"Rahatsın değil mi? Hemşirelerden yatağı ayarlamasını isteyeyim mi? "
Namjoon ilgiyle bana bakarken ona tebessüm ettim ve başımı sağa sola salladım. Hastaneye sabahın erken saatlerinde gelmiştik. Doktorum sonunda kabul ettiğim için büyük bir mutlulukla beni karşılaşmış, hemen beni giydirip odama yollamıştı. Bu odayı kendisi bizzat önceden hazırlamıştı.
Odada Jimin ve Taehyung hariç hepsi vardı. Onların nerede olduğunu sormuyordum çünkü hastanenin koridorlarında Taehyung'un hıçkırıkları yankılanıyordu. Jimin'in de onu sakinleştirmek için yanında olduğunu biliyordum.
"Şu çocuğun çenesini sikeceğim. Ağlamak istiyorsa çıksın bahçeye." diye sinirle homurdandı Yoongi. Dediklerine kıkırdadım. Etkilenmemden korkuyordu.
"Konu içimizden biri olunca fazla hassaslaşıyor. " dedim dudaklarımı büzerek.
Sürekli gülümsemeye çalışıyordum fakat Taehyung'un hıçkırıkları içime işliyordu. Neden ağladığını hepimiz biliyorduk.
Ölmemden korkuyordu.
Ve her ne kadar saklamaya çalışsam da bende bundan deli gibi korkuyordum. Ciddi ciddi yarın ameliyata girecektim ve oradan sağ çıkacağım belli bile değildi.
Belki de ameliyatı kabul ederek ölümü kendim çağırmıştım kapıya.
Ameliyatı reddetmiş olsaydım belki de birkaç gün yada birkaç hafta daha yaşabilirdim.
Taehyung ve Jimin odaya girdiğinde bakışlarımı uzun bir süre onlarda gezdirdim. Taehyung hala ağlamaya devam ediyordu ve sikeyim vücudu titriyordu. Jimin ise ona göre daha sakindi fakat onunda gözleri kıpkırmızıydı.
"Daha ölmedim beyler. Yas provası mı yapıyorsunuz? " dediğimde Taehyung eliyle ağzına kapattı ve hıçkırdı.
Gözlerimin dolduğunu hissederken bakışlarımı onlardan çektim. Taehyung karşımda bu kadar içten ağlarken dayanamıyordum. Şimdi capcanlı karşısında dururken böyle ağlıyordu, eğer olurda ölürsem ne yapacaktı?
Yanağıma süzülen yaşları elimin tersiyle sildim ve başımı eğip parmaklarımla oynamaya başladım. Nefes aldıkça kalbim sıkışıyordu. Sürekli soruyordum kendime, ölümü kabullenmek bu muydu?
"Sikeyim ağlamayın artık. Şuan yedimiz bir aradayız işte. Umarım yarın da bir arada olacağız. Bu yedili bozulmayacak gençler" dedi Hoseok gözyaşlarını silip gülümserken.
Seokjin de başını salladı. "Eğer olurda ölüm ayırırsa bu yediliyi, bağlarımız asla kopmayacak. Aramızdan giden kişiyi yaşatacağız her daim. Ve rica ediyorum ağlamayı kesin. Yarın ameliyata girecek bu çocuk, sıfır moralle mi göndereğiz onu ameliyata? "
Taehyung koşarak yanıma gelip kollarını bana doladığında sımsıkı sardım onu. Ağlayışlarına eşlik etmeye başladığımda diğerlerinden itiraz dolu mırıltılar yükselmişti. Taehyung ile canımız çıkarcasına ağlıyorduk.
"Yalvarırım beni bırakma Jungkook. Yalvarırım beni yalnız bırakma. Sen olmazsan geceleri üstümü kim örtecek benim? Kim hastalandığımda o iğrenç karışımı tehditlerle içirecek? Kim kabus gördüğümde beni kollarının arasına alıp bana şarkı söyleyecek? Kim uyuyamadığım zamanlar bana masal okuyacak? Kim annemi özlediğim zamanlar mezarda benimle beraber ağlayacak? Kim moralimi düzeltmem için benimle lunaparka gelip saatlerce benimle oynayacak? Kim bana katlanacak, kim beni sevecek? "
Taehyung bana baksa da ben bakamadım. Ellerimle yüzümü kapattım ve karşılarında ağladım içli içli. Canım çıkacak gibiydi.
Taehyung titreyen elleriyle ellerimi yüzümden çekti ve gözyaşlarımı sildi. Elleri deli gibi titriyordu ve sildiği gözyaşlarımın yerine yenileri ekleniyordu ama o usanmadan sildi her birini. Titreye titreye, ağlaya ağlaya temizledi her bir yaşı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loser | jikook
Teen Fictionşimdi unutmak istediğim her şey, bir zamanlar beni mutluluktan öldürecekti.