1. Bölüm -BÜYÜK KANATLAR -

72 11 19
                                    

Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz 👇🏻

     
" İnsanlar zamanla değişir;
Şeytan da bir zamanlar melekti "
🔥

Uzun zamandır alışkanlık haline getirdiğim şekilde kulaklıklarım kulağımda ,üzerime yağan yağmur saçlarımın yüzüme yapışmasına neden olurken yavaş adımlarla yağmur damlaları eşliğinde  haraket eden ayakkabımın ucunu yere sürerek ilerliyordum. İlkbahar olmasına rağmen hâla yağmurlar kesilmemiş , aksine kışa geri dönüş yapmıştı âdeta.
Ellerimi lacivert hırkamın ceplerinden çıkartıp birbirlerine sürterek ısıtmaya çalışırken aklımın ucunda olan tek şey hayatımın merkezinde ki kişilerin nasıl değişmiş olmasıydı.

Annem ve babam benim doğumumdan 2 yıl sonra anlaşamamış ve ayrılmışlardı. Yani sizin bildiğiniz gibi klişe anne ve babam tarafından sevilen çocuk değildim. Tabi ki de babamı saymazsak. Babam ne olursa olsun beni büyütmüş ve sevgisini benden bir an olsun esirgememişti. Annemse nerde olduğunu bilmediğim bir yabancıydı benim için.

Yağmur hızlanmış ve şiddetini arttırmıştı. Artık daha fazla durmamam gerektiği kanısına vardığımda ise yavaşça kararmaya yüz tutmuş güneşe çevirdim bakışlarımı. Kızıllığı yavaşça etrafı söndürürken yerini karanlığa bırakmıştı. Girdiğim ormanın tersine doğru yürümeye başladığımda , kararan hava sonucunda birbirinin aynısı gibi görünen ağaçlar gideceğim yolu seçmemede zorluk çıkarırken dahiyane bir fikir gelmişti elbet aklıma!
Telefonumu cebinden çıkarıp feneri yakacağım sırada kapanan telefon ekranıyla bakışmam birkaç dakikamı alırken okkalı bir küfür savurdum etrafa. Peki şimdi ne yapacaktım ? Karanlık ormanda bir başıma ve telefonsuz kalmıştım! Harika!

İçimde ki ses o kadar şarkı dinlersen tabi şarjı biter derken hala ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Sinirle kulaklığımı kulağımdan çıkardım ve cebime koydum . Tek yapmam gereken sakin olmak ve geldiğim yolu geri dönmekti , değil mi ?

Ne de olsa buraya kaç defa gelmiştim. Yavaş yavaş adımlarken arkamdaki çalılıktan bir hışırtı geldi. Korktuğum için zihnimin oynadığı bir oyun olduğunu varsayarak ilerlemeye devam edecektim. tâ ki , o sesi tekrardan duyup , çalılığın içinde beni izleyen bir çift kırmızı göz görene kadar...

Ve güçlü bir çığlık koyverişim, tüm ormanda yankılanırken olabildiğince koşmaya başlamıştım. Ne kadar koştum bilmiyorum ama bacaklarımın uyuşmaya başladığını hissetmiş ve yavaşlamak için an kollarken arkaya bakmamla taşa takılıp yüzüstü yere yapışmam bir olmuştu. Yağmurdan ıslanmış olan toprak üstümü çamura bularken yavaşça önüme baktığımda otobana gelmiştim , karşıya geçtiğimde evime varmış olacaktım! Sadece birazcık daha dayanmam gerekiyordu o kadar. Gök yarılıp bembeyaz bir şimşek karanlık etrafı aydınlatırken, yüzümü yavaşça yukarıya kaldırdım ve yağmurun çamuru boyayan yüzümü yıkamasına izin verdim . Gökyüzüne daha dikkatli baktığımda bir kuş dikkatimi çekti . İçimden öleceği için üzüntülerimi dile getirirken kuşun havada neden uçtuğunu anlamış değildim-ki şu anda benim için önemli olan o değildi . Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştığımda başarısız olmuştum. Dişlerimi sinirle birbirine bastırırken ellerimi yumruk yaptım ve tırnaklarımı istemsizce avucuma geçirdim. Şu an canımın acısı umrumda bile değildi bir an önce eve gidip sıcak bir duş almak ve bunlar hiç yaşanmamış gibi hayatıma devam etmek istiyordum.

Yolun ortasına kadar yavaş yavaş sürünerek gelirken , elimden olduğunca hızlı olmaya çalışıyordum. Çünkü her an gördüğüm şey ne ise her an gelebilirdi ve artık kalbimin bunu kaldırabileceğimi zannetmiyordum. Bir günlük bu kadar macera cidden fazlaydı bana.

Yolun ortasına geldiğimi fark ettiğimde arkama döndüm, fakat hiçbir haraketlilik yoktu. Sadece yağmurun şiddetli sesi ormanı inletiyor ve etrafı aydınlatan şimşeklerin görüntüsü vardı . Tam rahatladığımı hissedecekken , gök gürültüsü tekrar duyuldu ve etraf beyaza boyandı fakat gördüğüm kuş bana doğru hızlı hareketlerle uçuyordu . Gözlerime inanamazcasına ardı ardına kırparken gök yarılıp içine girdi ve... o an fark ettim. aslında o bir kuş değildi . O....o bir insandı , ve bir çift kanada sahipti . Uzaktan kuş gibi görünen ama aslında bana yaklaştıkça bedeniyle birlikte kanatlarıda büyüyen bir...varlıktı!

Ya da bir melekti!

Belkide bir şeytan!

Fazlasıyla saçmalıyordum! Belkide gözlerimin buğulu olmasından kaynaklanıyordu bunlar?

Halim , dermanım kalmamış artık gördüklerim den sonra yola boylu boyunca sermiştim bedenimi . Gördüklerimin bir rüya olmaması imkansız gibi birşeydi artık. Yavaşça sola dönük olan yüzüm bir çift yere zebani gibi inen ayaklara baktı dikkatlice. Gözlerimi açık tutmak için kendimle savaş verirken yanıma eğildi ve kafamı yavaşça kendisine çevirdi. Sanırım ağlayacaktım. Ciddi ciddi korkudan ağlayacaktım artık . Bu nasıl bir rüyaydı böyle?
Rüya değil kâbustu âdeta. Beynimin kenarına kazıdım o an , bir daha buraya asla adım atmayacaktım. Ve o an bakış açıma giren kırmızı gözler...

Bu oydu. Çalılıkların arasından gördüğüm oydu! Arkasında ki heybetli kanatları iki tarafa açılıp kapanırken göğsünde ki dövme dikkatimi çekmişti.

Sol göğsünü kaplayan büyük dövme...

Yavaş yavaş kapanan gözlerim ve ayağımın acısı bi yana pes etmiştim artık. Gördüğüm bu kâbustan uyanmak istiyordum. Gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm son şey yine onun parlayan kırmızı gözleriydi...

CEHENNEM ÇİÇEĞİ  - YANSIMA  -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin