Jimin hiç olmadığı kadar gergindi, ama aynı zamanda hiç olmadığı kadar arsız. Sanki Jungkook gelene kadar kendi gibi davranmamıştı insanlara karşı. Küçüklüğünden beri hep saygılı, kibar ve örnek bir çocuk olmuştu. 'Oturmasını kalkmasını bilen' tabirine en uygun kişi belki de Jimin'di, tabii Jungkook hayatına girene kadar.
Ama şimdi, kendi gibi davranıyordu Jimin. Yıllar boyu içinde bastırdığı feminen, arsız ve ne istediğini her şekilde belli eden ama aynı zamanda utangaç olan Jimin, Jungkook'un karşısında ortaya çıkıvermişti. Bu Jimin'i her ne kadar korkutsa da, bir süreliğine bunu düşünmeyecekti.
Keşke düşünseydi.
Seçkin bir restorana gelmişlerdi. Jungkook'un kendileri için ayırttığı masaya oturup çoktan siparişlerini vermişlerdi. Jimin huysuzca yerinde kıpırdanıp, "Keşke buraya gelmeseydik." diye söylendi. Jungkook kaşlarını çatıp, "Beğenmedin mi yoksa?" diye sorduğunda Jimin hızla başını sallayıp, "Hayır, öyle değil." diyerek Jungkook'un yanlış düşünmesini engelledi. "Biliyorsun, paparazzilere yakalanmak istemiyorum fakat onlar beni yakalamak konusunda hep çok başarılı oldular."
Jimin'in söylediğine burukça gülümsedi Jungkook. "Bir arkadaşın olduğumu söylersin, geçip giderler." demişti kıvrılan dudakları arasından. Jungkook bunları söylerken Jimin onun az da olsa hüzünlendiğini hissetti ve o gece en ufak hüzün kırıntısı istemediği için konuyu dağıtmaya çalıştı. Konuyu dağıtmak için seçtiği yol Jungkook'u baya bir şaşırtmıştı.
Jimin dilini dudakları üzerinde gezdirip, "Keşke insanlar içinde değil de, daha sakin bir yerde buluşsaydık." dedi ve istekli ses tonunu takınıp devam etti, "Mesela birimizin evinde, o zaman," işaret parmağını Jungkook'un damarlı elinin üzerinde gezdirmeye başladı, "o zaman sana daha rahat dokunabilirdim Jungkook."
Jimin'in gözleri, Jungkook'un koyulaşan gözlerini bulduğunda dolgun dudakları arasında güzel bir gülüş çıktı. Elini Jungkook'un elinden çekip, "Neyse, burası da güzel bir yer. Her ne kadar sana dokunamayacak olsam da." dedi Jimin. Bunları söylerken yanakları kızarmıştı ve bu birbirine tezat görüntü çok hoştu.
Jungkook Jimin'in cilveli hareketlerine o kadar şaşırmıştı ki, büyük bir istekle dolmaktan başka bir tepki veremiyordu. Kendine geldiğinde başını hafifçe yana eğip, "Biraz daha böyle konuşursan, insanların içinde olmayı umursamadan sana dokunurum Park Jimin." demişti. Jimin oturduğu yerde olabildiğince dikleşti ve işaret parmağını tekrar Jungkook'un eli üzerinde gezdirip, "Böyle mi?" diye sordu.
Bunu sorarken tam da karşısındakinin gözlerinin içine bakıyordu ve oradaki şehvete kendi gözleriyle şahit oluyordu. Jimin şehvet gibi duyguları neden hisleyemediğini düşündü. Neden ben de Jungkook gibi yanmıyorum? Neden isteklerimi sadece lafta bırakıyorum?
Jungkook sırıtıp, "Hayır, daha sert dokunurum Jimin ve sen günlerce yürüyemezsin." dediğinde Jimin'in utanmasını bekliyordu fakat umduğu olmamıştı. Jimin arsızca gülümseyip hafifçe masanın üzerine eğildi ve, "İddiaya girerim ki, bana dokunamazsın Jungkook." dedi Jungkook'u kışkırtmak adına.
Jungkook ona tam cevap verecekti ki garson siparişleri getirdi. Az önceki halinden eser kalmayan Jimin, saygıyla adama zoraki bir gülümseme sundu ve teşekkür etti. Bu halleri Jungkook'a, Jimin'i ilk gördüğü zamanı anımsatmıştı.
Jimin'in gerçek kişiliğini kimseye yansıtmadığını anlaması çok da zor olmamıştı Jungkook için.
Yemeklerini yemeye başladıklarında konuştukları konular artık müstehcen olmaktan çıkmıştı. Zaten Jungkook'un Jimin'le yatmak istemesi söz konusu değildi. Jimin'in geçmişte yaşadığı şeylerin bilincindeydi ve bir daha Jimin'e o istekle dokunmazdı. Daha çok birbirlerini tanımak adına konuşuyorlardı. Jungkook'un yurtdışında yayınlanan bir dergide yazar olduğunu öğrenmişti mesela Jimin. Ailesi homofobik olduğu için Jungkook'un ailesi ile görüşmemesi de önemli bir detaydı tabii ki.
Saat ilerlerken yemekler yenilmiş, konuşulan konular iki kadeh şarap eşliğinde ilerlemişti. Jimin elini kadehin ağız kısmında dolaştırırken, "Beni nasıl buldun?" diye sordu Jungkook'a. Jungkook beklemediği soruyla gülümsedi. "Rastgele bir televizyon kanalını açık bırakıp mutfağa gitmiştim ve kulaklarıma senin sesin doldu. Konuştuğun şeylerin saçmalığı yüzünden sana haddini bildirmek istedim ve sana geldim Jimin."
Jimin, "İyi ki bana haddimi bildirmek istemişsin." dedi ve çenesini eline dayayıp Jungkook'un yanında sıklıkla yaptığı gibi, gözleri kısılana kadar güldü. Jungkook ise tekrar ve tekrar Jimin'in güzelliğinden büyülendi.
Onlar birbirlerinin mutluluğuyla mutlu olup, birbirlerine büyük bir sevgiyle bakarken Jimin'in takıntılı paparazzisi Namjoon çoktan onların yakın hallerini içeren fotoğraflar çekmişti. Jimin ise ertesi gün çok sevdiği ablasının sert uyarıları yüzünden o an sevinçten kısılan gözleriyle ağlayacağını bilmiyordu.
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
patient || kookmin
FanfictionEşcinselliği hastalık olarak görmesiyle tanınan ünlü psikolog Jimin, tedavi olmak için kendisine gelen eşcinsel hastası Jungkook'a aşık olmuştu. start: 27.04.2019 finish: ? a n g s t !