Meriç anlatıklarımı belkide dinliyor ama bir cevap vermiyordu.
Yine paylaşmıştım uykumun en güzel saatlereni ve belkide görecek olduğum güzel rüyalarımı.
Kendi kendime dört duvar arasında hayalini kurduğum güzel düşlerin gözlerimi açtığımda bir rüya dilde gerçek olması için dua ediyordum.
Bir insan tek başına ne kadar direne bilirdiki buna.
Geçmişte yaşadığımız bütün güzel anıların yerinde şimdi soğuk rüzgarlar esiyordu bir tek ben' miydim üşüyen?
Onun hiçmi aklına gelmiyordu sesim yüzüm hiç aklından geçmiyormuydum acaba?
Onu görünce ne kadar umursamaz olduğu aslında açıkça belliydi.
Ama gel görki bir kalemde silinmek insanın ağrına gidiyor.
Biliyorum artık hiç bir zaman bana eskisi gibi bakmayacaktı.
Yada artık benimle eskisi gibi şakalaşmayacaktı benimle ne kadar çok uğraşmayı severdi .
Ama şimdi ben onun gözünde mide bulandırıcı iğreç biriyim .
Bunun benim suçum olmadığını ne zaman anlayacaktı ?
Bu bir seçim dil öyle olsaydı çok daha iyi şartlar seçmezmiydi insan ben ona hep güvenmiştim .
Ama yinede içimdiki o şüphe beni yok ediyordu.
Duyduğum o his uykularımı bölüyor beynime kurşunlar sıķıyor gibiydi.
Vazgeçmek istemiyorum çünkü kalbim buna izin vermiyor.
Bir insanın kalp atışı değişe bilir .
Ama istediği zaman durdurup istediği zaman çalıştıramaz zaten öyle bişe olsaydı onun için atan kalbimi sonsuza dek sustururdum .
Nasıl bu kadar çabuk girmişti kalbime bilmiyorum.
Ona baktığımda acaba göğsümde kopan firtınayı ve çırpınan kalbimi görebiliyormuydu?
Çok utanıyorum bu kadar zayıf biri dilim ama onun gözlerinde istemsizce kendimi çok savunmasız his ediyorum .
Beraber geçirdiğimiz günler aklıma geliyor bazen ne kadar komik durumlara düştüğümüz anlar oluyordu.
Yan komşumuzun bir erik ağacı vardı biz onun evden çıkmasını dört gözle bekler biraz erik alabilmek için firsat kollardık .Meriç babasından çok korkardı.
Oğlum yapmayalım lan valla bizi görürlerse babam beni kulaklarımdan tavana çiviler diyip ürkek bir ceylan gibi gözleri korkuyla bakardı.
Bense ona cesaret vermek için sen aşağıda kal ben çıkarım kopardığım erikleri kazağının kenarına sıkıştırırdı .
O gün yine canımız erik çekmişti.
Ama kadın bir türlü dışarı çıkmamıştı nerdeyse hergün bizim kontrolumuz altındaydı.
Ne saat çıkğını iyi bilirdik bu durum ağaçta erik zamanı geçene kadar sürerdi.
Off şimdi ağzım sulandı valla😋😁
Sen burda bekle bir planım var diyip meriçe duvarın dibinde beklemesini söyledim.
Sonra içeri gidip annemin ne yaptığına baktım .
Annem mutfakta bulaşıkları yıkıyor bir yandanda söyleniyordu.
Bu gün bu işler bitmeyecek daha çamaşır ütü yapılacak ev temizliği bütün bunlar yetmezmiş gibi bide beyfendinin arkadaşlarını çekmek var.
Diyerek adeta bulaşıkla üçüncü dünya savaşı başlatmış gibiydi .
Daha fazla kendimi tutamayıp kıkırdadım.
Arkasına dönüp baktığında elinde kevgiri bana doru sallayıp ne o küçük bey sen neye gülüyorsun böyle?
Gözlerinde kızgın bir ifadeyle bana sert çıkışmıştı .
Yok anne ben sana gülmüyordum valla diyerek iki elimi havaya kaldırdım.
Çık dışarda oyna ayağımın altında dolaşıp sinirimi bozma ezhar diye bağırdı .
Anneme masum bir kedi bakışı attım yan komşumuz esma teyzenin kimsesi yokmu diye sordum.
Her şey bitti kadının nufusunumu sorguluycam ben nerden bileyim.
Ama ben ona çok üzülüyorum kimse ona gelmiyor bu gün onu bize kahve içmeye çağırsakmı?
lütfen der gibi yüzüne baktım.
Ezhar oğlum onca işimin arasında bırak kahve içmeyi kafamı kaşıyacak zamanım yok başka zaman çağırırız diye cevap verdi.
Başka zaman olmaz şimdi çağırayım diyerek annemin yüzüne bakmaya korkuyordum.
Çünkü annem kızgınken ev halkı dil evi ülkeyi bile terk edecek duruma gelirdi .
Annemle yaşaya bilmek onu kızdırmamaktan geçer .
Cesaretimi toplayıp hadi çağırayım onu diye tekrar ettim bu arada meriçi düşünüyordum.
Çocuk erik yiycem diye kendisi ağaç olmuştu benim ne yapıp edip onu ikna etmem gerekiyordu.
Hadiii anneeee lütfen lütfen lütfen diye tekrar edince annemin şartelleri iyice atmış olacakki ayağındaki terliği ne ara çıkardı ne ara o terlik suratıma yapıştı bilmiyordum.
Birden tek his ettiğim darbenin acısıydı.
Sakın bana surat yapma sen kaşındın
Diyerek beni dışarı kovdu.Ayaklarımı yere vura vura meriçin yanına gittim.
Bi boku beceremedim şimdi meriçe ne diycem meriç geldiğimi görünce.
Nerde kaldın oğlum ağaç oludum ya diye ofladı yüzüme bakıp ne oldu niye geciktin?
Bense gözlerim yerde üzgün bir şekilde planım işi yaramadı dedim.
Kafamı kaldırdığımda gülerek belli oluyor annenin 38 numara terlik giydiğini öğrenmiş oldum diye kah kaha attı.
Ne alaka annemin terliği?
Yüzüne bir bak istersen diyerek terliğin yüzümde iz bıraktığı yeri okşadı.
O an yüzümü inceler şekilde çok yakındı nerdeyse nefesini bile his ediyordum.
İlk defa gözlerine bu kadar net baka bilmiştim.
Koyu yeşil gözleri sanki kömürle çizilmiş kirpikleri gözleri gülerken kısılıyor kirpikleri birbirine girmişcesine birleşiyordu.
Hayatımda hiç bu kadar güzel gözler görmemiştim .
Bunu düşünmek bana acı vermekten başka bir işe yaramıyordu.
Kendimi toparlayıp artık okula git- meliyim yıl sonuna çok az bir zaman kalmıştı.
Okullar kapanacak ve yakınımda olsa bile onu çok sık göremiyeceğimi biliyordum.
Bu düşünce canımı sıkıyordu kahvaltımı edip hazırlanmıştım.
Acaba ona eskiden olduğu gibi uğrasam benimle beraber okula gidermiydi diye düşünerek dışarı çıktım.
Daha ilerlemeden bir arabanın onların kapısının önünde durduğunu gördüm oda kapıdan çıkıyordu.
