Yorulursan yaslan bana, sarılıp uyuyalım gün batımında (FİNAL)

311 34 15
                                    

Günümüz.. (1 Ay Sonra)

Her şey çok güzel gidiyordu. Jongdae pişmandı ve bunu her adımında belli ediyordu. Minseok özlemişti ve bunu her zerresinde hissettiriyordu. Ondan kaçmak verdiği en zor ve aptalca kararmış gibi hissediyordu şimdilerde. Ona gitme dediği günün üzerinden tam bir ay geçmişti ve Jongdae'nin kollarında hiç olmadığı kadar mutluydu. Her sabah onunla uyanıyor, birlikte kahvaltı ediyor ve eskilerden başlayarak her saniyelerini konuşuyorlardı. Ayrı geçen 8 yıllarını kapatmak istercesine neler yaptıklarından bahsedip duruyorlardı, kavga etmiyorlardı.

Jongdae'nin mekanı Seul dışında olsada Minseok ile kalmayı seçmişti. Arabayla gidip gelmekten yorulmuyordu, aksine akşam tekrar Minseok'un kollarına kavuşacağı için dinleniyordu. Hatta şimdilerde Junmyeon ve Chankyun ile birlikte Seul içine bir yer açmayı planlıyorlardı. Minseok ise her gün akşam yine Jongdae'ye kavuşma hevesiyle tüm gün mutlulukla çalışıyordu. Herkesle arasını düzeltmiş sayılırdı, Baekhyun'la bile. Jongdae ile bir şeyleri düzeltmeye çalışırken sonsuza kadar onlardan kaçamazdı. Kihyun'u da aralarına sokmak buna kolayca alışmasını sağlamıştı. Tek sorunu Sehun'du, uzun bir süredir konuşmamışlardı ve Minseok onu özlüyordu. Sehun'sa ondan kaçıyordu. Sadece ara sıra mesaj atıyor ve nasıl olduğunu soruyordu, bir cevap aldığındaysa ortadan tekrar kayboluyordu. Ondan haber alabildiği tek kişi Luhandı, tek çaresi ara sıra onu aramaktı. Minseok ikisi arasında kalmaktan çok yorulmuştu. Jongdae her zaman inadı bir gün kırılacak desede, Minseok umudunu kesmek üzereydi.

"Dalgın dalgın ne düşünüyorsun sen bakayım?" Dedi Kihyun karşı masadan. Arkadaşı çalışıyor gibi görünsede aklı bir karış havadaydı.

"Hiç, sadece Sehun'u ve Jongdae'yi düşünüyordum." Dedi elindeki defteri bırakıp. Zaten hiçbir şey anlamıyordu, boş bakışlardan başka bir şey yoktu.

"Sehun'u biliyorum ama Jongdae ile bir sorun yok değil mi?"

"Hayır hayır, aksine o yanımdayken her şey mükemmel. Tek sorun Sehun." Son cümlesi umutsuzdu. Sehun'un kesin kuralları vardı ve geri asla dönmezdi. Minseok'a eski bir dost olarak geri dönmeyeceğini belli ediyordu.

"Biraz fazla abartıyor ama onu da anlamalısın, senin Jongdae yüzünden ne kadar dağıldığına şahit oldu." Dedi Kihyun. Hatalı olduğunu düşünsede ara sıra Sehun'a hak verdiği de oluyordu.

"Onu anladığım için elimden hiçbir şey gelmiyor ya ama o da beni anlamalı. Jongdae olmadan denedim Kihyun ama onsuz yapamıyorum. Şimdi, akşam onun kollarına döneceğimi bilmek beni huzurlu hissettiriyor." Aklına gelen adamla gülümsedi, onu çok seviyordu.

"Bölmüyorum umarım." Changkyun sevimlice ofise girdi ve bakışlarını ikili arasında gezdirdi. En çokta Kihyun'da, bir süredir aralarındaki çekimi fark etmemek aptallık olurdu.

"Chang, hoş geldin. Tabii ki bölmüyorssun." Dedi Minseok arkadaşı kitlenmişken. Bu onu gülümsetmişti, aralarında büyüyen şeyi destekliyordu aslında.

"Hoş geldin." Dedi Kihyun heyecanlı ve utangaç bir tonda.

"Saat beş ve ben sizi kaçırmaya geldim beyler." Kihyun'a doğru gülümsedi. Minseok şaşkınca ona bakıyordu.

"Kaçırmak mı? Nereye?" Meraklı sorusuyla bakışları Minseok'u buldu Changkyun'un.

"Sürpriz ama öyle büyük bir yere değil, hayal kırıklığına uğratmak istemem sonra sizi." Dedi gülerek. İki arkadaş karşılıklı masalardan birbirlerine baktılar.

"Neler çeviriyorsunuz siz, Jongdae de beni aramadı bugün." Güldü. Gerçektende Jongdae ile en son sabah konuşmuşlardı.

"Ne çok soru soruyorsun Min, ağzın çalışacağına hareketlen. Hadi hadi, sizi dışarıda bekliyorum." Changkyun geçiştirerek ofisten çıkmıştı. İkili küçük bir kahkaha atıp masalarında kalktılar. Minseok, Jongdae'yi aradı ama telefonu açmamıştı. Changkyun'a ayak uydurmaktan başka bir çaresi yoktu. Bu defa başına aynı şeyler gelmeyeceğini biliyordu, korkmuyordu. Jongdae bir kez daha bırakmazdı onu.

Find Me/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin