Jennie'nin evine bir kargo gelmişti. Nereden bilebilirdi ki başına bela açacağını? Okulun tanınan kızlarından biriydi. Bu ve bunun gibi davetler onun için normaldi. Sevgilisinden ayrılalı daha birkaç gün olmuştu. Kafayı dağıtmak iyi olur diye düşündü. Pakette bir not gördü. Notu okuduktan hemen sonra hazırlanmaya başladı. Paketin içinden parıltılı ve tüylü bir maske çıktı. Kıyafetlerini giydikten hemen sonra taksi çağırıp verilen adrese gitti. Dışı korkutucu bir ev görüyordu Jennie. Mezarlığın arasından gidiliyordu bu eve. Evin kapısına geldiğinde karşısına yakışıklı ve yüz hatları belli olan bir çocuk çıktı. Çocuk bakışlarıyla bile flört ediyordu. Dişleri normal bir insanın dişine göre uzun ve sivriydi. Jennie, çocukla biraz sohbet ettikten sonra evin içerisine girdi. Evin içi çok güzel dizayn edilmişti. Tam Jennie'nin tarzına uygun, moderndi. Evin sahibi bayağı zevkli olmalı diye düşündü Jennie. Evin içerisinde dolaşırken camın kenarında bahçeyi izleyen maskeli, siyah görünümlü birini gördü Jennie.
"Hey, buranın sahibini gördünüz mü?"
"Benim."
Soğuk ve kalın ses tonuyla konuşmasına devam etti.
"Neden sordun?"
"Zevkin benim zevkimle aynı. Benim evim de bu şekilde."
"Sana ithafen."
"Anlamadım."
"Anlamanı beklememiştim zaten."
"İçki falan göremiyorum."
"İçmeni önermezdim."Jennie, camın kenarındaki kişinin elindeki bardağa bakarak konuşmasına devam etti.
"Dedi, elinde içki olan kız."
Gülümsedi Jennie.
Lisa, camdan Jennie'nin yansımasına bakıyordu. İçeri iki kişi olmak üzere, bir erkek ve kız girdi."Hey Lisa, bize eğleneceğimizi söyledin."
Lisa'nın sert bakışları maske olduğu hâlde belli oluyordu.
Irene konuşmaya atıldı hemen.
"Mesela şu güzel kızla eğlenebiliriz."Irene hızlı bir şekilde Jennie'yi duvara yapıştırıp parmak uçlarını boynuna değdirdi.
"Güzel görünüyor."Lisa birkaç kelime söyledikten sonra Irene'nın diz kapaklarının bağı çözülmüşçesine yere kapaklandı. Jonghyun, Irene'ı kucağına alıp odadan çıktı.
"O da neydi öyle?"
Jennie korkmuşçasına bağırıyordu.
"Her zamanki hâli."
"Gözleri mosmor oldu! Nasıl bu kadar rahat olabilirsin?"
"Ne?"
"Gözleri mosmor oldu diyorum."Lisa kendi kendine düşünüyordu. Bu nasıl olabilirdi? Bu imkansızdı. İmkansız olan şey Irene'ın eski gücüne asla kavuşamayacak olmasıydı. Irene, masum bir çocuğu öldürdüğü için asla gücünü geri alamayacaktı. Neden Jennie'ye saldırdığında gözleri mor oldu ki?
Lisa düşüncelere dalmışken Jennie arkasından omzuna dokundu. Bir an irkildi Lisa ve kafasını arkasına çevirdi.
"Korkutmak istemedim, özür dilerim."
İçeri davetlilerden biri girdi."Merhaba, benim adım Jimin. Vampir misin, insan mı oynuyoruz. Katılır mısınız?"
Jennie, Jimin'in tipini beğendiğinden hemen flört etmeye başlamıştı. Birbirlerine gülümseyip, iltifat ediyorlardı. Lisa odadan ayrılıp salona indi. Evin her yerinde kan vardı. Duvarlara sıçramış kanlar, dağılmış koltuk yastıkları gördü. Evin her yerine şaşkınlıkla bakan Lisa'yı arkadan bir dürttü. Arkasını dönüp kolunu tuttu.
"Ben Jimin, sakin olur musun?"
"Burada ne oldu?"
"Bilmiyorum."
"Jennie nerede, yukarıda tek mi bıraktın onu?"
"Evet."
"Neden bıraktın?"
"Arkadaşın odadan çıkmamı istedi. Biraz korktum ve ben de çıktım."
Lisa hızlıca merdivenlerden yukarı çıkıp kapıyı yokladı.
"Jen!"
Kapıyı açmak istese bile açamadı. Kapı kitliydi, çareyi kapıyı kırmakta buldu. Kapıyı kırdığında yerde yıllardır beklediği kişinin yerde yattığını gördü.Yıllardır kendisini kalpsiz biriymiş gibi hissettirmesine neden olan insanlar değil, onun kalbinin güzelliğine inanan kişi yatıyordu yerde.
Lisa bileğini ısırıp kanattı. Kanayan kısmı Jennie'nin dudaklarına götürdü.
"Yemin ederim iyi olacaksın. Her zaman olduğum gibi bugün de yanındayım."
Jennie, Lisa'yı tanıyordu. Lisa okul çıkışında görmüştü Jennie'yi. Yıllarca Jennie'ye notlar bıraktı ama karşısına hiç çıkamadı. Karşısına çıkmaya cesareti yoktu. Acaba beni sever mi diye düşünüp durmuştu kendi kendine. Jennie yavaş yavaş uyanıyordu. Jennie'yi her zaman kötü etkenlerden korudu Lisa.
Jennie de seviyordu onu. Her gün gizli numaradan aramasını, dolabında not bulmayı bekliyordu. Lisa'nın amacı Jennie ile konuşabilmekti. Kendisinin kim olduğunu söyleyecekti. Partiye devam etmesinin nedeni bu idi. Jennie uyandıktan birkaç dakika sonra onunla ilgilenmeye başladı."İyisin, sorun yok."
"Onlar gibi misin?"
"Evet ama onlardan farklıyım. Gücümü kontrol edebiliyorum."Lisa, elini Jennie'nin yüzüne yaklaştırdı.
Jennie, ellerinden destek alarak geriye gitti yavaşça.
"Korkmana gerek yok."
Jennie'nin kafasını yavaşça omzuna götürdü Lisa.
"Beni aylardır koruyup kollayan biri var, biliyor musun? Şu an nerede bilmiyorum ama bıraktığı notta burada olacağı yazıyordu. Onlar gibi olmasından korkuyorum. Buraya gelme nedenim o idi. Başıma gelen kötü şeylerden beni korumasaydı bugün burada seninle tanışmamış olabilirdim. Hiç görmemiş olmama rağmen ona şu an ihtiyacım var."Lisa, Jennie'nin ellerini tuttu. Jennie'nin parmak uçlarıyla oynarak konuştu sevdiği kızla.
"Sana en büyük hayalimin ne olduğunu söylemiştim, değil mi?"
"Önceden tanıştığımızı hatırlamıyorum."
"Sevdiğim kişinin parmak uçlarıyla oynamak demiştim."Yavaşça omzunu öptü Jennie'nin.
"Tüm yüklerini alırmışçasına."
Jennie şaşırmış bir şekilde ona bakıyordu.
"Her zaman yanı başındaydım. Sen görmek istediğini gördün. Dikkatli baksaydın anlardın."
"Seninle tanıştığım için çok mutluyum. Nasıl olur da böylesine yakınımdayken uzağımdaymış gibi davrandın? Nasıl olur da uzaktaymış gibi davranıp kalbime dokundun?"
"Benimle aynı yaraları taşıyordun. Jennie, sana yardımcı olmak istemiştim. İyi biri olmaya adım attığımda seni gördüm. Yazdığım notlar benimle aynı yaradan muzdarip olan insanaydı. Yaralarını kanatıp durma diye yardımcı oldum. Aşık olduğum gülüşünü değmeyecek kişilere, seni incitecek kişilere gösterme diye yardımcı oldum."
Lisa, Jennie'nin ona gülümsediğini fark etti.
Jennie'nin nazik ve güzel gülüşü onun içindi.Sonunda, onun için.