{Viktor}
Önünde daha önce hayatında gördüğü en tuhaf ağaç,karanlıkta esen rüzgarla sağa sola sallanıyor;dalları ise hafif bir çıtırdama ile önünden geçenlere ben burdayım diyordu.Gerçi ağacı fark etmek için kendisinden başka hiçbir etkene gerek yoktu.Görünümüyle herkesin ilgisini çekebiliyordu zaten.
O an Viktor'ın içinde bir ürperti patlak verdi ama bunun Şamarcı Söğüt ile bir ilgisi yoktu.Hermione'yi yanan alevlerin içinde neredeyse ölüme terk etmek zorunda olmasının verdiği acı ve vicdan azabı yetmezmiş gibi şimdi de tekrardan Voldemort'un niye kendisini Snape ile olan konuşmasına çağırdığı hakkında kafasında türlü türlü rivayetler uyduruyordu.
"Belki de hepsi bir tuzaktı ve Karanlık Lord benim hizmetlerimden hoşnut kalmadığı için beni devasa yılanına kurban edecek.Ama o zaman niye o sarı saçlı adama Snape'i bulma görevi versin ki.Acaba benim bir Ölüm Yiyen olma fikrini ortaya atan Snape olduğu için onu da mı cezalandıracaktır-"
Bu düşünceler(tabi Viktor artık resmen bir dostuyla dertleşiyormuş gibi her şeyi ağaca anlatmaya başladığından onlara basit bir düşünce olmaktan çıkmışlardır)karanlığın içinden kendisine yaklaşan iki simsiyah göz görüş alanına girip Voldemort ile yarışabilecek soğuklukta bir ses etrafta çınlayınca hemen kesildiler.
"Kendi kendine konuşuyorsun Krum.Pek zeki bir çocuk olmadığını bilirdim ama bu kadarını da bekleyemezdim doğrusu-"
Sesin sahibi Viktor'ın tahmininin doğruladığı gibi Severus Snape'ti."Sence de garip değil mi?Karanlık Lord'un ikimizi de buraya aynı anda çağırması.Ne diyorsun?Herhalde Şamarcı Söğüt ile ikiniz ay ışığı altındaki randevunuzda bunun hakkında sohbet ediyordunuz."
Viktor,Snape'in göndermesinin çağrıştırdıklarını hemen anladı çünkü sadece Hogwarts'tan gelen çeşitli renkli ışıkların yansımasının vurduğu bahçede dolaşmaya çıkmış olan biri(gerçi böyle bir gecede buna cesaret edebilen bir kişinin zeka seviyesinin Viktor'ınkinden de daha düşük olması gerekir)Viktor'ın delici bakışlarıyla deldiği bir kız arkadaşıyla konuştuğunu sanırdı.Ve bakışlarını odakladığı tek şey Şamarcı Söğüt olduğundan...
"Konuşmayı pek sevmediğini daha önceki görüşmemizde anlamıştım-"Ki bu çok yanlış bir kanıydı çünkü Viktor gerçekten onlar yanında oldukları zaman mutlu olduğu kişilerin yanında benliğini ortaya koyardı.Mesele Hermione gibi insanlarla beraberken.
"Ben Karanlık Lord'un bizi çağırma nedenleri ile ilgili vardığım sonuçları sana aktarayım mı?"Viktor ilk defa Snape'i dikkatle dinlemeye başlamıştı ama buna kalkışmasa daha çok akıllılık edeceğini anladı.Bunun nedeni de onun sözlerinin kendi kafasındaki düşünceleri daha önce hiç olmadığı kadar bulandırmasıydı.
Galiba Ron ve Hermione'nin sevgili olduklarını Harry'den öğrendiği anda bile bu kadar çok düşünce beyninde zıplayamamıştı.
