Soğuk bir kış günü ısınmak için sobaya odun koyan Yusuf, Bir yandan da hasta olan babasına çorba içiriyordu. Soğuktan elleri kızarmış hatta çatlamaya başlamıştı.
Baba- Oğlum yetmedi mi? bana baktığın. Benim vaktim doldu artık. Senden son bir dileğim var . okumazsan gözlerim açık gider. söz ver bana .Yusuf ağlayarak,
Yusuf-Söz baba söz ama ne olur öyle deme baba Allah gecinden versin. Daha sözünü tutmadın hani bana bisiklet alacaktın.Baba, sesli ve boğuk soluklarla öksürdü.
Baba- Amcana söyle oğul o sana bisiklet alır diyerek gözlerini ebediyen kapattı. Yusuf telaşlandı ve annesinin onu doğururken ölmesinin verdiği acıyla beraber çığlıklar attı ve kendini sokakta buldu onu öyle telaşlı ve ağlamaklı gören Halil, Yusuf'a bağırdı.
Halil- Ne oldu Yusuf!! ne oldu? Yusuf, Halil'i görmedi bile ve amcası Hasan'ın yanına gitti.
Yusuf- Amca amca! babama bir şey oldu uyanmıyor. Amca durumu anlayarak Yusuf'a sen yengenin yanına git, ben bakarım dedi. Yusuf başıyla onaylarmış gibi yaptı. Amca çizmelerini giydi. Yoğun bir kar vardı. Sanki havada ölüm haberi var gibi her yer durgun bir o kadarda sesliydi amca kardeşinin evine zar zor varabildi, kapıyı araladı.Baba yatakta yatıyordu. Acı içinde nabzını yoklayarak göğsüne yaslandı.Ardından bir çığlık attı. Abimmm!! köylüler evin etrafına toplandılar. hepsi bir akbaba gibi birbirlerine bakıyor, olanları seyrediyordu. Yusuf babasının öldüğünü duyunca üzüntüden kahroldu.
Öğleye doğru cenazesi defnedilen baba, arkasında koca bir hüzün bırakmıştı. Amcasından başka akrabası olmayan Yusuf, o günden sonra amcasının evinde kalmaya başlamıştı. Amcası hayvancılıkla uğraşır ve tarla takım işlerine bakardı. akşam evde herkes suskundu. yemekte tarhana çorbası vardı ama kimse içmeye tenezzül etmiyordu. herkes erkenden yattı. Sabah olunca amcası Yusuf'u yanına çağırdı.
Amca- Yusuf oğlum bu yıl seni okula yazdıracağım.
Yusuf- Seni çok seviyorum amca! diyerek amcasına sarıldı. Amca: emin ol babanda böyle düşünüyor Yusuf, oda seni çok seviyor dedi. Kahvaltıdan sonra Yusuf, amcasıyla ağıla hayvanların yanına indi. Ağıl tezek kokuyor dedi Yusuf. Tavanda örümcek ağları, Yusuf ve amcanın yüreğinde bir acı vardı. Hayvanları besledikten sonra amcası ve Yusuf, babasının kabrine gidip çiçek diktiler. Böyle böyle zamanda su gibi akıp geçti. Kış bitti, Yusuf'un yüreğindeki acıda gün geçtikçe azalıyor, unutuluyordu.
Amca-Yusuf yanıma gel .
Yusuf tamam dedi, amcanın yanına gitti.
Amca- Oğlum hayvanları otlatmaya götürmeyecek misin? Yusuf o sabah biraz geç kalmıştı. Uyku sersemliği ile mutfaktan bir peynir ekmek kaptı ve ağıla indi, hayvanları çözdü ve dağın yolunu tuttu. Dağa giden yol okulun yanından geçiyordu. Yusuf yolda giderken okula giden çocuklara bakıyor , okulu gözlüyordu. bir yandan da arkadaşı Karabaş ile konuşuyordu. Evet arkadaşı bir köpekti ve ne yazık ki ondan başka arkadaşı da yoktu. Evleri biraz köyün dışındaydı o yüzden pek fazla insan görmüyordu etrafında.
