25- |itiraflar|

905 52 12
                                    

Medya: Efe Taşkın. Efe Bey mecnun olup çöle düşmeniz yetmiyormuş gibi kas sergisi hazırlamışsınız. Maşallah maşallah!

Atiye - Emre Aydın : Sor

***

Sabah çok saçma bir şekilde uyandırılmıştık. Bizi yataktan itmeleri yetmiyormuş gibi durmadan sarsmış, ardından da su dökmüşlerdi. Ne kadar yalvarsak da rahat bırakmamış, zorla kahvaltı ettirmiş, dışarı çıkartmışlardı. İkimiz de yorgunduk ama umurlarında bile olmamıştı, neyse ki tatlı bir yorgunluktu.

Uraz benden daha somurtkandı. Uyku onun için önemliydi ve biraz abartıyordu. Emre'nin amacı İzmir'i gezmekti ve diğerleri de ona yardım etmişti. Zaten bunu Uraz planlamıştı.

Ama dün geceden sonra, keyfinin bozulması onu rahatsız etmiş gibiydi. Arabadayken bile hiç susmamış, sürekli küfür etmişti. Şimdi yeni yeni susmuş ve yolu izlemeye başlamıştı. Ben sessizce onu izlemiş, uyku sersemliğiyle küfürlerine amin demiştim. İnşallah çarpılmazdım.

Araba durduğunda kimse inmedi. Çünkü yol kenarındaydık. Otobüsün kapısı açılınca bakışlarımız oraya döndü.

"Senin ne işin var burada?" Uraz yüzünden silmediği 'amına koyarım hepinizin' somurtuşuyla sahilde Efe'nin hayatını kurtardığı Can Kurtaran Can'a bakarak demişti bunu.

"Can Kurtaran Can'ım gelmiş. Hoşgeldin aşkım, gel yanıma" söylemesi daha da garip gelmişti. Can Kurtaran Can. Bir isim, bir insanın mesleğiyle bu kadar uyuşur muydu be?

Can, Efe'ye nazikçe-biraz da zorla- gülümseyip Uraz'ı cevapladı.

"Emre beni, sizi İzmir'i gezdirmem için çağırmıştı, rehber olarak" Uraz şoför koltuğunda oturup sırıtarak ona bakan Emre'ye kafasını 'sonra görüşürüz' der gibi salladı. Tek boş yer olarak Koray'ın yanına oturan Can ile otobüs tekrardan hareket etti. Emre ön koltukta oturan Başak'ın söylediği navigasyona göre giderken Uraz Can'a dik dik bakmayı kesip yanında oturan bana çevirdi gözlerini. Bakışlarım gözlerinden dağılmış saçlarına kayarken onun arkasında Başak'a bakan Can'ı fark ettim. Gözlerimi hemen Uraz'ın saçlarına çevirip elimi saçına değdirdim. Başak'a bakmasından rahatsız olmuştum ve geçen ki gibi ona dik dik bakamazdım. Çünkü Uraz olay çıkartır, tüm planı mahvederdi. Sonuçta Başak da yakın arkadaşıydı, araları pek iyi olmasa da.

"İlk durak: İzmir Doğal Yaşam Parkı. Yolcularımızın inmesi rica edilir. Efe, bu sefer hayvanlara yavşamayacaksın. Teşekkürler" Emre'nin otobüs muavini gibi konuşmasına ve biraz da Efe'nin gorile 'aşkım' demesini hayal etmeme güldüm. İnşallah saçma sapan bir şey yapmazdı.

Ama kesin yapacaktı.

Hepimiz tek tek otobüsten inerken Emre otobüsü otoparka götürdü. Can önümüze geçip hepimizde gözlerini gezdirdi. Bakışlarının ağırlığını Başak nasıl hissetmiyordu, anlamıyorum. Hayvanat bahçesi gibi olan yeri gösterip konuşmaya başladı.

"Hiç tarihini, içinde nelerin olduğunu söylemeyeceğim, pek ilgileniyor gibi durmuyorsunuz. Çift halinde dağılıp bir saat sonra buraya tekrar geleceksiniz. Telefonlarınız açık olsun. İyi eğlenceler" Can ilerleyince Emre'ye yaklaşıp onu dürttüm.

"Sen buna para falan vermedin, değil mi? Havalara bak, gören de gerçekten rehber sanır" göz devirip Can'ı çekiştirmeme karşın Emre güldü.

"Zaten öyle, ek iş olarak Can Kurtaranlık yapıyormuş. Ben rica ettim, kırmadı" Başak Emre'yi aslanların yanına sürüklerken sırıtarak onların gidişini izledim. Başak zeki kızdı, bence her şeyin farkındaydı.

petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin