurdu. Alt dudağımı emip bir çok kez çekiştirdi. Hızlandırdığı öpücüğe ayak uydurmaya çalışmak istesemde hızına yetişemiyordum. Nefes alamadığımı hissettim ve dudaklarından ayrılmak için hamle yaptığım sırada, elini enseme götürüp beni daha çok kendisine çekiştirdi. Öpücüğü kesmiyordu ve ben nefes alamıyordum. Dudaklarımın arasından içeri yolladığı diliyle, bedeni aynı anda hareket ediyordu. Dili, dilime sürterken her seferinde pantolonunda ki sertliği de aynı şekilde benim sertliğime vuruyordu. Ensemde ki eli tişörtümün içinden yolunu bularak, soğuk parmaklarıyla titredim ve dilini ısırdım. Ağzımın içine acıyla inleyerek öpücüğü bitirir sanmıştım ama bu hareketim onu daha çok tahrik etmişti. Çekiştirdiği alt dudağımı şimdi sert bir şekilde ısırıyordu. Ensesine geçirdiğim parmaklarımı tenine daha çok batırdım. Dudaklarımı çiğnemeyi bırakıp, boynuma saldırdı. Dudaklarıyla boynumu keşfetmeye başladı ve damarımı bulup sertçe ısırdı. İnlememek için elimin altında ki çarşafı sıktım. Sadece öpücükleriyle beni zirveye çıkarıyordu ve ben altında eriyip gidiyordum. Isırdığı yeri yalayarak, soğuk nefesini bıraktı. Sabah boynumda mor menekşeler ev sahipliği yapacaktı ama umrumda bile değildi. Her bir zerremin Chanyeol'e ait olmasını istedim. Her bir zerresi, benim olsun istedim. Chanyeol'ü istiyordum. Her hücresiyle, her hücreme çarpmasını istedim.
Chanyeol, kararmış gözlerini gözlerimden çekmeden, üstümden kalktı. Sıcaklığı üstümden uçup giderken, revirin soğukluğuyla titredim, Yavaş ve ağır hareketlerle eli, pantolonunun üstünde ki kemere indi ve yavaşça çözdü. Düğmesini ve fermuarını açtıktan sonra pantolonu, bacaklarından süzülüp aşağı kaydı. Boğazdan hırıltılı bir sesle, "Benim ol, Baekhyun." dedi.
Şimdi şu dakika Chanyeol'ü hissetmek istiyordum. Boğazımın kuruduğunu hissederek seslice yutkundum. Gözlerim, gözlerinden kopup, sertliğine indi. Boxer'dan çıkmak için adeta savaş veriyordu ve Chanyeol'de hiç iyi durumda değildi. Çenesi kasılmıştı ve boynundaki damarlar 'ben buradayım' diye bağırıyorlardı. Şimdi, şu dakika Chanyeol, bana sahip olmamak için kendisini sıkıyordu.
"Senin olmak istiyorum, Chanyeol. Hemen, şimdi."
"Baekhyun, uyan dostum." omzumda soğuk bir el hissettiğimde her ne kadar uyanmak istemesemde, beni sıramdan tutup sarstıkça uyanmamam imkansızlaşıyordu. Sarstığı yetmiyormuş gibi, bir de cırcır böcekleri gibi çıkan sesiyle kulağımın dibinde ciyaklıyordu.
"Ah."
"Sıraya neden sürtünüyorsun be!" kafama inen tokatla hızla başımı sıramın üstünden kaldırdım. Kaç derstir uyuyordum bilmiyorum ama gözlerim etrafı buğulu gördüğü için başımda kimin dikildiğini çıkaramadım. Ama Tanrı'ya şükür ki kulaklarım duyuyordu ve tahmin edin ki başka ne özelliğim vardı? Ah, evet. Seslerin kimlere ait olduğunu çıkarabiliyordum. Alkış bana. İçimde ki sese gözlerimi devirip, Jongdae'nin suratına boş boş bakmaya başladım. Cidden, bu çocuk her zaman hayatımın en güzel anlarına sıçmak zorunda mıydı?
Jongdae ile halen daha sus pus bir şekilde bakışarak bana kaş göz işareti yapmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Çocuklar Ağlamaz √chanbaek
Fiksi Penggemar"Sen güçlüsün diyip sırtıma kocaman dağ devirdiler." •Sezon1• "Hani derler ya; Güçlü insan ağlar mı? Defalarca aynı yere vurursan, taş bile dayanmaz." •Sezon2• •chanbaek/friends/ •chanbaek'in ne demek olduğunu öğrendiğim zaman yazdığım bir fic, bol...