Yusuf sekiz yaşındaydı, arkadaşlarının okula gidip onun gitmemesi gerçekten üzücü bir şeydi ama o hayvanlarla vakit geçirmekten çok hoşlanıyordu. Zaten yazında zamanını genellikle hayvan otlatmayla geçiren Yusuf, boş zamanlarında da bazen karabaşla oynuyor, bazende ata biniyordu. Ama o içinde hep bir baba ve okul özlemi ile geçiriyordu günlerini. Yeni arkadaşlar onun için gerçekten de heyecan vericiydi. O sabah amcası Yusuf'u yine yanına çağırdı.
Amca- Yusuf oğlun nerdesin! daha ormana gidip adun toplıycaz hadi biraz çabuk akşam olmadan eve dönmeliyiz kışın yakacak odunumuz kalmadı naparız kışın o soğukta hadi üstünü giyde atı hazırla.
Yusuf- Yusuf heyecanlanır, ağıla iner sütü sağan yengesi ona bir bardak süt verdi. Yusuf sütü bir dikişte içti yukarı çıktı yırtık bir pantolon ve kazak giydi onlar, onun iş elbisesiydi. yüzünde bir gülücük, heyecanla bir koşu aşağı, kıratın yanına indi boyu kısa olduğundan semeri atın üzerine koyamıyordu biraz zorlandı ama olsun sonunda koyabildi.
Yusuf- Balta tamam, at hazır başka bişey kalmadı zaten heh bir yanımıza su almalıyım yoksa ormanda ne içeriz diye geçirdi içinden yukarı çıktı ufak bir şişe buldu, onla çeşmeden su doldurdu ve amcasına seslendi.
Yusuf- Amca amcaaaa! hadi gitmiyor muyuz off yine duymuyor yengee yengeee amcamı çağır.
yenge- amcan birazdan aşağı iner merak etme al sen şu erzağı ormanda acıkırsanız yersiniz.
Yusuf amcasını bekleyedururken çiçeklerin o hoş kokusu ve üzerindeki böcekler Yusuf'un dikkatini çekti.
Yusuf- Bu ne böceği acaba? Yusuf böceklere bakarken amcası Yusuf'un yanağından öptü.
Amca- Hadi gidelim.
Yusuf- Tamam amca. Yaşına göre olgun davranan Yusuf, sanrım yaşadığı acıların etkisindeydi hala. Amca Yusuf'u ata bindirdi Yusuf arkada, amca önde ormana doğru gittiler. Amca geçerken Bakkal Nuri'ye uğradı.
Amca- bana oradan bir paket sigara versene uzun olsun.
Bakkal Nuri (BN)- Yahu adam bırak şu sigarayı kendini düşünmüyosan bari Yusuf'u düşün şuncacık çocuk sende gidersen na yapar bir başına köyde?
Amca- Sana ne be adam sen işine bak Yusuf olum elbet bir gün koca adam olacak o zamana kadar ben ölmem merak etme sen hadi işine bak hadi ha bu arada bir ciklet versene.
BN- Tamam vereyim nereye böyle öğlenin sıcağında? atı falan almışsın ormanda ormancılar devriye geziyorlarmış dikkat et alırlar atını elinden ha
Amca- Yahu Nuri bir işede burnunu sokma sana ne. Amca sigarasını aldı,ormana doğru Yusuf'la beraber yol aldı. Geçerken okulun yanında okulu seyreden Yusuf'u gören amcasının içini bir sevinç kapladı.
Amca- ne o hoyrola neye bakıyorsun?
yusuf- ne heee burdamı okuycam ben amca?
amca- ne sandın başka okul mu var? bu sene okula başlayacaksın işte. Konuşa konuşa ormana varan amca yeğen sularını içtikten sonra amcası işe başlar Yusuf amcasını seyrediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANİYELER KALA
Short StoryBELKİDE DÜNYADA NADİR İNSANLARA VERİLEN SABIR VE MUTLULUK KİM BİLİR BELKİDE BU ÇOCUĞADA VERİLMİŞTİR GELİN BERABER BU ÇOCUĞUN BAŞINDAN GEÇEN OLAYLARI OKUYALIMM!!!!!!