Gürültülü müziğin ve her renkte parlayan alacalı ışıkların altında elindeki içkisiyle yeni avını bir kaplan gibi dikkatlice izliyordu siyah saçlı adam. Gözlerinde parlayan yakıcı ateş içkisinden yudumlarken bile onun üzerinde dolaşıyor göz göze geldiklerinde karşısındakini de yakıyordu. Hiç kimsenin onun insanı etkisi altına alan aurasına karşı gelemediği gibi parıldayan kırmızı gömleği bedenini saran güzel adam da daha fazla dayanamayıp ceylan gibi, siyah saçlı adamın yanına adımladı. Kaplanın dudaklarında ukala bir gülümseme peydah oldu. İstediği her şeyi elde edebilirdi.
"Bana bir içki ısmarlamak ister misin?" Pembe saçlarının eliyle karıştırp çekici olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle sordu.
"Aslında..." elindeki içkiyi masasına bırakıp ayaklandı ve elini adamın belini sıkıca saran saten gömleğin üzerinden vücuduna doladı. Kumaşın dokusu daha çok gülmesine sebep oldu çünkü parlak ve yumuşacık olan saten her zaman en iyisiydi. Bu gülümseme gelecek saatlerde yaşayacakları şeyleri düşündüğü için dudaklarında büyüyordu.
"Seninle başka bir yerde içmeyi daha çok isterim." Ses tonu büyüleyiciydi. Avını etkisiz hale getirebilmek için boğuk biraz da aç bir sesle devam etti. Pembe saçlı adam içgüdüyle kendini kuzguni gözleri alev topu gibi parlayan adama daha çok yakınlaşırken buldu ve dudaklarına ufak bir öpücük bırakırken mırıldandı.
"Bunu ben de çok isterim."
•••
Birlikte bir otele geldiği adam hiçbir şeyden haberi olmayan avını gömleğinj yavaşça omuzlarından sıyırırken dudaklarını öpüyor ve ona cenneti yaşatıyordu. Aksamayan öpücüklerle kulağına ulaştığında ve biraz da orasıyle ilgilendiğinde artık gömleği bedeninde olmayan adamdan sabırsız bir inleme kazandı. Eli yavaşça ensesinden kayarak boynuna ulaştı ve biraz okşadıktan sonra yavaş yavaş sıkarken kulağına fısıldadı."Biliyor musun?" Burnunu kulağına sürttü ve boynunu biraz daha sıktı. "Senin gibi bembeyaz teni ve böyle renkli saçları olan kişilere bayılıyorum. Bana şekeri anımsatıyor." Biraz daha sıktı boynundaki eli. "Ne yaparsın bu da benim zayıf noktam işte."
Bunun bir eğlence olduğunu düşünen adam boğazındaki elden zevk duysada daha sonrasında nefes alamamaya başlayınca telaş içinde boynundaki ele asıldı ve ondan kurtulmaya çalıştı. Bardaki adamın çapkın bakışları ve hoş gülümsemesi yerini bir katilin donuk bakışlarına ve nefes alamayan bedenin kendini kurtarmak için çırpınışından duyduğu zevkle gülümseyen dudaklarına bırakmıştı. Pembe saçları duyduğu endişeden dolayı döktüğü terlerden alnına yapışan çocuk o an bunun zevklerin ötesine geçmeyen basit bir seks olmayacağını anladı ve ölümün kaçınılmaz korkusuyla titredi.
"Evet bebeğim seni bırakmamı istiyorsun değil mi? Elinden hiçbir şey gelmiyor." Siyah saçlı adam kurtulmaya çalışan bedenin kesik nefeslerinden aldığı zevkle inledi. Onu odadaki büyük siyah saten çarşaflı yatağa yatırıp üzerine oturdu ve boynundaki elini çekti. Kendinden kısa olan beden hayvani sesler çıkararak ciğerlerini oksijenle doldurmaya çalışıyor ve boğazını tutuyordu. Ancak elleri yatağın başlığına bağlanırken bile nefes almaya devam ediyor itiraz edece gücü kendinde bulamıyordu.
Bacaklarına oturan adam boynundaki kıravatla ellerini bağlamış ve ceketini çıkarıp herhangi bir yere atmıştı.
"Gömleğime bir şey bulaşmasından nefret ederim. Özellikle kan. Asla çıkmıyor biliyor musun?" Gömleğinin birkaç düğmesini açarken söylendi. Ve tişört gibi yakasından tutarak çıkardı.
Zayıf bedenin nefesi az önce boğazını sıkan el yüzünden kesilirken şimdi göz yaşları ve hıçkırıkları yüzünden kesiliyordu. Kaçamayacağını bildiği halde yalvarıyor teklemeler savuruyor ve bileklerini saran kıravattan kurlutmaya çalışıyordu.
"Yalvarırım bırak beni. Yemin ederim kimseye hiçbir şey anlatmam. Lütfen bırak." Aciz ses tonu siyah saçlı adama ilahi gibi gelirken belindeki ufak bıçağı göstermesiyle yalavaran bedenden acı bir çığlık koptu. Adam işaret parmağını telaşla sürekli yalandığı için parlayan pembe dudaklara bastırdı.
"Şşştt çok fazla ses yapıyorsun. Ağzını da mı bağlamalıyım hm?" Dudakları üzerinde duran parmak altındaki beden tarafından ısırılınca pembe saçlı adamın tahminleri aksine bu canını acıtmamış kendini kurtaramaya çalışan bedenin yaptığı bu küçük salakça hamle onu güldürmüştü.
Yatağın üzerinde bulunan çarşaftan elindeki bıçak yardımıyla bir şerit kesti ve hala bağıran beyaz tenlinin ağzını kapatıp arkadan sıkıca bağladı. Çaresizce bağırışları artık boğuk çığlıklar olarak yankı yapıyordu. Gözyaşları yastığa damlıyor umutsuzca çırpınıyordu siyah saçlı adam bıçağı onun göğsü üzerinde gezdirirken. Yavaş yavaş avını ürkütmek istemeyen bir kaplan gibi. Ancak daha sonra boynunun hemen altından göbek deliğine kadar bastırdığı bıçakla derin olmayan kesikten sızan kan siyah saçlıyı sonsuz bir zevk dalgasına sürükledi. Pembe saçlıdan geceye derin bir çığlık düşerken ikinci kesiği sağ göğsünden üçüncüsünü de sol göğsünden aşağı doğru yaptı. Çığlıkları asla durmayan beden kanlar içinde siyah saten çarşaflara uzanıyordu ve artık kurtlumaya yetecek gücü yoktu. Sonraki kesiklere ilk attıklarına dik bir şekilde 4 tane daha eklenince yatak kan gölüne döndü. Pembe saçlının bedeninde basit bir üçe üçlük bir kare oluşmuştu işin sonunda.
"XOX oynamayı biliyorsun değil mi?" Altındakinden bir cevap beklemiyordu. Bu göz yaşları saten kumaş ve aciz yalvarışların verdiği zevkle titriyordu.
"Ben buraya..." tam ortadaki kareye bir x çizdi bıçakla. "Bir X koydum. Sıra sende." Altındaki bedenin cevap vermesini beklemedi ki duyduğu acıdan bayılmak üzere olan kanlı beden de cevap verecek halde değildi.
"Senin için buraya bir O koydum. Ve kendim için de bu köşeye bir X." Siyah saçlı bir süre daha kendi kendine vücuda kesikler ekledi.
"Şuna bak" heyecanla şakıdı ve alt alta bir üçlü Xi tamamlamak için bir X daha çizdi ve en sonunda hepsinin üzerinden dikey bir çizgiyle kazandığını belli etti. "Ben kazandım." Sonra pembe saçlının duyduğu acıdan ve kaybettiği kandan dolayı bayıldığını fark etti.
"En heyecanlı yeri kaçırıp beni sinirlendirdin." Heyecanlı sesinden eser kalmayan siyah saçlı elindeki bıçakla köprücük kemiğinin üstüne ufak bir not bıraktı.
J-5 PJ-0 :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
detective
Fanfiction-yoonkook- Son haftalarda Seul'de birbirine benzer kişiler birbirine benzer şekilde öldürüldü.