1.Alison

53 3 2
                                    

Alison gözlerini açtı.Yine berbat bir okul sabahıydı.Kalkıp perdeyi açtı.Yüzüne serin serin toprak kokusu çarptı.Gece yağmur yağmış olmalıydı.Çatı katından manzara harikaydı.Kocaman ve sık ağaçlar neredeyse evin çatısını geçiyordu.Evleri oldukça ormanlık bir yerdeydi.Evi ölen annesi yaptırmıştı.Annesi ölünce vasiyeti üzerine ev kızına kalmıştı.Babası da kıyamamıştı bu evden ayrılmaya.

Karidordan, her sabah yaptıgı gibi gecelikle dolaşıp kocacığını işe uğurlayan üvey annesinin sesini duydu.Oysa kendisi evden çıkarken haberi bile olmuyordu.Sırf sinir olduğu bu kadınla aynı masada yemek yememek için haftalardır kahvaltı yapmıyordu Alison.Kadın geldiğinden beri evde annesinin fotoğrafları ya yanlışlıkla çöpe atılıyor ya da durup dururken "Annen esmermiş baban sarışın sever","Annen de amma çirkinmiş, nerden buldu babanı acaba, çirkin şansı işte" gibi konular açılır olmuştu.( Üstelik annesinin yaptırdığı bu evde sürterken.)

Okul formasını giyip aynanın karşısına geçti.Uzun, dalgalı, siyah saçlarına baktı.Sağda küçük bir çerçevede annesinin resmi vardı, birbirlerine benziyorlardı.Esmer ten ,siyah gür saç...Tek fark annesinin yeşil gözleriydi.Annesinden tek hatıra kalan yeşil taşlı kolyesini takıp evden cıktı.Bu kolyeyle annesinin gözlerini hep üzerinde taşımıştı.

Küçükken okulda yaşadığı problemler sonucu okulu değişip durmuştu.Canını sıkan herkesle kavga ediyordu.Bir kız ona küfür etti diye kolunu kırmıştı.Bir keresinde onu kavgadan ayırmaya çalışan müdürün yüzünü tırmalamıştı.Babası, o küçükken psikolog psikolog gezdirmişti.Sonra Alison'un sinirlerine hakim olamama problemi olduğu anlaşılmıştı.Gerçekten de öyleydi.Yeterince sinirlendiği zaman gözüne perde iniyordu, karşısındakinin kim olduğunu umursamadan sanki tek amacı onu öldürmekmiş gibi saldırıyordu.Her seferinde de kendine geldiğinde pişman oluyordu.

Ormanlık alandaki evlerinden çok çok daha uzak bir okula gidip gelmekteydi.Her sabah kuzenleri Kate ve Scott onu okula bırakıyorlardı.Scott gayet iyi bir üniversite kazandığı için babası ona siyah bir jip almıştı.Kate'in okulu da biraz uzaktaydı ancak bunun sebebi Alison gibi okuldan atılması değil, prestijli bir özel okuldan burs kazanmasıydı."Bir tek benim hayatım boktan." diye düşünürdü Alison.Ama kuzenlerinden asla nefret etmezdi.Sonuçta teyzesinin çocuklarıydılar, her zaman annesinin akrabalarına daha düşkündü Alison.Onları inceleyerek annesinin kokusunu, davranışlarını, ses tonunu hayal ederdi kafasında.

Çantasını omzuna atıp çıktığında balkonda sigara içen üvey annesi Melissa'ya bir bakış attı.Melissa sigarayı söndürüp yapmacık bir gülümseme ile Alison'a el salladı.Alison gözlerini devirerek karşıdaki jipe bindi.Kate yine bol bol parfüm sıkmıştı.Küt kesilmiş kahverengi saçları düzleştirilmişti,  sürücü koltuğundaki Scott her zamanki gibi saçını dağınık bırakmış, güneş gözlüğü ile cool görünüşünü tamamlamıştı.Ormanın çukur yollarında ilerlediler.

Okul,okul,okul...Daha üçüncü derse girecek olmalarına rağmen Alison şimdiden sıkılmıştı.Sınıf arkadaşları teneffüsde topluca dışarı çıktı.Yine onu davet eden olmadı.Zaten gitmek de istemezdi.Alison farklıydı onlardan biraz.Dedikodu sevmez kim ne giymiş dikkat etmezdi.

Ancak bu teneffüs gidilecek bir edebiyat kulübü toplantısı vardı.Genelde zorunlu bir durum olmadıkça sınıftan çıkmazdı Alison.Dışarı adımını attığı anda koridordaki açık pencerelerden gelen soğuk yüzünden iyice hırkasına sarıldı.Kol kola gezen kızlardan, birkaç günlüğüne sevgili arayan erkeklerden, köşelerde gizli gizli öpüşen sevgililerden kaçarcasına ikinci kata çıktı.

Kütüphanenin kırmızıya boyanmış kapısından içeri girdi.Diğer kulüp üyeleri de gelmiştiler.Bir grup pencerenin önünde kütüphanedekileri umursamadan sesli sesli kahkaha atıyordu.Birkaç kişi ise yuvarlak masaya oturmuş ders çalışıyordu.Boş gözükmemek için raflardan rastgele bir kitap seçip yuvarlak masaya başka bir kızın yanına oturdu.Kitabın kapağına baktı, "Suç ve Ceza -F. M. Dostoyevski" ilk sayfasını açtığı anda pencerenin önündeki kızlardan biri bastı kahkahayı.Kız ders çalışanların ona dik dik bakışını umursamadan arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti.Artık sesleri daha çok çıkıyordu.Herkes ne konuştuklarını duyabiliyordu:" Ne çok asosyal insan var okulumuzda." dedi uzun saçlı kız.Öbür kız cevap verdi: "Ders çalışmaktan bıyıklarını almaya vakit bulamıyorlar be.Babamın bu kadar bıyığı yok." dedi, Alison'un yanındaki kıza bakarak.Kız  onların gülmeleri karşısında eliyle bıyığını kapatarak dışarı fırladı.Alison pencerenin önündekilere sert bir bakış attı.İki oğlan ve beş kız toplanmıştı.Kızların hepsi aynı modeldi.Süslü saçlar, boyalı yüzler, sahte tavırlar.Oğlanlardan biri kumral biri ise sarışın uzun saçlıydı.Sarışını birkaç kere daha görmüştü.Neredeyse okuldaki bütün kızları elden geçirmişti.Bir an göz göze geldiler.Masmavi derin gözleri vardı.Uzun saçları kulaklarını saklıyordu.Alison anında başka bir tarafa döndü.Telaşla kitap okuyormuş gibi yaptı, sonra hala bakıp bakmadığını öğrenmek için tekrar döndü.Çocuk hala ona bakıyordu.Sonra birden ayağa kalktı, Alison'un olduğu tarafa doğru yürüdü.Tam karşısına oturdu.Alison umursamıyormuş gibi kitaba bakıyordu.Çocuk kitabı elinden çekti.Kapatıp masaya koydu.Alison çocuğun mavi gözlerine döndü:"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Seninle konuşmaya gelen bu kadar yakışıklı bir çocuğun karşısında kitap mı okuyacaksın?"

Arkadan birkaç kızın gülüşme sesi geldi.

"Kitabımı alabilir miyim?"elini uzattı Alison.

"Evet, benimle çıkabilirsin."

Arkadaki kızlardan biri çocuğa seslendi:"Bırak şu eziklerle dalga geçmeyi de gel buraya Fletcher."

Fletcher hala Alison a bakıyordu.Bir tepki bekliyordu belli, ancak Alison hiç bir şey yapmadan elini uzatmaya devam ediyordu.Fletcher birkaç saniye daha yüzüne baktıktan sonra yüzündeki gülümsemeyi sildi. Sandalyeden kalktı: Haklısın, böyleleriyle dalga geçmeye bile gelmiyor."Kitabı Alison un önüne fırlattı.O sırada kulüp öğretmeni geldi.

Alison geçirdiği boktan günün ardından sıcak bir duş aldı.Bütün gün Fletcher ile yaşadıklarını düşündü.Aslında düşünmek istemiyordu, ancak aklından çıkaramıyordu da...

Banyodan tarağı alıp odasına geçtiğinde melissa yatağına oturmuş onu bekliyordu. Alison şaşırmıştı:"Ne işin var senin burada."

"Üvey kızımı ziyarete gelemez miyim?"

"Bir daha gelmesen iyi olur."Aynasının karşısına geçerken gözüne bir boşluk takıldı.Sanki çok önemli bir şey yerinde değilmiş gibiydi.O anda aynanın yanında duran annesinin resminin ve duşa girmeden önce çerçevenin yanına koyduğu kolye yerinde yoktu.Melissa'ya döndü:"Burdakileri sen mi aldın."

"Anlamadım neyi?"

"Bilmiyormuş gibi yapma!-kadının üzerine üzerine yürüdü-Nerdeler, adam gibi söyle sonra siktir ol git burdan, bir daha da gelme."

"Ağzını topla!Neler dediğinin farkında değilsin herhalde sen."

Alison kadının arkasındaki çöp tenekesinde, kırılmış çerçeveyi gördü.Koşarak yanına gitti tam tahmin ettiği gibi annesinin resmi oradaydı.Çıkarıp masanın üzerine koydu.Melissa: "Ben yapmadım."

"Bir kere de doğru konuş be ne biçim bir insansın sen?Asıl sen neler yaptığının farkında mısın?-Alison sinirden titriyordu.Yaş dolu gözlerinden etraf bulanık gözüküyordu- Annemin yaptırdığı bu evde orospuluk yaparken nasıl oluyor da onun hatıralarını silmeye çalışıyorsun?"

"Alison düzgün konuş dedim!"

Alison şimdi gerçekten ağlıyordu.Bugün dolmuştu artık.Evde annesinin  "kaybolmamış" tek fotoğraf bu kalmıştı.Evet, gerçekten dolmuştu.Haftalardır kahvaltı etmeden okula gitmekten,  bu kadın geldiğinden beri babasının onunla ilgilenmemesinden, Melissa'nın sahtekarlıklarından bıkmıştı. Küçüklüğünden beri sesini bile duymadığı annesinin gözleri saydığı kolye ortada yoktu.

"Önce düzgün konuşulmayı hak et sen.Ne oldu zoruna mı gitti gerçekleri duymak?Sana orospu diye seslenilmesi zoruna mı gitti!" ŞAK!!

Melissa Alison'a tokat atmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 21, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYIP KABİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin