Lund - Broken
Kırmızı yüzüne düşen tutamları, hafif kırmızı dudakları ve eşsiz vücudu ile karşımda duruyordu.
Omzundan düşen beyaz gömlek, elindeki kırmızı çiçekler, kolundaki dövme, yüzüğü...
Tanrım bu çocuk eşsizdi. Her gelişinde beni mahfediyordu, benim bütün buzullarımı eritmekle kalmayıp paramparça ediyordu.Hafifçe öksürüp gerçek dünyaya dönmüştüm. Fırçamı kırmızıya batırıp saçlarına renk vermeye başladım. Dünyadaki en güzel şeydi onun vücuduna renk vermek.
Tekrar baktığımda gözleri gözlerime kenetlenmişti. Dilimi yanağıma bastırıp tuvalime geri dönmüştüm.
Şaka gibi çocuktu, komik bir şaka.
"Evet çocuklar, bugünlük bu kadar. Tekrardan teşekkürler Jungkook bir daha ki derste görüşürüz!" Hocanın Jungkooku kabine doğru götürmesiyle herkes eşyalarını toplamaya başlamıştı. Sınıftan çıkanlar bile vardı.
Eşyalarını yavaşça toplarken yanında birini hissetmesiyle yüzünü hemen kaldırmıştı Taehyung. Karşında kırmızıyı görünce heycanlanmış ve ayağa kalkmıştı.
"Yine geçenki arkadaşlarımla buluşucam gelmek ister misin Tae?" Ona kısaltmayla seslenmesine bitiyordu. Kafasını hızlıca salladı Taehyung.
"Tamam o zaman dokuzda yine seni alırım." Tavşan dişli olan gülümseyip odadan çıkmıştı. Tavşan dişli olan rkasında kendini sandalyeye atıp daha şimdiden heycandan karnına kramplar giren Taehyung bıraktığından bir haberdi.
Taehyung hızlıca evine sürüp kendini banyoya atmıştı. Çıkınca dolabını karıştırıp en güzel parçaları seçmeye çalışıyordu. Jungkooka, küçüğüne güzel gözükmeliydi. Siyah pantolonunu üstüne geçirip gri üstünde farklı renkler olan karaeli gömleğini giymişti. Gömleğini içine alıp ucu parlayan kemerini takmıştı.
Aynaya bakıp gri saç tutamlarını birbirine karıştırıp gülümsedi. İşte şuan hâlinden tatmin olmuştu.
Taehyung bazen utangaç bazen ise asla uslanmaz biri olabiliyordu. Bugün ise uslanmaz bir çocuk olmak istiyordu.
Telefonuna uzandığında saatin sekize yaklaştığını görünce kendini koltuğa atıp beklemeye karar vermişti.
Yaklaşık on dakika sonra telefonunun çalmasıyla ve tavşan emojisini görmesiyle ayaklanmıştı. Açmasına gerek olmadığından meşgule atıp ayakkabılarını ayağına geçirip evden çıkmıştı. Dışarıda Jungkooku görmesiyle ilerlemiş ve aralarında ufak bir selamlaşma geçmişti.
Jungkookun yırtık siyah kot pantolonu üzerindeki siyah beyaz çizgili gömleği ile tam bir yıkım tanrısıydı. Saçları?
"Jungkook saçların niye siyah!" Taehyungun ani çıkışıyla Jungkook Taehyunga dönüp kaşlarını çatmıştı.
"Hocanız mesaj attı diye düşünmüştüm. Ufak bir işi olduğundan 2 hafta yok. Size resmimi attı onu çizicekmişsiniz. Ben de sizin için boyamıyordum tekrar doğal rengine." Taehyung onaylayan mırıltılar çıkarmış ve Jungkooka dönmüştü.
"Yakışmış." Demesiyle Jungkook Taehyunga dönmüştü.
"Sanada gömlek." Diyip önüne dönmüş ve arabayı çalıştırmıştı.
Ayın başında hoca alt sınıftan Jungkooku getirmiş ve resim için manken olmasını istemişti. İlk günün sonunda Taehyung Jungkooka dersi için yardım etmiş ve ondan sonra Jungkook Taehyungu arkadaşları ile gidiceği bara çağırmıştı. Arkadaşlarını Jungkooktan küçük ya da yaşıt sanmıştı ama öyle olmamıştı. Ortamlarında Yoongininde olmasıyla şaşırmış ve sevinmiştide. En iyi arkadaşının şu sıralar takıldığı çocuklarla tanışmıştı.
Ondan sonra Jungkook ile iletişimleri olmuş ufak ufak görüşmüşlerdi. Bu sırada olan ileşimler Taehyungun Jungkooka olan hayranlığını arttırmış bir hoşlantıya dönüşmüştü.
Her zaman geldikleri yere varmışlardı. Arabadan inip girişe doğru ilerlemişlerdi. Taehyung omzunda bir el hissedince Jungkooka doğru bakmıştı. Jungkook ise önüne bakıyordu.
Taehyung en ufak dokunuşta bile heycanına yenik düşüyordu, aptal Taehyung.
———————-
'Büyülemek
Umarım bu seferde silmem. Konusu hoşuma gitti ve aklımda çok güzel şeyler var. Aslında bunu dediğime bakmayın sadece aklımda bir sahne var ve aklımdaki gibi buraya geçirebilirsem çoook güzel olur.
Normalde fluff seven biriyim niye böyle bir şey yazdığımı bilmiyorum hep dinlediğim şarkılardan😔
Fikirlerinizi beyan ederseniz çook mutlu olurum, sizi seviyorum💖