Siz değerli okuyucularım hepinize kocaman bir merhaba. 🖤
✌ Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın... 🖤💫
💣
Ben yaz yağmuru ile kış güneşi arasında kalan, ruhunda bir şeyler olan kızdım.
En sevilen şarkının nakaratında ki o heyecan verici tını gibiydi hayat gözümde. Ne çok fazla ne de çok az...
Odamın açık perdelerinin arasından sızan güneş ışınları üzerime yansıyordu. Objelerin yerde oluşturduğu belli belirsiz şekilleri incelerken güneşin sıcaklığını sağ yanağımda derinlemesine hissettim. Hafif bir meltem perdeyi kenara savuruyor, sıcaklık direkt tenime vuruyordu. Almanya'nın kavurucu sıcağıda soğuğu gibi sertti. Kendimi geriye çekip tenimi yakan sıcaklıktan kurtuldum ve derin bir nefes alarak karşımda ki aynada kendime gülümsedim. Harika görünüyordum ve motorcu tulumumla resmen aşk yaşıyordum, kendimi aynada süzerken sol omzumun üzerinden birden Tınay'ın alev alan gözleriyle buluştu gözlerim. Altın sarısı saçları alnına rastgele dökülmüş bir kısmı spordan geldiğini belli edercesine terli alnına yapışmıştı. Dişlerini sıktığını kasılmış, kemikli çenesinden fark ettim. Keyfimi kaçırmasına izin vermemek için gözlerimi aynada ki kendi yansımama geri çevirdim.
Sert bir soluk verince gözlerim yine benden bağımsız ona kaydı.
"Beni neden dinlemiyorsun?'' diye sordu sakince, öfkeli suratının yerini ifadesizlik almıştı. Buna ilk şaşırsamda, duygularını gizleme yeteneği geldi aklıma. Her ne olursa olsun kendini iyi frenleyebiliyordu. Keşke dedim içimden, keşke bende senin gibi olabilsem ama ben öfkemi onun gibi kontrol edemiyordum. Tabi onun bu yeteneği mesleğiyle direkt bağlantılıydı.
Aynada son kez, saçlarımı topladığım tokayla sıkılaştırdım; düzelttiğimden emin olarak, bezgin bir şekilde Tınay'a döndüm. Birkaç adımda yanıma geldi.
"Sevgilim." diye fısıldadığımda devam ettim. "Beni dinle lütfen."
Yine sert bir soluk verdi. Elini konuşmaya devam etmem için havada hafifçe salladı ve yanında bulunan yatağa oturdu. Korkusunu anlayabiliyordum ama o beni anlamak istemiyordu son dört aydır sürekli aynı konuşmayı yapmaktan ciddi anlamda sıkılmıştım. Umarım bu son ve mantıklı konuşma olur diye düşünerek yanına ilerledim. Elini ellerimin arasına alarak bende hemen yanına oturdum. Şimdi sadece birbirimizin gözlerine bakıyorduk.
"Seni seviyorum Tınay. Hemde tahmin edebileceğinden bile daha fazla. Ailemin birçok konuda ki katı yapısını biliyorsun. Hayatımda çoğu şeyi seninle evlendikten sonra yapabildiğimi de biliyorsun. Bunlar tamamen senin sayende. Çocukluğumdan beri motosiklet kullanmayı çok istiyorum. Tamam kabul çok tehlikeli. Bunu da biliyorum. Ama yine de istiyorum. " dedim küçük bir çocuğun annesine hayallerini kurduğu oyuncağı aldırmak için yalvardığı ümit dolu ses tonuyla ve ardından devam ettim.
"Lütfen sevgilim! Böyle bir yerde yaşadığın ve böylesine rahat bir ailen olduğu için çok şanslısın. Herkes senin kadar şanslı olamıyor, benim gibi... Küçüklüğünden beri her şeyin eksiksiz yerine geliyor, yapılıyor. Ben ve benim gibiler sürekli bir uğraş içerisindeyiz. Kendimizi geliştirmek için, bir şeyleri elde edebilmek için. Bir kez olsun benim açımdan bak lütfen. Senden bunu tüm kalbimle rica ediyorum. " diyerek ona doğru eğilip, hüzünle yanağına minik bir öpücük kondurdum.
Kalkıp hazırlanmaya devam ettim. Hayallerini kurduğum şeyi en sonunda elde ediyordum. Ehliyetimin ikinci aşamasına geçmiştim. Sürüş dersimin ilk günüydü ve aşırı heyecanlıydım. Ellerimi büyük bir hevesle, hafifçe motorcu tulumuma sürttüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Teen FictionYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...