O gün, her şeyin farkına vardığım o yaz günü, bizim kızlarla evde oturuyorduk. Hava sıcak olduğundan klimanın olduğu tek odada yani salondaydık. Ben bir koltukta kitap okurken Chi Ra sunumuyla uğraşıyor, Hana ise repliklerine çalışıyordu. Üçümüz için de yarın önemliydi. Bu yüzden hepimiz çalışmalıydık ama bu ortam bunu imkansız kılıyordu. Hepimiz ayrı telden çalıyorduk ve bu yaptığımız işin verimini azaltıyordu. Özellikle de benim. İçimden okuyordum kitabı lakin bilgiler beyne ulaşamadan kavşaktan kulağıma dönüp havaya karışıyorlardı. Dayanamadım.
"Kızlar, hepimiz birbirimizden rahatsızız farkındayım ama burada en çok madur olan benim sanıyorum. Lütfen, daha küçük harflerle çalışın."
Sessizce beni dinleyen ikiliden, taş altında kalsa da laf altında kalamayan Chi Ra :"Dikkatinin dağılması bizim suçumuz değil canım. Önündeki şu iğrenç kalın kitaplar! Cidden okurken hiç sıkılmaz mı insan?"deyivermişti. Sinirliydi. Son günlerdeki halleri hal değildi zaten. Bir sebepten ötürü bana iki haftadır afra tafra yapıyordu. Sebepsiz yere. Bunu en kısa zamanda onunla konuşmalıydım. Biz arkadaştık.
"Neden bana bu kadar öfkelisin Chi Ra?"
"Öfkeli falan değilim ben."
Bana sırtını dönerek ikili koltukta oturmaya devam etmişti. Şuan üzerine gitmenin hiçbir faydası olmadığını anlayıp ben de kitabıma geri dönmüştüm. O sırada Chi Ra'nın telefonundan yayılan mesaj bildirim sesi, sessizliğe gömülen odada yankılanmıştı. Bu mesaj sesi Tae'ye aitti. Kendini herkesin telefonuna özel bir melodi ve bildirim sesiyle kaydetmişti. Farklı olmayı ve fark edilmeyi seviyordu.
Chi Ra telefonu eline alıp mesajı okumuştu. Bu süreçte onu izliyordum. Omuz üzerinden bana bakıp telefonuna geri dönmüştü. Bu olaya anlam veremeyecek önüme dönüyordum ki bu sefer benim telefonumdan aynı ses yankılanmıştı. Neler döndüğünü merak edip telefonuma uzanmış ve mesaja bakmıştım. Tae iki tane gömlek resmi atmıştı. Biri turuncu diğeri ise siyahtı.
Taehyung= Sence hangisini giymeliyim?
Cho Ni= Ne için?
Taehyung= So Ra ile buluşmak için. İlk buluşma diyebiliriz.
Bir süre elim tuş takımında gezinmişti. Ne yazacağımı bilememiştim. Taehyung'un bir sevgilisi mi olacaktı? Olabilir canım, niye olmasın? Neden bana soruyor ki gömlek rengini?
Omzumda hissettiğim elle kendime gelerek, ona turuncu gömleğinin çok yakıştığını düşünsem de siyahı giymesini yazarak telefonu fırlatmıştım. Hana'nın keyifli kahkahası kulaklarına dolmuştu. Bir yandan da eliyle omzumu sıvazlıyordu.
"Biraz da sen kıskan bakalım Cho Ni Hanım."
" Ne? Ne alaka? Sadece şaşırdım. Bana böyle şeyler sormazdı."
Chi Ra öfkeyle nefes vererek yerinden kalkıp odayı terk etmişti. Giderken de kapıyı çarpması unutmamıştı. Halen davranışlarına anlam veremeyerek Hana'ya baktım umutla. Ondan laf almak kolay olmasada o son umudumdu.
"Hana, ona neler oluyor?"
"Ah ah, şu kitaptan başını biraz kaldırsaydın, hiçbir şey böyle olmayacaktı güzelim."
"Ne var bunda ya? Ders çalışmak da mı suç?"
Hana onaylamayan bakışlarla bana bakıyordu. İçinden küfür ederken takındığı yüz ifadesiydi bu.
(ノಠ益ಠ)ノ"Cho Ni, Tae'nin yeni aşkı senin tam zıttın ve tam bir fahişe. Kötü alışkanlıklardan tut, fuhuşa kadar yolu var o zillinin. Taehyung'u onun kuyusuna atan sendin bebeğim."
°•°
°•°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakallı//KTH
FanfictionPortakallar kışın hırçın havalarına yangındırlar. Zoru seçmeyi severler. Kış ne kadar soğuksa onlar da o kadar tatlı olurlar. Soluk renkli o ayları, tupturuncu yuvarlaklar süsler. Böyle böyle kış renklenir, tatlanır. Kış, hoşlanırsa portakallardan...