ʚ

116 19 50
                                    

 O gittiğinden beri kendime gelemedim

O sadece bir anı.

Geçmişten gelen bir gözyaşı.




Fransa şehrinin tam göbeğinde gördüğü o adamı anımsadı Kim Taehyung: Sergide karşılaştıkları o günü çok net hatırlıyordu. Mösyö de Jeon, on iki eylül akşamı sergiye giriş yapmıştı. Etrafındaki olağanüstü resimlerin arasında kaybolurken sadece bir tanesi onun hüzün dolu yolculuğa çıkmasına sebep oldu. Saatlerce o tabloya baktı. Sadece o'na. Etrafındaki diğer tablolar, belleğinden birer birer silinmişti. "Maria, benim güzeller güzeli Maria'ma ne çok benziyor." Yanına gelen Ressam Kim Taehyung'u fark ettiğinde dudaklarını birbirine bastırmadan hemen önce iç çekti. "Resmi... Kimin yaptığını biliyor musunuz?" diye soru yöneltti. Ressam başını sallamakla yetinse de hemen sonra konuşmaya başladı: "Evet, ben yaptım. Beğendiniz mi?"

"Çok... Sevdiğim kadına benziyor. Sanki, bu onun bambaşka hali. O, pek gülümsemez daima ciddidir ve şimdi bu resmi gözümün önünde canlandırdığım zaman o'na benzetmeden edemiyorum." Derince nefesini veriyor Mösyö de Jeon, devam etmek ile etmemek arasında kalırken Ressam söze giriyor: "Devam edin Mösyö, iyi hissetmeniz için acılarınızı benimle paylaşın. Ben yalnız bir adamım kimseye anlatmam. Bana güvenebilirsiniz."

"Maria, hayata on iki yaşında küsmüş bir kadın. Anne ve babasından uzakta yatılı bir okulda okumuş ve bu yüzden sevgiyi hissedememiş. Sevgi nedir pek bilememiş. On üç yaşında geçirdiği bir kaza sonucu duyma yetisini de kaybedince iyice kendi içine kapanmış ve dışarı çıkmaz, evde eğitim görür olmuş. Birkaç yıl bunun zorluğunu çok yaşamış fakat sonra bir şekilde üstesinden gelebilmiş. Onunla on dokuz yaşında tanıştım ve şimdi yirmi dokuz yaşındayım. İlk başlarda iletişim konusunda sıkıntılar çektik. Ben bu durumda çok zorlandığım için işaret dili öğrendim. O zamanlar çok başarılı bir öğrenci idim ve Madam de Martsauf'un git gide maddi sıkıntıları yüzünden özel öğretmenlere olan paralarını ödemekte oldukça zorlanıyorlardı. Ben de bu durumda onlara yardım edebileceğimi ve para istemediğimi söylediğim zaman kabul ettiler. Maria'ya daha çok yakın olmak istiyordum çünkü oldukça dikkatimi çekiyordu ve bu durum benim işime gelmişti. Neyse, gel zaman git zaman derken ben ona bağlandım. Hem de çok... O ciddi suratıyla bana baktığında bile benim kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ama o hayatı sevmiyordu. Plaktan çalan şarkıyı duyamadığı için nefret ediyordu. On iki yaşında söylediği şarkıları söyleyemiyordu. İnsanlarla iletişim kuramıyordu. İşte... İşte sırf bu yüzden kendi canına kıydı. Daha fazla katlanmak istemedi bu duruma. Her ne kadar ciddi bir kadın olsa da canı yanıyordu. Bana mektup bile yazmıştı biliyor musun? O... O mektupta... beni sevdiği yazıyordu. İnanabiliyor musun, o da beni seviyordu. Lakin... Onsuz kaldım işte... Onsuz..."

Uzun bir süre sessizce o tabloya baktı. Yaşadığı o an'lara geri dönebilmeyi çok isterdi Jeon, o'nu seyrettiği zamanı çok iyi anımsıyordu: Kadının güzelliği o'nu her seferinde büyülüyordu. Kadının küçük omzuna yatmayı öyle çok seviyordu ki, huzur nedir diye sorulsa hiç tereddüt etmeden o'nu söylerdi şüphesiz. Jeon Jungkook, yavaş yavaş kendini toparlayıp yanındaki adama baktı. "Beni sabırla dinleyip yanımda olduğunuz için teşekkür ederim Mösyö. Çizdiğiniz bu resim sayesinde eski anılarımı gözümün önünde canlanmasına sebep oldunuz, minnettarım. Zamanınızın çoğunu harcadım lütfen kusuruma bakmayın." Derince nefesini verdiği esnada Ressam Kim, Mösyö de Jeon'a güven vermek adına omzunu hafifçe sıktı. "Sorun değil, gerçekten sorun değil Mösyö." 