"Sessizliğin ile evet demeye çalıştığını anlıyorum.Bence fragmanın sonu hızla yaklaşıyor.Asıl film ondan sonra başlayacak.Acaba kötü sonla mı yoksa iyi sonla mı bitecek?Fragman bunu kesinleştiremiyor ama seyircinin anlaması için tüm yardımı yapıyor.Tabi fragman da isterdi ki tüm filmi içine alabilsin ama anlatılmak istenen şey en belirgin şekilde yerine ulaşacak zaten.Bir de ödülü konuk oyuncu alıcakmış gibi görünüyor.Değil mi?Umarım anlatabilmişimdir.Senin tahminlerine yeterince kulak misafiri olduğumda ikimiz de hemfikirsek ilerleyebiliriz galiba.Ne dersin?"
Kesinlikle bu çağrışımlardan bir şeyler çıkarmak diğeri kadar kolay değil,hatta imkansızdı.Galiba bir konuşma dinleyici için en fazla bu kadar boş geçebilirdi.Snape ne kadar Viktor'ın bıçak açmayan ağzını konuşturmaya çalışmak için ikide bir soru sorsa da Viktor buna hiç niyetli değildi.Karmaşıklık duygusundan kurtulmanın en geçerli adımının ilerlemek olduğunu fark etmişti.
"Tamam şimdi bu ağacın neresinde bekleyeceğiz?"
Viktor bunu dile getirince Snape'in"Bir dili varmış,güzel."diye homurdandığını duyduğuna yemin edebilirdi.O an içinde herhalde Voldemort'un takdir ettiği kişi olma gururunun verdiği bir hisle Snape'e saldırmak ve o kanca gibi burnuna yumruklarını indirme isteği ortaya çıktı ama biliyordu ki böyle bir şeye kalkışsa yere yatırılan gene kendisi olacaktı.Bu yüzden harekete geçip Şamarcı Söğüt'e doğru yürümeye başladı.Adımlarını nedense korkarak atıyordu.Sanki ağacın içindeki bir şey onu aynı kutuplara sahip mıknatıs uçları gibi itiyordu kendinden.Neyseki daha fazla ilerlemesine gerek kalmadı çünkü ani bir hareketlenmeyle olduğu yere yapıştı resmen.Hatta Snape'e fark ettirmeden geri adımlarla geldiği yere dönmeye başlamıştı bile.Snape'in kendisinin ne kadar zayıf olduğu yerine ne kadar cesaretli bir ruhu olduğunu görmesini istiyordu.Gerçi o ruhun varlığına kendisi de inanmıyordu ama Snape'te zaten duraksamasını fark etmişti .Yani Viktor ne yapabilirdi ki.Ağaç çıldırmış ve dallarını Hermione ve Ron'u beraber görünce kendisi şeklinde betimleyebileceği şekilde hareket ettiriyor,havayı tüm gücüyle dövüyordu.O sırada aklına merdivenlerde bıraktığı kız geldi.Kız ,Şamarcı Söğüt'e giderken dikkat etmesi gerektiğini söylerken Viktor onun yanından sıvışmıştı.Oysa onu dinlemiş olsa kız bu ağacın yanında nasıl durulacağını da anlatacak,böylece ağacın Viktor'ın bir anlam veremediği davranışlarına çözüm bulmuş ve Snape'e karşı küçük düşmemiş olacaktı.
"Korkma,hırçın bir ağaçtır biraz."ve bunu söyledikten sonra asasının hafif bir hareketiyle yerdeki küçük ve hayli biçimsiz bir taşı havaya kaldırdı.Taş havada sertçe esen rüzgarla süzülüp ağacın gövdesindeki ve Viktor'ın bu kadar uzaktan seçmekte zorlandığı bir yumruyu dürttü.Çılgınca debelenen ağaç anında hareketsiz kaldı.Sanki eline şeker verilmiş küçük bir çocuk gibi...
"Beni izle."Viktor gönülsüzce olsa da yapabileceği en iyi şeyin Snape'in de dediği gibi kendisini takip etmek olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.Sonuçta ağacın neresinde bekleyeciği ona söylenmemişti ve iç güdülerine güvenmenin sonunda da büyük bir risk vardı.
