Ecmel EREL
Insanlar, nasıl doğarlar? Hayır hayır sezaryan mı normal doğum mu diye sormuyorum sizlere, insanlar iyi olarak mı doğar kötü olarak mı doğar yoksa yaşadıkları onu iyi veya kötü mü yapar onu soruyorum. Gerci iyi veya kötü her insan icin farklı anlam taşır ama neyse... Mesela bana göre silah ticareti yapmak iyi, girdiğim bir çatışmadan yara almadan cıkmak ise kötüydü cünkü benim catışmalarım sorunsuz, yarasız beresiz olmazdı.
Bence her insan iyilikle doğar taki hayatın ilk tokatını yediği ana kadar. Insan yaşadıklarıyla iyi veya kötü olmak zorunda kaldır.
Evet doğru duydunuz zorunda kalır çünkü ben zorunda kalmıştım. Gözlerimin önünde annem Ayşe ve on yaşımdaki kardesim Zülale tecavüz edip öldürmüşlerdi. Neden biliyormusunuz? Sırf babam Zahit tetikci olmak istemediği icin.
Bir zamanlar bende ailemde iyi biriydik, her akşam neşeyle yemeğimizi yer sohbet ederdik. Annem ev hanımıydı babam ise özel bir şirkette müdürün korumalığını yapıyordu. Kardesim ve bende okuyorduk. Babam her zaman isini iyi yapan bir adam olmuştu. Çalıştığı adamın hayatını kaç kere kurtardı bilmiyorum. Annem ne kadar bu işe karşı cıksada babam iyi para getirdiği icin bırakmadı ve bu is sonumuz oldu.
Babamın patronu Mehmet, babama pis işlerin icine cekip kendisinin tektikcisi olmasını istedi ama babam ne kadar iyi para kazanmak icin o adamın yanında çalışsada bunu kabul etmeyip işten ayrıldı. Babamı bildiklerinden dolayı bir cok kez işe cağırdılar ama babam gitmedi. Sonrada bir gecede hepimizi mahfettiler.
Ilk önce evimizi taradılar sonrada evimize gelip babamı ve beni bağladılar sonrada anneme ve kız kardeşime tecavüz edip gözümüzün önünde vurdular. Sonrada babamı ve beni òlmeyecek bir sekilde vurup acı ile kıvranmamızı istediler. Ne yalan söyliyeyim istedikleride olmuştu, babam kendi kafasına sıkmıstı ama unuttukları bir şey vardı. Hiç kimse benim büyüyüp onlardan daha kötü ve vicdansız biri olacağımı tahmin edemediler.
Eeee ne demişler keser döner sap döner gün gelir devan döner.....
O zaman on beş yaşındaydım. Simdi ise yirmi yedi. Artık o kansızlardan daha güçlüydüm. Nerdeyse üc asır yaşayacak kadar param gücüm ve en önemlisi ise saygınlığım vardı. Oturduğum koltuktan kalkıp ayaklarımın altındaki şehre baktım. Bu Ankara gercektende güzel şehirdi. Seviyordum burayı İstanbul kadar kalabalık değildi üstelik cekilmeyecek kadar da trafiğide yoktu. Tabi asıl nedenler bunlar deģildi. Bu şehirin nerdeyse tüm sokakları benim emrim altında benim isteklerim doğrultusundaydı. Iste bu gercek nedeniydi.Bardağimdaki su ile ilacımı yutarken gözlerim kendini belli etmek istercesine ağrıyordu. Tam üç gündür salak bir adamla uğraşıyordum, bizim aptal muhasebeciyle. Piç adam benim bir trilyonlarımı çalmıştı yani bana ihanet etmişti. Bizim çocuklar ise anında fark etmişlerdi ama adam akıllı cıkmıştı çünkü para da kendisi de ortalıkta yoktu. Onun icin uğraşıyorlardı zaten maksatta para değildi: olay bana ihanetti.
Hiç kimse bana ihanet edemez arkamdan kuyumu kazamazdı. Izin vermezdim.
Telefonumun çalması ile düşüncelerimden ayrıldım. En iyi adamım aynı zamanda da dostum Tugay arıyordu.
"Alo Ecmel bey, rahatsız ediyorum kusura bakmayın, müsaitmisiniz?"
Hicbir zamanda saygısından ödün vermezdi.
"Söyle Tugay."
Sıkıntılı bir sesle cevapladı.
"Efendim adamı konusturamıyoruz."
Sakince konuştum.
"Ve sende beni gecenin iki buçuğunda beni bu yüzden aradın öyle mi?"
Sesi titredi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Teen Fiction* Korkmadan sarıldığınız kişi aslında korkmanız gereken kişiyse o zaman ne yaparsınız? * Annesi trafik kazada vefat edince babası ile hayatta kalmaya calışan iyi kalpli, şirin dünya güzeli bir kız. En önemlisi ise her şeyden habersiz masum bir kız. ...