"Ben artık gideyim." 

Yüzüne kondurduğu hafif gülümsemesi ile çıkışa doğru yürüdü. Soğuk eylül ayı nedeniyle palto ve atkısına iyice gömülerek oradan uzaklaştı. Kuru yaprakların etrafta salındığı bu ayı seviyordu. Hafif çiseleyen yağmur damlaların yüzüne vurmasından oldukça mutluluk duyuyordu. Yavaş adımlarını otobüs duraklarının olduğu yere yönlendirdiği esnada paltosunun iç cebinde taşıdığı o mektubu anımsadı. Uzun bir zaman sonra tekrar eline aldığı bu mektubun her bir satırını çok iyi bilmesine rağmen tekrar tekrar okumaktan hiç çekinmiyordu Jeon. Durakta bulunan banklardan birine oturup derhal mektubu okumaya başladı.

Mösyö de Jeon'a

Sana anlatmak istediğim çok şey var lakin bunu işaretlerle aktarmak oldukça zor. Ben de sana bunu yazmaya karar verdim. Bana kızacaksın, çok kızacaksın biliyorum. Yapacağım şeyin doğru olduğunu savunmuyorum fakat Jeon, sevgilim, gerçekten buna dayanamıyorum. Sessizlik bir ölümken yaşamanın ne anlamı var ki? Beni anlamanı asla beklemiyorum. Zaten bu ölümümü açıklamak için yazdığım bir mektup değil. Senden ve sana olan duygularımdan bahsedeceğim. Sevgi nedir bilmeyen bir çocuk olarak yaşadım her zaman ve bunu sende iyi biliyorsun. Dört duvar arasında sıkışıp kaldım. Ne Madam, ne de Mösyö bana gerekli olan ilgiyi verdi. Beni aşağıladıklarını duymasam dahi hissedebiliyordum. Ben sevilmeyen bir çocuktum ablamın aksine. Senin sayende sevilmek nedir, değer vermek nedir öğrendim. Sen Jeon, güzel sevgilim, bana bir sürü iyilik yaptın: Hiç kimse benim için işaret dilini öğrenmemişken senin öğrenmen ben de öyle duygu yoğunluğu oluşturdu ki, sana bunu anlatamam. Sanıyorum o zamanlar bakış açım değişti. Sen görmesen dahi gülebiliyordum. Sana göstermeyi çok istedim lakin nedendir bilmem çok korktum. Henüz daha yeniydi ve senin beni sevmiyor olma düşüncesi kafamın içinde dönüp dururdu. Neticesinde Madam ve Mösyö bile beni sevmiyordu bir başkası beni sevebilir miydi ki? Sevemez diye düşünüyordum; sevilmeyen çocuğu kim sevsin? Beni yanılttın Jeon, beni her zaman bir şekilde hayran bıraktın. Sevildiğimi senin sayende hissettim sevgilim. Bana yakın oluşun beni sana bağladı. Hem de çok... Senden kopmayı asla istemezdim lakin bunu sana yapamam. Beni şu an seviyor olabilirsin fakat hiç kimse kusurlu bir kadınla bir ömür birlikte olamaz. Bu yüzden yol yakınken seni bırakıyorum ama şunu iyi bil, her gece yatmadan önce seni hayallerimde yer edindiriyorum. Seninle ben, kusursuz bir aşkın içinde ne güzel olurdu öyle değil mi? Bazen sesini ince bazense kalın bir şekilde bana şarkı söylediğini düşlüyorum. Ama daha fazla bu acıya katlanamam sevgilim. Kendine iyi bak ve o güzel gülüşünü kimseden asla ama asla saklama. Daima gül, seni seviyorum.

-Maria'n




11.06.2019

Taekook olarak çok bir şey olmasa da ben bunu çok sevdim. 

Jeon Jungkook'un bir kadını sevmesini istedim bu sefer ve ta da!!

Taekook'a uyan aklımda bir sürü fikir var. Onları yazmaya çalışırım ara ara.

Umarım beğenirsiniz.

Yorumlarınızı benden esirgemeyin.

Güzel günler dilerim.

14.11

Tablodaki Güzel Kadın, TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin