Kafa karışıklığının yanında bir de kendimi aptal gibi hissediyordum. Sevgilisi olan bir adamın hamile halimle bana evlenme teklif etme olasılığı konuşulmaya değmeyecek kadar azdı ve bunu düşünüyordum. İstemeden güldüm, kaşlarını çatarak bana baktı. Zaten o kaşları hep çatıktı. Onu gülerken çok az görmüştüm.
"Neye gülüyorsun?"
"Bana istediğim hayatı nasıl sunacaksın merak ediyorum"
"Burada istediğin gibi yaşabilirsin, istediğini yer istediğini yaparsın kimse sana karışamaz."
"İstediğim yere gidebilir miyim?"
"Gitmek istediğin yeri sana getiririm ama gitmene izin veremem"
Bu sefer bilerek ve isteyerek büyük bir kahkaha attım. Derdi neydi bu adamın? Kafayı yemek üzereydim.
"Beni artık rahat bırak anladın mı? Ben burada kalmak istemiyorum!"
"Ben de çoğu şey olsun istemiyorum ama oluyor Zeynep"
"Ne istiyorsun mesela?"
"Kocanı öldürmek istiyorum ama olmuyor!"
Ani itirafı karşında afallamıştım. Ali' yi neden öldürmek istediğini bilmiyordum fakat neden öldüremediğini merak ediyordum. Sonuçta o bir katildi! Bunu ona direk soramazdım bu yüzden önce nedenini sormanın daha mantıklı olacağını düşündüm.
"Neden öldürmek istiyorsun?"
"Senden boşanmayı kabul etmiyor!"
"Ne!!!"
"Ona seni boşaması için boşanma dilekçesi yolladım ama imzalamamış ve borcunu ödeyip seni geri..."
"Sen kime sordun da benim adıma karar verip böyle bir şey yaptın?"
"Boşanmak istemiyor musun?"
"Konumuz bu değil!"
"Konumuz ne?"
"Benim adıma ciddi bir karar alırken bunu bana söylememiş olman!"
"Vereceğin cevabı bildiğim için sormadım!"
"Sen kafayı yemişsin!"
"Ne kadar da meraklısın evli olmaya"
"Kes sesini!"
Öyle bir bağırmıştım ki karşımdakinin bir katil olduğunu unutmuştum. Kendimi kaybetmek istemiyordum. Kendimi kaybettiğim an da başıma gelecekleri tahmin edebiliyordum. Bana teklif ettiği hayat o kadar saçma ve anlaşılması güçtü ki kendimi kaybetmemek için direniyordum. Benim adıma karar vermesi gururumu yerle bir etmişti. Zaten artık gurur ve özgüvenin ne olduğunu bilmiyordum.
"Ben senin malın değilim Buğra Aksoy kendine gel"
Öfkem karşısında şaşkın gözlerle bana bakan şeytan hafifçe kaşlarını çattı. Çok garipti fakat ne bana bağırmış ne de tek kelime etmişti. Sadece kaşlarını çatarak beni izlemişti. Daha sakin olmam gerektiğini kendime hatırlatarak derin bir nefes aldım. Sessizliği daha çok gerilmeme sebep oluyordu.
"Neden susuyorsun, konuşsana!"
"İlk defa adımı söyledin."
Uzaylı görmüş masum köylü gibi şaşkınlıkla ona baktım. Bunca söylediğim şey içinde bir buna mı takılmıştı yani?
"Sen ruh hastasısın!"
"Abartma Zeynep ve sabrımla oynama! Hamilesin diye susuyorum ama beni çileden çıkartıyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tutulması
Ficción GeneralSatılmaya alışmış ruhum bunu reddediyordu. Bir adam karısını satar mıydı? Peki bir baba daha doğmamış bebeğinden vazgeçebilir miydi? Babamın beni bu adama sattığını hatırlayınca ürperdim. Önce babam tarafından şimdi de kocam! tarafından satılıyordum...