Ester'i, Jacob ile konuştuktan sonra şifacılar almış ve revire götürmüşlerdi. Pam, Artemis, Wetherby ve Theo da onunla birlikte gitmişti. Jacob'ı ise Profesör Stalwart ve Profesör Lena alıp götürmüştü. Geriye kalanlar ise arenayı toparlayıp dağılmışlardı. Böylece heyecanın ve aksiyonun doruklarda gezdiği gece bitmişti.
Bir sonra ki gün, öğrenciler yavaş yavaş okuldan ayrıldılar. Bazıları evlerine gitti, bazıları ise şehre indiler. Böylece okul boşaldı. Şifacılar gece Ester'i revire getirir getirmez hemen müdahale ettiler. Jacob'ın bıçağından Ester'in vücuduna yayılan büyüyü temizlemeleri gerçekten uzun sürmüştü. Tıpkı kendisi gibi yılışık bir büyü yapmıştı ve Ester'in her zerresine yayılmıştı. Onu bu büyüden arındırmasalar Ester şoka girecekti ama neyse ki arındırmayı başarmışlardı.
Ester düello da o kadar bitkin düşmüştü ki öğle vakti olmasına rağmen hâlâ uyuyordu. Başta Pam olmak üzere herkes onu merak ediyordu ama şifacılardan duyduklarıyla yetinmek zorundaydılar. Şifacılara göre Ester, gücüne birden çok yüklenmişti ve bu yüzden uyanması biraz zaman alacaktı ama durumu iyiydi. Şifacılar hasta ziyareti kabul etmiyorlardı. Buna rağmen herkes Ester'i ziyaret etmeye çalışıyordu. Ester ise her şeyden bir haber mışıl mışıl uyuyordu.
Akşam olduğunda okulda olan herkes akşam yemeği için yemekhaneye gelmişti. Bu akşam yemekte çorba ve sebzeli bir yemek vardı. Pam, Artemis, Wetherby ve Theo cam kenarında bir masaya oturmuşlardı ve hem yemek yiyor hem sohbet ediyorlardı. Yemekleri bittiğinde iyice kendilerini sohbete verdiler. Bir süre sonra Pam:
- Çok yedim. Sindirmek için biraz yürüyeceğim, dedi ve ayağa kalktı.
Diğerleri ona, "Görüşürüz!" derken o, uzaklaştı ve yemekhaneden çıktı. Yemekhaneden çıktıktan sonra ise binadan çıktı ve kendini bahçeye attı. Sonra da yürümeye başladı. Issız, sessiz ve ağaçların çevrelediği yolda yavaş yavaş yürüyordu. Ester hâlâ uyanmamıştı ve Pam onu merak etmeden edemiyordu. Ama onun uyanacağından emindi. Pam bu tür durumlara alışıktı. Ester başını belaya sokmadan duramıyordu ve her seferinde de çok sağlıklı bir şekilde kalıyordu. Bu yüzden içi rahattı.
Pam yavaş yavaş yürürken kendini garip hissetmeye başladı. Sanki biri tarafından takip ediliyormuş gibi. Pam durmadan yürümeye devam etti ama yürürken hafif hafif omzunun üstünden arkasına bakıyordu. Beş dakika sonra bu his arttı ve güçlendi. Pam artık birinin kendisini takip ettiğinden emindi. Pam çaktırmadan arkasına baktı ve hızla birkaç adım attı. Fakat sonra durdu ve ani bir hareketle arkasını döndü. Sonra da çatık kaşlarla etrafa bakındı ama kimseyi görememişti. Bunun üzerine rahatlayarak önüne döndü ama karşısında duran Colin ile ufak çaplı bir çığlık attı ve geriye doğru sıçradı. Buna karşılık Colin endişeyle konuştu.
- Hey! İyi misin?
Pam çömelirken yerinden çıkacakmış gibi atan kalbinin üzerine elini koydu, derin derin nefes aldı ve bu şekilde biraz bekledi. Kısa bir bekleyişin sonunda ise sinirli bir şekilde konuştu.
- Ödümü kopardın!
Colin onu kolundan tuttu ve:
- Üzgünüm, seni korkutmak istememiştim, dedi.
Sonra da Pam'i yavaşça ayağa kaldırdı. Daha sonra ise ikisi birlikte yürümeye başladılar. Pam yürürken yavaşça arkasına baktı. Fakat çok geçmeden önüne döndü ve Colin'e ayak uydurdu. Colin o sıra konuşuyordu.
- Seni yemekhaneden çıkarken gördüm ve merak ettim. Açıkçası pek iyi gözükmüyorsun.
Pam hemen konuştu.
- Öyle mi? Aslında gayet iyiyim.
- Gerçekten mi? Yani ikizin revirde yatıyor ve sen buradasın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş ve Ay
FantasyBüyülerin, elementlerin ve kılıçların havada uçuştuğu fantastik bir dünya sizi bekliyor. Normal olmayan ikizlerin kendileriyle ve dış dünyayla çatışmasını okumaya hazır olun. Neredeyse her hikayede olduğu gibi bu hikayede de iyi-kötü çatışması var...