Saat 02:45 sularıydı.İtalyan 2.Kolordu 8.Tümen bölüğü ile Sicilya'da idim.Utancımdan ordudan ayrı olarak bir köşeye çekilip kafamı loşlu yatakhane ışığının ulaşamadığı bir karanlık duvara yasladım ve oturdum.Gözümden birkaç damla döküldü.İtalya,II.Dünya Savaşı'nı istemediği bir sonuçla kaybetmişti.50-55 asker son kez yatakhanelerine girip uyuyacaklardı.Çünkü yarın için hayat yoktu,ölüm vardı.Sabah her zamanki
gibi 6:00'da kalkacaktık.Harabe olmuş Sicilya'da kurtulmuş askerler olarak ya kaçacak ya da ölecektik.Halk,sıkı bir şekilde evlerde tutulup işkenceye uğruyor ya da öldürülüyordu.Ve ben,babamın bana 2 gün önce gönderdiği mektupta "Biz ailece Amerika'ya gideceğiz.Çoktan bir gemi ayarladık.İtalyan ordusu dağılmış durumda ve hükümetin gücü tamamen kayboldu.Kolay bir şekilde Amerika'ya gideceğiz.2 gün sonra evlat,sen de Siraküza'daki
rıhtıma gel ve gidelim.Seni çok seven Baban..."
Bu mektup beni büyük bir üzüntüye sevk etmişti.Canım ülkemin işgal edildiğini görüp kaçmam bana çok aykırıydı.Hiç değilse burada kalıp elimden geleni yapmak en iyisiydi,diye geçirdim içimden.Daha sonra düşünmeye vakit yokmuş gibi hemen uyumak istedim.5:30 sularında uyandım ve gördüğüm rüya beni derinden etkiledi.Rüyamda geminin ABD'ye doğru giderken savaş gemileri tarafından topa tutuluyor ve benle birlikte herkes çığlıklar içinde ölüyorduk.Rüyanın etkisinden çıkıp ayağa kalktım.Giyindim.Silahlanıp dışarı çıktım.2 nöbetçi asker uyuyakalmıştı.İkisinide geçtim.Dışarıya vardım.Son bir asker nöbetçi kulübesinde elleri başının üstünde pek üzgün bir şekilde oturur gibiydi.Daha güneş henüz açmamıştı ki ben bunu fırsat bilerek askerin yanına hafif adımlarla yaklaştım.Askerin ruhu bile duymuyor sanıyordum.Kulübenin kapısını tam açacakken kendisi açıp bana: "Sende mi?" diye sitem etti.Ben hiçbir şey anlamadan silahını almaya yeltendim.Silahını kaçırıp kafama vurdu.Ben iyi bir darbe ile kafamı duvara çarptım.Hala uyanıktım.On saniye geçmeden yere düştüm.Ancak halen ayıktım.Asker kulağıma girip: "16.kaçan asker,Enzo Clemenza.Dayağını yedin,şimdi gidebilirsin."dedi.İsmimi biliyordu ve benden önce 15 asker daha gitmişti.Bunu dedikten sonra beni ayağa kaldırıp silkeledi.Sonra kendi elleriyle kapıya bıraktı.Ben ise sallanmamaya çalışarak rıhtıma doğru koşmaya çalıştım.Çok defa yere düştüm.Ama o rüya beni o kadar etkilemişti ki hiç pes etmek istemiyordum.Artık ne zaman düşeceğimi biliyor ve daha hızlı kalkıyordum.Sürekli hafif baş dönmeleri yarım saat sonra geçti ve daha çok koştum.Bu sefer morarmaya başladım.Yolda 8 asker ve bir kamyon gördüm.Hızlı bir şekilde yoldan çıkıp ormanlık alandan yanlarına doğru süzüldüm.Daha sonra Mihver askerleri olmadıklarını gördüm.Hepsi kamyonun burnunun birkaç metre önünde cephe yapıyorlardı.Dikkatli bir şekilde Kamyonun yanına girdim.Anahtar kamyondaydı ve kamyon kapısı açıktı.Kamyona binecekken bir asker koşa koşa geri dönmeye başladı.Hemen arabaya binip çalıştırdım.Koşan asker beni görüp diğerlerine bağırdı.Ben kamyonu üstlerine sürünce yaptıkları cepheyi yardım.8'ide beni kıskaca alamadı ve tekerleklere sıkmaya başladılar.Arka tekerlek patladı ve kamyon daha da yavaşladı.Ancak yinede beni yetişemediler.Rıhtıma vardığımda saat 6:40 idi.Geç kalıp kalkmadığımı öğrenmek için gözümle yolcu gemisi aramaya başladım.Sonunda bir kalabalık gördüm.Heyecanım artmaya başlamıştı.Kalabalığa doğru koşmaya başladım.Bir yandan gözüm kalabalıktan annem,babam ve kardeşimi arıyordu.Kalabalık ben koşarken gemiye binmeye başladı.Herkes gemiye binebilmek için birbirini ezmeye başladı.Ancak üç kişi gemiye binmeyip bana baktığını görünce sevindim ve daha çok koştum.Ve durmadan üstlerine koşup sarıldım.Babam,annem ve kardeşim...Hep birlikte sevince boğulduk.Gemi kaptanı tam bineceğim anda benden silahımı bırakmamı istedi.Bende silahımı geri dönüp yere bıraktım.Ve yeniden gemiye binerken patlama ve kurşun sesleri arkamda çoğaldı.Babamın bana bağırdığını hissediyordum.Koşmak istedim fakat sağ ayağama bir ağrı girdiğini hissettim ve acı bir şekilde yuvarlanarak rıhtımdaki zemine düştüm.Gemideki birkaç asker ateş eden düşmana karşı karşılık verdi.Gemi daha fazla durursa hasara uğrayacağı için geminin köprüsü kapanmaya başladı.Ayağa kalkmaya çalıştım fakat etrafımda mermiden başka geçen bir şey olmadığı için yatmaya devam ettim.Dibime biri sokulup silahımı aldı.Kim olduğunu kestirecek halde değildim ve içimden kendisine dua ediyordum.Sırtımdan ve kolumdan yaralandığımı bu dakika hissetmeye başlamıştım.Bir yandan da adamın hala ölmemesine şükredip dua ediyordum.Ateş sesleri yirmi dakika sonra kesildi.Ve ben orada sadece geminin gittiğini görerek ölmek istedim.Ailem bana yetişememiş ve ben cehennemde kalmıştım.Gözlerimi kapatıp uyumak istiyordum.Tam bunu yapacakken kendimi güçlü,esmer,yüzünün tanıdık geldiği bir adamın sırtında kulübeye götürüldüm.Adam dediğim kişiye bir kez daha iyice baktım.Gözlerimin buğululuğunu düzelttim ve büyük bir şaşkınlık içinde babama bakarak ağladım.Babam ise: "Yaşıyorsun,yaşıyoruz.Üzülüp kendini yorma evlat.2 hafta sonra gemi yine gelecek.O zamana kadar dayanmalıyız.Çünkü dünyanın bir ucunda bizden endişe duyan ailemiz var.Pes etme!" dedi.Sırtıma şarapnel parçası gelmişti ve hiçbir yerimi hissetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞRU OLAN NEYDİ
Short StoryAilesine yeni kavuşmuş bir eski asker ve ülkesindeki sıkıntılarından dolayı vermesi gereken kararlar.Karar vermek insanları doğru ve eğri biri olmaya iter.O ise hep doğru adam olmayı istiyordu.Peki Doğru Olan Neydi? Kısa hikayedir.Sadece sıkıldığım...