Temiz havayı ciğerime çektiğimde yaptığım şeyin şokundaydım. Aylardır kapana kısıldığım çukurdan sonunda kurtulmuştum. Bunun şokunu atlatmam oldukça kısa sürmüştü çünkü hâlâ kaçışı tamamlayamamıştım, şimdi planın en heyecanlı noktasında duruyordum. Nasıl bir yerde olduğumu bilmiyordum ve yakalanma şansım çok yüksekti. Her an ensemden birisi tutacakmış gibi oluyordum ve irkiliyordum.
Tuvaletin bulunduğu Ulaş'ın da tahmin ettiği gibi binanın arka kısmındaydı fakat etrafı nasıldı bilmiyordum. Uzun zamandır bulunduğum yere bakarken oldukça uzun olan duvardan başka bir şey görememiştim. Olabildiğince hızlı hareket etmem gerekiyordu. Zaman akıyordu ve o manyak herif kaçtığımı her an anlayabilirdi. Yavaşça duvarın kenarından binanın yan tarafına bakmak istediğimde bunun saçmalık olduğunu düşünüp vazgeçtim. Birisi tarafından fark edilme riskini göze almayacaktım. Biraz uzak mesafede duran tel çite doğru koştum. Çiti tırmanırken oldukça sessiz olmak istedim ama ne kadar engel olmak istesem de biraz ses çıkmıştı. Çitin arka tarafına geçerken kollarımı ve ayaklarımı çizmiştim ama bunun bir önemi yoktu. Tamamen ağaçlık olan bölgeye geldiğimde içimden en kısa sürede arabaların geçtiği yola geçebilmek için dua ettim.
Hiç vakit kaybetmeden koşmaya başladığımda ise sert rüzgar saçlarımın arkaya doğru uçmasına sebep oluyordu. Çıplak ayağıma batan dikenlerin acısını önemsemeden koşmaya devam ettim. Koşma konusunda hep iyi olmuştum ve uzun mesafe koşularda dahi nefes nefese pek kalmazdım. Ama şimdi aylardır hareketsiz olduğumdan yavaş yavaş tıkanmaya başlamıştım. Uzun süredir koşuyordum ve muhtemelen kaçtığımı çoktan fark etmişti.
Ayağıma batan sivri taş ile gözlerim yaşardı. Bağırmamak için elimi ısırmıştım.
Badimi çıkarttım ve onu ayağıma sarmaya karar verdim. Ama hava öyle soğuktu ki bundan vazgeçip bedenime yapışmış olan atleti çıkartıp ikiye yırttım. Badimi tekrar üstüme geçirdiğimde ikiye yırttığım atletin parçalarıyla ayaklarımı sıkıca bağladım.İşimi bitirdiğimde koşmaya devam ettim. Soğuk ciğerimi yakıyordu. Yaz aylarını geçmiş olmalıydık. Uzaktan gelen sesleri duyduğumda işimin bitmiş olabileceğini düşündüm ama pes etmeyecektim.Onlara gözükmemek için bir yol aradım. Koşmaya devam edersem kısa sürede yakalanabilirdim. Aklıma gelen şey ile gülümsedim, beni göremeyeceklerdi. Normal şartlarda bu ağaçlara tırmanmaya doğrusu pek cesaret edemezdim ama şimdi mecburdum. Sesler yaklaşmadan en yüksek ağaca doğru tırmanmaya başladım. Ağaçtan vücudumun içine böceklerin girdiğini hissediyordum ama bunu umursamadım. Ağacın yüksekte bulunan dallarından birine yerleştiğimde bu kadar hızlı çıktığıma hayret etmiştim. Beni burada bulmaları neredeyse imkansızdı çünkü ağacın solgun renkteki yaprakları o kadar çok fazlaydıki gözükmeme engel oluyordu. Sonra bir şeyi fark ettim. Sonbahar ayındaydık. Muhtemelen eylüldeydik çünkü yapraklar henüz çok fazla dökülmemişti. Bu demek oluyordu ki neredeyse 3 ay odada kalmıştık. Hayatımdan 3 koca ay eksilmişti ve ben belki de çoktan 22 yaşıma girmiştim.
Aklıma tekrar Ulaş geldiğinde kendimi suçlu hissetmekten alamadım.Yanağıma damlayan bir damla ile bencilliğime küfür ettim.
Adamların bulunduğum ağacın yanına yaklaştığını görünce içimi kaplayan korku kendini hatırlattı. Sonra onun sesini duydum.
"Bu böyle olmayacak! Çabuk köpekleri getirt Çağrı! Kokusu ile bulmamız daha kolay olur yoksa bu koca ormanda hangi yöne gittiğini bilmeden aramamız ancak bize zorluk getirir!"
Biraz uzaktan gelen bu sesin dediklerini neyseki anlayabilmiştim. Kelimeleri ilk önce beni ümitsizliğe düşürmüştü ama bu uzun sürmedi. Kafamı kaldırıp baktığımda bulutlu havaya gülümsedim. Birazdan yağmur yağacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ
Lãng mạnBir aşk en fazla ne kadar imkansız olabilirdi? Bütün çıkmaz yollara rağmen birbirleri ile buluşan kalplerin hikayesi. ☆ Tek bir hata! Bir yanlış aynı anda iki düşmanı zindana sürüklerken hayatlarının dönüm noktasını...