Medya:AYDIOSLIO-Wassup
Yanımdan ayrıldığında diyebilecek bir şeyim kalmamıştı.O giyinene kadar masayı toplamayı tercih ettim.
Git desem dahi gitmesini istemiyordum.Lanet varlığı içimi rahatlatıyordu ama bir yandan da onu pencereden sallandırıp dışarı atasım vardı.Böyle bir belirsizlik yaşıyordum işte.Karşıt düşüncelerim dahi ona çıkıyordu.
Elimde ki son tabağı makinaya yerleştirdiğimde mutfak kapısı aralandı.Makinanın kapağını kapatıp ona baktığında Sehun'un burada kaldığında giydiği kıyafetleri giymiş olduğunu gördüm.O gri tişört ilk defa bu kadar hoş gözükmüştü gözüme.
"Beni süzmen bittiğinde haber ver güzellik.Gerçi sen de haklısın.Ben de senin yerinde olsam gözlerimi benden alamazdım."transtan çıkıp gözlerimi devirdim.Egoist Piç.
"Siktir git evine."Omuz silkip tezgaha yaslandı.
"Gitmemi istemiyorsun.Boşa nefesini yorma.Beraber yorulduk bırak da beraber dinlenelim."Sesimi çıkarmamam kabul etmemi doğrular gibiydi.Bir süre ikimizde yan yana tezgaha yaslı bir şekilde durduk.
Yanımda ki yeri varlığını koruyamamış olmalıydı ki şu an önümdeydi.Eli belimi buldu.Refleks olarak tezgaha oturdum.Bu nasıl bir refleksse artık.
Bacaklarımı ayırıp arasına girdiğinde yüzümde oluşmasını istemediğim bir gülümseme oluştu.Bundan cesaret alıp o da güldü.Sahi neden bu kadar güzel gülüyordu?
Eğilip yüzünü boynuma yerleştirdiğinde saçlarını okşamaya başladım.
"Bu kokuyu özlemişim."Her gün bir şekilde kokularımız birbirimine karışıyor ne zaman özledin? diyemedim.
"Hâlâ gitmemi istiyor musun?"Neden sorduğunu anlamayacak kadar salak değildim.O da bu sorunun cevabını bilmeyecek kadar salak değildi.
Saçlarını okşamayı kesmeden başına öpücük kondurdum.Ona istediğini verecektim.Şimdiye kadar yaptığım gibi.
"İstemiyorum.Bugün benimle kal."Boynumda ki dudakları gülümsediğini anlamamı sağlıyordu.Dudaklarını iyice boynuma bastırdı.Dişleri derimi yavaşca çekiştirdi.Yavaş ve uzun bir emme seansından sonra başını boynumdan kaldırdı.
"1 kere de olsa boynunda iz bırakmadığım için pişman olmuştum.Güzel oldu."alnını alnıma yasladı.Tam öpecekken işaret parmağımı araya kattım.Dudakları parmağıma değdiğinde gözlerini açtı.Biraz uzaklaştırdığında 'ne bok yiyorsun?' Der gibi baktı.Biraz oyundan zarar gelmezdi,öyle değil mi?
"Öpmek yok.Yani dudaktan."gözleri kocaman açıldığında kıkırdadım.Komik gözüküyordu.Emziği alınmış bir bebek misali dudağını büzdü.
"Kaç yaşında adamsın.Üstüne üstün en saygın şirketlerden birinin CEO'su konumundasın.Hiç yakışıyor mu sana böyle tavırlar?"Göz devirip gidecekti ki kolundan tutup tekrar bacak arama çektim.Şortum oturmaktan ve ileri geri yapmaktan iyice yukarı çıkmıştı.Bacaklarımı tamamen ona sunuyor olmak hoşuma gitmişti ki büyük ihtimal bacaklarımda onun hoşuna gitmişti.Malum gözünü onlardan alamıyordu.Hatta hiç el kullanmadan gözleriyle dahi çıkarabileceğini düşündüm.
"Bacaklarımı süzmen bittiğinde haber ver.Gerçi sende haklısın.Bende senin yerinde olsam böyle bacakları süzmekten kendimi alı koyamazdım,egoist Bey."büzdüğü dudakları az da olsa eski halini aldığında yakasından tutup dibime çektim.Dudaklarımız arasında mesafe yok denecek kadar azdı.Konuştuğumda dudaklarımızn birbirine değeceğine emindim.
"Seninle bir oyun oynayalım Park Chanyeol.Birbirimizi dudağından öpmeyeceğiz.İlk kim öperse o kaybeder ve kazananın istediğini yapmak zorunda kalır."Öpeceğimi düşünüp kapattığı gözlerini açtı.Demin ki halinin aksine masumluğun kırıntısını dahi taşımıyordu.Yarım ağız sırıttı.Yapma alt tarafımda bir şeyler haraketleniyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Byun Company And Park Company
Fanfic"Baekhyun sana kıçını kaldırıp şirketi kurtar dedim.Git Park Chanyeol'ün altına yat demedim!" "Ama zamanında şirketi kurtarabilmek için babamda Bay Park'ın altına yatmış!"