Onlara doğru ilerlerken birden önüme clary çıktı. "Magnus jace'i gördün mü ? Onu bulamıyorum." Dedi.
Onu tersliyecektim ki aklıma bir fikir geldi. Onlara yaklaşmak için kullanabilirdim.
Sadece canım sıkılıyordu ve biraz eğlenmek istiyordum o kadar."Tabii ki de bisküvim." Diyerek clarynin elini tutup Jace ve Alec denilen çocuğun yanına ilerlemeye başladım.
Clary benim küçük kızım gibiydi fakat onu bunun için kullanacağım aklıma gelmezdi.
Clary jace'i gördüğünde onun üstüne atladığında jace kıkırdayarak onu tuttu ve etrafında çevirip dudaklarına uzun tututkulu bir öpücük kondurdu.
Clary'nin başının döndüğüne eminim. Çabuk etkilenen saf, genelde ilişkilerde canı yanan zavallı kişilerdendi.
Onu aşk konusunda uyardığımı hatırtırlıyordum.fakat görünüşe bakılırsa beni dinlemişe benzemiyordu.
Clary'nin bu davranışıyla ikisinin konuşmasıda dağılmıştı. Alec bundan pek de memnun görünmüyordu çünkü clary'i öldürecek gibi bakıyordu.
Jace ve clary öpüşmeye başlamışken Birden alec bana döndü." Onu buraya sen mi getirdin?" Dedi bıkkınca.
Kollarımı göğsümde kavuşturdum."Sorunca bende sizin yanınıza götürdüm." Dedim kendimi savunurcasına. Alec gözlerini kıstı." Burda olduğumuzu nerden biliyordun?"dedi Alec.
Her şeyi sorgulamak zorunda mıydı? " zürafa kadar boyun var insanların arasında biraz belli oluyorsun. Kusura bakma." Dedim. Tabii Alec pes etmiş miydi? Hayır.
"Clary'nin beni değil jace'i aradığı bana daha mantıklı geliyor." Dedi Alec tek kaşını kaldırıp.
Bana meydan falan mı okuyor ? " Girişteyken jace adında birini aradığını söylemiştin. Bende ragnoru ararken sizi konuşurken gördüm.Konuştuğun kişinin muhtemelen jace olduğunu varsaydım. -Tabii çok da umrumda olmadı- Clary de sorunca onu buraya getirdim. Ayrıca sana hesap sormak zorunda da değilim." Dedim.
Alec ikna olmuş olacak ki gözlerini devirerek hala öpüşen jace ve clary'e dönüp öksürdü."Jace konuşmamız gerektiğini hatırlatmam lazım." Dedi Alec.
Jace clary'den yavaşça ayrıldı.Jace tam ağzını açıp Alec'e kızacaktı ki aramıza isabelle geldi."Demek burdaydınız. Sizi arıyordum biraz içki içmeye nedersiniz ? Simon içinde portakal suyu sıkarız." Dedi isabelle.
Jace kollarını göğsünde kavuşturdu." Bak izzy, simon'u pek sevdiğim söylenemez fakat çocuğa sevgilinden çok annesi gibi davranıyordun. O da 20 yaşında içki veya araba sürebiliyor. Hatırlarsan bir keresinde o araba kullanırken korkundan arabaya kask giyerek gelmiştin. Bu gurur kırıcı ayrıca bize misafirleğe gelen ailer yemek yerken çocuklar için ayrılmış masaya simon'u oturtmuştun." Dedi jace.
İsabelle kızardı."Daha çok masum... o içki içmeye alışık değil." Dedi isabelle mırıltıyla. Alec aynı somurtaganlıkla isabell'e döndü."Kusura bakma isabelle fakat simon ve senin bir seks hayatınız olduğundan şüpheliyim." Dedi Alec.
Şuana dek tek mantıklı cümlesi bu olmuştu sanırım. İsabelle deli gibi kızardı.Ona acıyıp kafamı onun omuzuna koydum. Bunu yapmamla alec beni öldürecek gibi bakmıştı.
"Onun üzerine gitmeyin seks yapmaktan ikiside hoşlanmıyor olabilir. Seks olmadan da bir ilişki yaşanabilir." Dedim onu korurcasına.
Hayır. Bana sorarsanız yaşanmazdı çünkü insanlar genelde duygulardan çok zevk peşinde koşarlardı. Aşka inanmamamın bir sebebi de buydu.
İsabelle başımı okşadı." Teşekkürler magnus. Evet dava burda kapanmıştır şimdi içmeye gidiyoruz." Dedi isabelle beni çekiştirerek.
Hepimiz bir masaya oturmuş şampanya içiyorduk. Taze ve buzda bekletildiği belli olan bu içki, cidden benim için güzel bir detaydı.
Alkol oranı çok yüksek olmasa bile yinede içerken insana zevk veriyordu.İçkisini içmeyen tek kişi Alec olduğunu birine söylersem buna kimse şaşırmazdı sanırım. Cins biriydi.