Viktor,Snape'in bir şeyleri kendinden daha detaylı bildiğini düşündüğünden onu rahatlıkla takip edebiliyordu.Ta ki Snape ağacın köklerindeki bir açıklığın içine kaymak için hamle edene kadar.
"Şey...nereye gidiyoruz?Karanlık Lord Şamarcı Söğüt'ün orada beklememizi söylemişti."
"Büyük ihtimalle yanlış duydun Krum.Bağıran Baraka'ya gidiyoruz.Hem biz Karanlık Lord'u değil bu saatten sonra o bizi bekleyecek.Bir hayli geciktik."
Viktor'ın bunun üzerine söyleyebileceği hiçbir şey yoktu.Sonuçta anlatılanları yanlış duyması Snape'in daha yaşlı olmasına rağmen daha yüksek bir ihtimaldi.
"Önden buyur istersen."
"Ben yolu bilmiyorum ama-"
"Tek yapacağın sürünmek.Başka geçitlere sapmıyor.Hadi,daha fazla geç kalırsak konuk oyuncu ödül törenine geç kalacak."İşte yine kodlamalarla konuşmaya başlamış ve yine Viktor'ın kendini küçük düşürmesi sonucu ona yapabilecek en küçük düzeltme izni bırakmamıştı.Bu yüzden de Snape'ten önce Şamarcı Söğüt'ün köklerindeki açıklıkta kayıp çok alçak bir tünelde sürümeye başladı.
İki büklüm halde gidebildiği kadar hızla hareket ederken bir anda tünel yükseldi ve sonra da yana doğru kıvrıldı.Viktor artık küçük bir aralıktan gelen loş ışığı görebiliyordu.
Tünel en sonunda karmakarışık ve tozlu bir odaya açılıp sona erdi.Odanın duvarlarındaki boyalar çıkmış ve soyulmuş,tüm pencerelerine tahtalar çakılmıştı.Odanın tam ortasında ise endişeli bir şekilde kendi etrafında daireler çizen Voldemort ile havada hiçbir destek almadan asılı duran büyülü bir kürenin içindeki devasa yılanı vardı.Voldemort'un kaygılı yüz ifadesi de Viktor ve onun arkasından tünelden sessizce çıkan Snape'i görene kadar değişmedi.
"Viktor ve Severus,geç kaldınız.Ben de eğlenceyi kaçıracağınızı sanmıştım."
Viktor'ın kalbi daha önce hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlamış ve bunun sonucunda Voldemort tarafından duyulabilmesinden korkmaya başlamıştı.Yani sonuçta kendisi bile bunu Voldemort'un emirlerini yanlış duymasına sebep olan kulaklarıyla duyabiliyorsa diğerleri için an meselesiydi bu.
"Herhalde sizi bu parçalanmış barakaya niye çağırdığımı merak ediyorsunuzdur.Bir öngörünüz var mı?"Keskin bakışlarını özellikle Snape'e doğrultarak sormuştu bunu.Ama o soğukkanlılığını koruyarak kafasını hafifçe hayır anlamında sallamış ve beden dilini saygın bir baş hareketiyle sonlandırmıştı.Tabi onun bu davranışı Viktor'ın abartılı reveransının yanında oldukça modern gözüküyordu.
"Tamam,galiba size bir açıklama borçluyum.Mürver Asa'nın asıl sahibinin kim olduğunu düşünüyorsun Severus."
Ve o an Viktor'ın beynini tıkayan engeller açıldı ve Snape'in çağırışımlarından hala bir sonuç çıkaramamış olsa da ne yaptığının,niye şu an burada olduğunun farkına vardı.Voldemort'a Mürver Asa'nın,en çok sahip olmak istediği şeyin başkasına ait olduğunu ve onu ele geçirmenin karşısındakinin işini bitirmek olduğunu aktarmıştı.Voldemort o asaya sahip olmak için her şeyi yapacağından sadık takipçilerinden birini öldürmek onun için çocuk oyuncağı olacak,böylece gözünü kırpmadan Snape'i öldürecekti.Ayrıca bu katliamın sorumlusu da Viktor olacaktı.Bunu düşünmek bile midesinin bulanmasına yeterken cinayeti izlemek zorunda kalması...
"Lordum,Mürver Asa daha önce de belirttiğiniz gibi size en mükemmel şekilde itaat etmekte.Onunla bugün muhteşem sihirler başardınız.Bu da kanıtıdır efendim-"
"Hayır Severus.Bugün yaptıklarım her zamanki gücümün eserleridir.Ama asa benim elimdeyken vaat ettikleri mucizeleri gösteremedi.Bu asanın niye olması gerektiğini olamadığını uzun uzun düşündüm ve en sonunda Viktor'ın yardımıyla nihayet sonuca ulaşmayı başardım."
"Lordum-"
"Ben bu asanın hakiki efendisi değilim.Mürver Asa son sahibini öldüren büyücüye ait ve sen de Albus Dumbledore'u öldürdün.Sen yaşadıkça Mürver Asa hakiki anlamıyla beni olamaz."Snape'te ne olacağını aynı Viktor gibi sezmiş görüyordu çünkü o da tüm bu konuşmayı Viktor gibi gözünü kırpmadan ya da varlığını belli ettirmeden izlemişti.Aralarındaki tek fark Viktor'ın korku dolu bakışlarının altında Snape'in yüzüne sinsice bir gülümsemenin yerleşmesiydi.Bir anlığına Viktor ve Snape'in bakışları birbirlerininkilere kilitlendi.Fakat Viktor o gözlerde beklediğinden çok farklı bir şeyler gördü.Teşekkür etme ve minnet duyma belirtisi.
Aniden çok soğuk bir sesin tıslaması odada yankılandı.Ardından da acı bir çığlık,dişlerin teni kemirip geçen umutsuz gıcırdaması ve bir şeyin duvara çarpıp tok bir ses çıkarması.Bir adamın,Severus Snape'in,yüzünde hala yer edinmeye devam eden muzip gülümsemesiyle.Viktor ancak geçen kısa bir sessizlik sürecinde neler olduğunu kavrayabilmiş,daha doğrusunu söylemek istiyorsak kabullenebilmişti.Devasa yılan Voldemort'un komutu üzerine kafesinden fırlamış,her tarafa kanlarını sıçratarak sivri dişlerini adamın beyaz tenine geçirmişti.
Snape'in ölümü kendi suçuydu.Hermione'ye yaklaşmasını verdiği tavsiye ile sağlayan adamın ölümü.Ona bir minnet borçluyken mezarını kendi elleriyle kazmıştı.Duygularının yoğunluğuyla boğuşurken neredeyse çevredekilerinin varlığını unutuyordu.
"Sadıklığın ve mantıklı düşüncelerin için seni kutluyorum Viktor.Daha öğreneceğin çok şey var ama şimdi git ve diğer destekçilerime yardım et.Senin fikirlerine ihtiyaçları olabilir."Sonra da yılanını peşinde sürükleyerek cisimlendi.
Viktor kulaklarının onunla alay ettiğini düşündü bir an.Daha önce,aklı başında olan hiç kimse Viktor'ı düşünceleri için tebrik etmemişti.Gerçi Voldemort'un aklının ne kadar başında olduğu tartışılabilir bir konuydu ama...
"Senin sayende Viktor."
Bu ses Viktor'a sanki hiçliğin içinden uzanıyormuş gibi geldi ama aslında beş metre uzağında yerde her tarafı kanla kaplı bir şekilde yatan Snape'ten gelmişti.Dediğinden yine bir şey anlamasa da bu manzaraya daha fazla bakmaya cesaret edemediği için konumunu savaşın en çetin sürdüğü yer olan Hogwarts'a olarak belirledi.Tüm dikkatini oraya verdi ve aşina olduğu hislerle renklerin içine karıştı.Etrafa yeniden hakim olduğunda ise duvardan eser kalmamış bir koridordaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romione-Love Tears-Viktor Krum
FanfictionAma Viktor Krum'ın aklında tek bir kişi vardı:"Hermione Granger"