"Ameliyattan daha ne kadar kaçacaksın Jungkook? "
Doktorum bıkkınlıkla konuşurken yapabildiğim tek şey ona bakmaktı. Onu zorladığımı, üzdüğümü biliyordum fakat elimde değildi.
"Normal bir hasta değilsin Jungkook. Beyninde koca bir tümör var bu senin için büyük bir tehdit. Evet ameliyatın riskli ama o tümörün alınması lazım. Yoksa-" dedikten sonra sustu ve derin bir nefes aldı.
"Yoksa ölürüm, değil mi? " dedim dolu gözlerimle ona bakarken.
Doktorum gözlerini yumarak başını salladı çaresizce. "Tümör seni içten içe öldürüyor Jungkook. Senin aslında hastane de bile kalman lazım. Dışarıda istediğin gibi dolaşma zamanların geride kaldı Jungkook. "
Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken başımı pencereye çevirdim. Ölüm gözümü korkutmazdı ama bizimkileri arkamda bırakma hissi beni korkutuyordu. Onları bir daha görememek.. Düşüncesi bile berbattı.
Namjoon ile değişik oyunlar keşfedip oynayamayacaktım. Yoongi ile alışverişe çıkıp çılgınlar gibi eğlenemeyecektim. Seokjin ile yeni tarifler deneyemeyecektim. Hoseok ile gecenin geç vakitlerinde dışarıda gezemeyecektim. Taehyung ile araba yarışlarına katılamayacaktım. Jimin'i bir daha izleyemeyecek, bir daha göremeyecektim.
Ve Tanrım Taehyung her gece üstünü açar ve üşürdü. Ben olmazsam kim uyanıp üstünü örtecekti onun?
Yoongi gece uyumadan önce saçlarının okşanmasını isterdi ve hep bunu bana yaptırırdı. Ben olmazsam kim okşayacaktı saçlarını?
Seokjin yeni bulduğu tarife kendi kafasına göre malzemeler koymak isterdi. Ben olmazsam kim görüp engelleyecekti onu?
Hoseok ile gece dışarıda gezerken içmek ister ve sarhoş olurdu. Ben olmazsam kim onu toparlayacaktı gecenin bir vaktinde?
Namjoon oyunu kazanamadığı için oyunu parçalamak isterdi. Ben olmazsam kim engelleyecekti onu?
Jimin çabucak hasta olurdu ve iyileşmesi zaman alırdı. Ben olmasam kim geceleri bile uyanık kalıp yanında durur, ona bakardı?
"Jungkook yalvarırım artık işleri zorlaştırma. "
Doktorum beni ikna etmeye çalışırken, gözlerimi pencereden ayırmadan ağlamaya devam ettim.
***
Kafeden içeri girdiğimde Taehyung "Sonunda gelebildin! " diye bağırdı.
Ona zoraki bir şekilde gülümseyip yerime oturdum. Jimin'in sevgilisinin masada olmayışı az da olsa keyfimi yerine getirmişti. Birbirlerine sarılmalarını kaldırabilecek durumda değildim.
Yoongi elimi tutup sıktığında ona çevirdim bakışlarımı. Bana içten bir şekilde gülümsediğinde aynı şekilde karşılık vermeye başladım.
Sürekli gülmeye çalışıyordum çünkü bunu yapmazsam biterdim. İçimde zorlukla bastırdığım ne varsa gün yüzüne çıkardı.
"Dertleşmek ister misin? " diye sorduğunda omuz silktim. Yoongi anlayışla ayağa kalktı ve beni de kaldırdı.
"Biz balkona geçiyoruz. Geberseniz bile bizi rahatsız etmeyin. Ciddiyim, rahatsız eden olursa sikerim. "
Diğerleri itiraz ederken Yoongi onlara orta parmağını gösterip balkona doğru yürümeye başladı. Bizimkilere hafifçe gülüp bende balkona ilerledim. Yüzüme vuran sert rüzgar iyi geliyordu.
Derin bir iç çekip Yoongi'nin karşısına oturdum. Anlatmam için bekliyordu fakat ne anlatacağımı bilmiyordum. Hangi birini anlatacaktım ki? Hangi kırgınlığımı, hangi ağlayışımı anlatacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loser | jikook
Teen Fictionşimdi unutmak istediğim her şey, bir zamanlar beni mutluluktan öldürecekti.