_-6-_

24 5 5
                                    

"Merhaba Doğukan abi, Doruk, Kadir ve bücür"

"HEY!"

"Şey bu-"

"Selmin"

"Selmin"

"Selminmiş"

Bizden bu cevabı beklemeyen Ecrin bize garip garip bakıyordu. Sessizliği abimin telefonu böldü.

"Mathias arıyo ben birazdan dönerim"

"Tamam"

Abim odadan çıkınca Ecrin koltuğa Selmin de Doranın yanındaki sandalyeye oturdu. Kadir, Kaan ve Ecrin konuşmaya başladı. Selminse sadece Doraya bakıyordu.

"BEN ACIKTIĞM!!"

"Sana öğle yemeğini ye demiştim Kaan"

"TADI BOK GİBİYDİ KADİR!!"

"Of ya hadi aşağıdaki restorantımsı yere gidek"

"Paranız var mı? Benim yok..."

"Hadi bugünlük sana ben ısmarlıyım Kaan"

"SEN ADAMSIN ECRİN"

"KADIN AQ! Neyse hadi biz gidiyoz gelceğniz mi?"

"Hayır"

"Sen Selmin?"

Selmin kafasını sağa sola salladı. Bu hayır demekti. Ecrin, Kaan ve Kadir odadan çıktı.

Zaten aramız garip olan bu kızla çok vakit geçirmek istemiyordum. İstemiyorum değilde... Bilemiyorum rahat hissedemiyorum.

Selminin olduğu taraftan hıçkırık sesleri gelince düşüncelerim kayboldu. O ağlıyordu.

"İ-iyi misin?"

"Ş-şey *hıçkırık* ilk tanışt-tığımız zamandan beri bana hep c-cesaret veren d-destekleyen bi kişiyi b-böyle görmek.. *hıçkırık*"

Ağlaması daha çok şiddetlendi. Gerçekten de Selmin ve Dora tanışıyor muydu? Dora neden bana söylemedi ki? Şimdi napıcam?

Hızlıca Selminin yanına gittim ve elimi omzuna koydum. O ise belime sarıldı...vücudum yanmaya başladı.

Bi dakika--NE?!

Yüzünü tişörtüme yasladığı kısım ıslanırken ben de onu saçlarını okşadım.

Saçları çok yumuşaktı.

En sonunda benden ayrıldığında ne kadar süre bana sarıldığını ve onun saçını ne kadar zamandır okşadığımı hatırlamıyordum.

Göz yaşlarını eliyle silip burnunu çekti.

"Aptalca biliyorum ama onu gerçekten çok önemsiyorum..."

"Ben de..."

"hıh?"

"O benim ikiz kardeşim.."

"Gerçekten mi? Bana hiç söylememişti"

"Daha çok arkadaşları onun bi ikizi olduğunu anlamadan kimseye benim hakkımda bişey söylemez"

"Söylese de inanamazdım zaten, hiç benzemiyorsunuz"

"Hah.. Evet öyle"

Yine bi sessizlik başladı. Sanki ikimizde diğerinin konuşmasını bekliyordu. En sonunda Selmin konuşmaya başladı.

"Okula birkaç ay önce geldim... Hem utangaç bi öğrenciydim hem de okula daha yeni gelmiştim. Yani sizin en az 1 buçuk yıllık bi tanıdıklığınız varken ben kimseyi tanımıyordum. Bir ayım yanlız geçti.Ama Bi gün kantinde Dorayla tanıştım*güler* sonra o beni arkadaşlarıyla tanıştırdı. Arkadaşları ilk beni pek sevmese de Doranın sayesinde gerçekten iyi arkadaşlar olduk. Ama... "

Tekrar ağlamaya başladı. Bu sefer daha az ağlıyordu ama... Ağlıyordu işte.

" A-ama son haftalarda onu çok boşladım. Diğerleriyle takılmaya başladım. Benle arasına mesafe koymaya başladığında herşeyi anladım. Bu yüzden bu aralar kendime çok sinirliyim. Sana o gün dolap kapağıyla çarptığımda... "

Bu sefer ağlamayı bırakıp gülmeye başladı.

"gerçekten özür dilerim"

Ben de gülmeye başladım. Gerçekten de o yaşadıklarımız şimdi komik gelmeye başlamıştı.

"Sıkıntı değil"

"O zamana bu kötü başlangıcı unutalım ve yeniden başlayalım"

"Hahah. O nası olucak?"

Ayağa kalktı ve elini bana doğru uzattı.

"Ben Selmin.Sizin lisede okuyorum ve ikiz kardeşinin arkadaşıyım ya da en azından öyleydim"

Ben de elini sıktım

"Ben de Doruk. Aynı lisede okuyorum ve ben de senin arkadaşının ikiz kardeşiyim"

İkimizde gülmeye başladık. Bu arada hala el ele tutuşuyorduk. Elleri yumuşacıktı.

Hala elele tutuştuğumuzu görünce elini birden çekti.

"Pardon"

"Sıkıntı değil"

Ona içten bişekilde gülümseyince o da bana gülümsedi.

Ve kapı yine sesli bir şekilde açıldı

"DØRA NERDE?!?"

Hızlıca Doranın yatağının ucuna geldi. Abim de arkasından koşarak geldi.

Mathias Dorayı bikaç saniye sürdükten sonra kafasını abimin göğsüne koyup ağlamaya başladı.

"Ben sana demiştim görürsen ağlarsın diye"

"İ-iyileşicek mi?"

"Tabiki de evet. Hatta doktorlar yakında uyanır dedi"

"Ne kadar zamandır uyuyo ki?"

"2 gün"

Mathias abime daha çok sarılarak ağlamaya başladı.Abimde onun saçını okşamaya başladı. Selminse şu an burda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Tabi bu durum onun için daha anormaldi. Ona bakıp güldüm ve gözümle abim ve Mathias ı gösterip

"Çok yakın arkadaşlar" dedim.

"İyi de onlar kim?"

Bu dediğine daha fazla güldüm. Komik çünkü aq.

"Şu kahverengi saçlı yeşil gözlü abim, Doğukan, şu sarışın da Mathias abi"

"Mathias ne yaw?"

"Adam norveçli ya"

"Norveççe biliyo mu?"

"Sen Türkçe biliyo musun?"

"Evet"

"O da norveççe biliyo"

"Beyin akıyo senden olm"

"Tabiki, aslında o dolap kapağı kafama çarpmasa daha zeki olabilirdim"

İkimiz de gülmeye başladık. Hafifçe omzuma vurdu.

"Bu kadar da kötü olma ya"

İkimiz de gülerken ben de yavaşça yerine geri oturdum. Abim ve Mathias çoktan koltuğa oturmuşlar ama Mathias hala gözünün ucuyla Doraya bakıyordu.

O sırada kapı nerdeyse kırılacak şekilde açıldı.

"BENİ UNUTTUNUZ MU PİÇLER!!"

....

Neden her bölüm sonu kapı açılıyo aq

Neyse ben kendi beynimi sorgılamıyım şimdi.

Buraya shiplerinizi yazın

Bi de bu Mathias kim diye soruyosanız yeni Bi kitap yayımlıyçam bu hikayeyle alakalı yine orda görçeksiniz.

Hatta hikaye ismi de veriyim===>

Min kære

Kalp Hırsızı ❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin