"Kızım bir şey unutmadın değil mi?" bu soruyu bininci soruşu idi.
"Unutmadım annem unutmadım." eğitimim için neden İstanbul'da devam edeceğimi bilmiyordum. Bu arada ben lise son sınıf öğrencisi Elif.
"Kızım uçağı kaçıracaksın biraz hızlı ol."
"Tamam anne geliyorum." Annem gil ile vedalaşıp uçağa bindiğim sırada direk cam kenarına geçip oturdum. Bu uçağa ilk binişim olduğu için biraz heyecanlıydım. Yanıma benim yaşlarımda siyah gözlü kumral bir çocuk geldi, elindeki bilete baktı ve
"Pardon ama 15 numara yani cam kenarı benim yerim" dediğinde biraz şaşırdım çünkü ben koltuk numarama hiç bakmamıştım. Koltuk numaram 16'ydı. Hemen ayağa kalkarak "Kusura bakmayın yanlışlıkla olmuş" diyerek yan koltuğa geçtim. O da yerine yani yanıma oturdu. Telefonumu uçak moduna alarak kemerimi taktım. Dün gece heyecandan fazla uyuyamadığım için gözümü kapattım biraz uyumak istedim. Ama hiç rahat edemediğim için bir türlü uyuyamıyordum. Adını bilmediğim o çocuk kulaklığını bana doğru uzattı.
"Gördüğüme göre uyuyamıyorsun bu fon rahatlatır uyumana yardımcı olur."dedi utangaç bir şekilde. Bende utansam da aldım ve kulağıma taktım. Gerçekten de çok hoş bir fon. Kafamı çevirerek çocuğa baktım; "Gerçekten de çok iyi çok sağ ol"diyerek önüme döndüm. Gözlerimi kapattığım an çocuk "Ben Ömer" dedi. Tekrar gözümü açıp ona baktım ve "Elif" diye tebessüm ettim. O da cevabımdan memnun olmuşcasına güldü ve cam kenarına döndü. Bende gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştı.
Elif... Elif... Elif..." İsmimi üçüncü duyuşumda gözlerimi açmadan cevap verdim;
"Efendim"
"Uçak inişe geçti hadi uyan" bu o çocuğun sesiydi ve güldüğü her halinden belliydi. Gözlerimi ovalayarak kendime gelmeye çalıştım. Gözümü açtığımda Ömer'in bana su uzattığını gördüm. Teşekkür ederek suyu aldım ve direk kafama diktim. Şu içerken gözüm Ömer'e kaydı, bana bakıyordu. Sudan sonra Ömer'e tekrar teşekkür ettim. O da bana;
"Beni ilgilendirmez ama İstanbul'a niçin geldin?" Neden sorduğunu pek anlamadım ama normal bir şey yani her insan sorar. Tam cevap verecekken; "Yani şey... Ailevi bir şeyse anlarım,yani anlatmayabilirsin.
"Hayır yok ya önemli değil sadece ailem okuluma burada devam etmemi istedi onun için geldim başka bir nedenin yok yani. Peki sen ne için geldin? Yada burada mı yaşıyorsun?" Sorusunu cevapladığım için bana tebessüm ile bakıyordu. "Bende seninle aynı durumdayım okul için geldim." deyince bende ona güldüm. "Yani aynı durumdan dolayı bu haldeyiz desene." dedim ve önüme döndüm. Uçak İstanbul'a iniş yapınca uçaktan indik. Bavullarımızı alıp çıkış kapısına kadar beraber ilerledik. Tam kapıdan çıkacakken
"Hangi okula gideceksin?" diye sordu, bende okulumun adını söyleyince önce şaşırdı sonra gülmeye başladı.
"Niye gülüyorsun ya yanlış bir şey mi dedim?"
"Hayır yanlış bir şey demedin de, aynı okuldaymışız onun için gülüyorum." bunu duyunca bende ilk şaşırdım, ardından da onun gibi gülmeye başladım. Kapıdan çıktıktan sonra ben taksi beklemeye başladım. O sırada da bizim yaşlarımızda bir çocuk Ömer'e doğru geliyordu. Ömer de onu fark edince ona doğru gülerek yaklaştı.