Şampanyadan bir yudum alırken Alec'e bakmaya başladım."İçkine bakarak biteremezsin biliyorsun değil mi?" Dedim.
"Alec genelde içki içmez.Ayrıca kalabalık ortamda da içmeyi sevmiyor." Dedi jace. Gözlerimi devirdim. O zaman niye ona içki koyuyorlardı?
Ayrıca Bir soru sorduğumda Alec'den cevap almaktansa başkasından alıyordum. Magazinciler gibi.
Alec masadan kalkıp bizden uzaklaştı. "Abin hiç pikoloğa gitti mi?" Diye sordum."Hayır neden?" Diye sordu isabelle.
"Belki numarama ihtiyacınız olur diye." Dedim şampanyadan bir yudum daha alırken.
....
Jace ve clary deli gibi yiyişiyordu, isabelle durduk yere gülerek etrafta geziniyor, simon da onu içeri götürmeye çalışıyordu.
Ben de ortada durmuş olanları izliyordum. Alec'in neden kaçtığını artık daha rahat anlıyordum. Acaba ragnor ne yapıyordu?
Elime iki içki alıp ragnoru aramaya başladım. Insanların bir kısmı sevişiyor, bir kısmı yemekleri bitirmeye çalışıyor diğer kısmıda çok fazla içtiklerinden uyuyordu.
Tabii simon gibi masumların durumunu saymıyordum. Acaba ragnor hangi dilimdeydi?
Onun içeceğini sanmıyorum. Mecbur kalmadıkça içmezdi. Lightwood malikanesinin içine girdim.
Küçük sarışın, üzerinde starwars pişaması olan bir çocuk masanın altında uyuyordu.
Dışarıya göre burası çok daha sakin bir yerdi. Garip tasarımlı mobilyalar vardı. İçeride beyaz renk daha hakimdi.
Ardından bir koltuğa uzanmış, kitap okuyan bir Alec gördüm.İçkiler ile onun yanına yaklaştım. Alec başını kitaptan kaldırıp bana baktı.
Kitabın ismine alttan bakarak okudum. İnsan evrimi hakkında bir kitaptı.
En az onun kadar sıkıcı bir kitap okuyordu. Alec beni baştan aşağıya süzdü." Şaşırdım. Oysaki ilk sarhoş olacak insanlara benziyorsun." Dedi Alec.
"Ne kadar içtiğine göre değişiyor." Diyerek elimdeki şampanyayı ona uzattım.Beni terslemeden kadehi almıştı.Kadehimi kaldırdım ve ona uzattım. Kadehleri tokuşturup, "Sağlığına." Dedik aynı anda ve ikimizde içkiden bir yudum aldık.
Orda ne kadar kaldık bilmiyorum fakat Bir süre konuştuktan sonra Alec biraz daha içki getirip içmiştik.
İçtikçe konuştuğumuz konu saçma sapan bir hal alıyordu. Kaçıncı kadehdeydik acaba?
"Biz kaçıncı kadehi içiyoruz?" Diye sordum zorla. Alec kaşlarını çatıp bitmiş kadehine baktı."Bilmiyorum fakat....ben biraz daha içeceğim." Diye ayaklandı.
Muhtemelen ayıldığında yine o mutsuz,somurtgan haline geri dönecekti ve bunu istemiyordum. Onunla konuşmak zevkliydi. Sıkıcı olsa bile zaman öldürüyordun.Ayrıca içmiş olsa bile gülmediğini fark etmiştim.
O kalkarken onun elinden tutup kendime doğru çektim. Tamam yapmak istediğim kesinlikle bu değildi çünkü gereğinden fazla yakındık.
Yavaşça geri çekildim. Kabul ediyorum biraz heycanlanlanmıştım.
Alec de yaptığım şeye şaşırmışa benziyordu." Ben...biraz daha içeceğim sende istiyor musun?" Diye sordu çatallaşan sesiyle.
Başım ile olumsuz bir şekilde salladım. Daha fazla içersem iyi şeylerin olacağından ben bile şüpheliydim. Alec beni onaylayarak koltuktan hızla kalktı.
Bunu yaparken başı döndüğünden biraz sendeledi ve mutfağa doğru ilerlemeye devam etti.
Bende ayağa kalkıp burdan çıktım.Yeni yeni sabah olsada hala taksi vardı.
Şu halde araba kulanacak durumda değildim. Taksiye binip eve geçtim ve yatağa kendimi attım.
Bir şeyi unutmuştum ama neyse... eminim önemsiz bir şeydir.
(Evet evet çok önemsiz)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DON'T FUCKED MY LİFE - Malec
Fanfic"Neden olmadığın biri gibi davranıyorsun ki?" Dedi magnus onun yanına oturarak."Eğer böyle olmazsam kendimi nasıl koruyacağım? İnsanlar beni nasıl sevecek?" Dedi alec. Magnus ona doğru yaklaştı."Seni olduğu gibi sevecek biri mutlaka vardır."