80 yıl önce...
"Siyahlara bürünmüş bir dünya istemez misin?" Dedi. Graciela. Kulaklarıma fısıldayarak, ılık nefesi her kelimesinde boynuma çarparak tüm bedenimi işgal ediyordu. "İstemez misin Kardeşim?" Dedi tekrar cevap bekler gibi, aynaya bakan gözlerimi Graciela'nın irislerine çevirdiğimde içindeki nefretle oynayan şeytanı gözler önüne seriyordu. İmalı bir şekilde "Yoksa, benim tarafımda değil misin Xiamora?" Dedi. Birşeyler ararmış gibi gözlerime bakarak, tereddütsüz bir şekilde "tabiki senin tarafını tutuyorum abla." Gözlerinin içini güldüğünü görünce hızlı bir şekilde yanına gidip elinde salladığı tüpü aldım. "Peki, bunun işe yarayacağını nereden biliyorsun?" Sorusu yönelince yerinde tökezleyerek bana nefretli bir şekilde bakmaya devam etti. "İşe bile yarayacağını bilmediğimiz bir sıvı için mi bu kadar zahmete giriyoruz abla" yüzüne kükrercesine bağırıp gerçek hakikati yüzüne tokat gibi çarpmıştım. Kafasını sıkıntılı bir şekilde eğerek "Xiamora senin bu özgüvenin beni gerçekten mahvediyor biliyor musun benim salak kardeşim." Yanıma hızlı adımlarla geldiğinde, gözlerimiz birbirinden bağımsız bir şekilde içimizden geçenlere mahkum ediliyordu sözcükler. "Ben deneyeceğim!" Dedi Graciela. Benden uzaklaşarak, göz bebeklerim kendiliğinden büyümüş ve sinirli bir şekilde "Sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Evet."
"Hayır, hayır olamaz yapamam buna izin veremem, sen den başka kimsem yok Graciela lütfen yapma bunu yapma!!"
"Özür dilerim kardeşim ama beyaz kuğular bile siyah olduğunda o zaman kendi siyahlığımızla bu dünyada kalacağız." Gözyaşlarım yanaklarımda süzülürken hıçkırarak "lütfen!" Diye bildim sadece, hızlıca elimdeki sıvıya masaya bırakarak ihtiyacım olanı almak için adımlarımı ablama yönelttim. Kollarını açarak kendimi ona teslim etmiştim "lütfen bana bunu yapma, lütfen!!!" "Gözlerini kapat Xiamora" ağladığımda yada sinirlendiğimde gözlerimi kapatmak her zaman rahatlatıyordu bedenimi, lakin bu sefer acı veren bir sıvı hissetmiştim boynumda, sanki bu acı kemiklerine geçip tümünü istila eden bir yılan ısırığı gibiydi. Vücudum kaskatı bir şekilde kesilmiş bir put gibi anında yere devrilmiştim. Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken ağzımdan bir kelime bile çıkartamıyordum. Graceila yanıma diz çöküp "sana bunu yaptığım için özür dilerim Xiamora" Dedi. Geri ayağa kalktığında önceden hazırlanmış mor sıvıyı eline almış "işte geleceğin icadı ve ölümü." Dediğinde iğneyi boyun girintisine saplamış ve vücudu anında bembeyaz olmuştu. Elleri iğneyi bıraktığında tutunmak için yer arıyordu hızlı bir şekilde yerinde titremeye başlamış ve vücudu erimeye başlamıştı. Gözyaşlarım abla feryatları ile kendini kapatırken son gördüğü şey ablasının artık yanına olmayacağını bilmesiydi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUĞU
FantasyKin ile dolu olan Graciela dünyayı bir virüs ile tehdit etmek ister lakin buna kalkışınca başına neler gelecek okuyup görelim... (Bu sadece 1. Bölümlük bir açıklamadır.)