"Hoş geldin kuzen." dedi adını bilmediğim çocuk. Ömer de gülerek
"Hoş bulduk kuzen" dedi. Bu ikisinin bir yakınlığı yakınlık derecesinin bulunması birbirlerine benzemesiyle bile belli oluyordu zaten. Ömer ile kuzeni biraz konuştuktan sonra Ömer'in aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü. bana doğru yürümeye başladı onun arkasından da kuzeni geliyordu. "Elif ya kusura bakma bir an seni unuttum. Tanıştırayım bu kuzenim Savaş." diyerek kuzenine döndü, beni göstererek "Bu da Elif. Uçakta tanıştık okul için gelmiş buraya ve şok olacaksın ama aynı okuldayız." dedi. Kuzeni yani Savaş aynı okulda olduğumuzu duyunca resmen şok olmuştu. Sonra bir şey demeden sustuk. Taksim hala gelmemişti, tam taksiciyi bir daha arıyacakken Ömer konuştu;
"Elif, daha yeni tanıdın bizi belki güvenmezsin ama istiyorsan bizimle gelebilirsin." Ömer'in sorusuna cevap vermeme gerek kalmadan taksi gelmişti. Onlara teşekkür eden gözlerle bakarak; "Çok sağ olun Ömer ama takside geldi zaten. Olmazsa okulda görüşürüz artık" diyerek taksiye doğru ilerlemeye başladım. Bu arada taksici amca da bavullarımı bagaja koyuyordu. Taksici amca da arabaya binince araba hareket etmeye başladı. Taksiye bindiğim andan itibaren şehrin ruhumu cezbettiğini fark ettim. Adeta bir harikaydı. Şu an anlıyorum ki boşuna yazılmamıştı onca şiir onca kitap. Resmen cezbetmitşi beni büyülenmiştim adeta bu şehire. Arabanın durmasıyla şehrin beni büyülemesi yetmiyor gibi bir de insanlar büyülemeye başlamıştı. Beni büyüleyen insanlar az önce yanlarından ayrıldığım kuzenler idi. ' Acaba beni mi takip ettiler' diye düşünmeden edemedim. Ama böyle bir şeyin olması imkansızdı, çünkü onlar benden önce gelmişlerdi. Bu arada taksiciye parasını vererek dışarıya çıktım. Onlarda beni fark etmiş olacaklar ki şaşkın bir şekilde bakmaya başladılar. Hala birbirimize bakarken taksici amca bavulumu yanıma bırakmış arabasına geri binmişti. Arabanın motor sesi ile kendime geldim. Çocuklar da kendilerine gelmiş olacak ki bana doğru yürüdüler. Ömer şaşkınlığını gizlemeyerek "Sen bizi mi takip ettim?" Deyince daha da şaşırmıştım. "Hıhı! Hasretinize dayanamadım ve sizi takip ettim. Sizin nerede olduğunuzu öğrendiğime göre şimdi evime gidebilirim" diyerek yanlarından geçtim. Bahçe kapısı açık olan evden içeriye girdim ve sağdaki eve doğru ilerledim. İçeri girer girmez direk kendimi koltuğa attım. Evin ne kadar büyük olduğunu kendimi koltuğa attığım zaman fark ettim. Bu ev meğerse 9 yıldır bize aitmiş ama benim daha 1 ay önce haberim oldu. Bu evi neden benden sakladıklarını bir türlü anlamamıştım. Bu düşünce beynimde dolaşırken uyuyakalmışım.
YOU ARE READING
TEK DİLEĞİM
ChickLitHerkesin hayatında unutamadığı kişiler olur. Aradan ne kadar süre geçerse geçsin hep o insanlara karşı olan hasreti bitmez insanın. İşte Umut ve Ümit benim için öyle insanlar. Önüme binlerce dilek hakkı sunsalar ben sadece onlarla bir ömür geçirmey...