Seonam Erkek Lisesinde sıradan bir gündü. Lee Taeyong teneffüste hava almak üzere dışarı çıkmıştı. Ya da karşı sınıftan hoşlandığı Jung Jaehyun'u görme fırsatı avlıyor da olabilirdi tabii. Ama bahçede ne kadar dolandıysa da görememişti onu. Jaehyun'un bugün dışarı çıkmaya niyeti yoktu anlaşılan.
Jaehyun'un sınıf arkadaşı Doyoung ile karşı karşıya geldiklerinde ise aynaya bakıyor gibi hissetti. Her iki genç adam da benzer tarzlara sahipti. Gömleklerini ve hatta kazaklarını pantolonlarının içine sıkıştırır, kravatlarını da aynı miktarda sıkarlardı. Formaları hep temiz olur, saçlarını ise tam ortadan ikiye ayırırlardı. İkisi de gözlük takıyordu ve o âna özel olarak çatılmıştı kaşları.
Taeyong Jaehyun'u göremediği için sinirliydi. Fakat Doyoung'un sinirinin sebebini bilmiyordu. Üstelik en son yapılan denemede de Taeyong'u geçip okul birincisi olmuştu. Niçin canı sıkkın olacaktı ki? "Taeyong sana çözemediğim bir soruyu danışabilir miyim?" Elbette, bundan başka ne olacaktı zaten. Gururuna yediremiyordu herhalde en büyük rakibine danışmayı. Kafasıyla onayladı onu Taeyong. "Ama buradan biraz uzaklaşalım, arka bahçeye yürüyelim." Eh, bunu da onayladı. Teneffüsün sonunda rakibine üstünlüğünü kâbul ettiren kendisi olacaktı ne de olsa.
Yan yana yürümeye başladılar. Sonunda hiçbir öğretmenin kontrol etmediği arka tarafa geçtiklerinde Doyoung adımlarını hızlandırıp Taeyong'un önüne geçti. "Kandırdım seni. Soru filan sormayacağım. Emir vereceğim." Bodoslama daldı konuya genç adam. "Jaehyun'a bakışların hoşuma gitmiyor. Ondan uzak dur,kapiş." Ellerini ceplerine soktu. Böylece Taeyong aynayı bıraktı. Kendisinde, karşısındaki çocuğun yarısı kadar bile özgüven yoktu.
"Niye ama? Sadece hoşlanıyorum. Bana ne yapacağımı söyleyemezsin." Bunları kem küm ederek söylemişti. Gözleri ise artık karşısındakine bakamıyor, yerde geziyordu.
"Söylerim tabii. Eğer uzak durmazsan sana zarar veririm." Doyoung'un âni bir hareketle cebinden çıkardığı şeyi sallaması üzerine kafasını kaldırdı Taeyong. Rakibi bıçak tutar gibi tutuyordu elindeki kalemi.
"Onunla mı?" Alaylıydı sesi.
"Kalem kılıçtan keskindir." Bir kez daha salladı kalemini Doyoung. Bu şirin çocuğun içinden nasıl böyle bir kıro çıkabilmişti, aklı almıyordu Taeyong'un. "Neyse ben kaçtım o zaman." Karşısındaki çocuğa son bir sert bakış attıktan sonra başlamıştı koşmaya.
Geride kalanın ise her zamankinden daha sıkkındı canı. Ellerini cebine sokup omuzlarını düşürdü ve yere bakarak yürüdü. Yavaştı adımları ama tam zamanında yetişmişti derse.
Yalnız oturduğu en ön sıraya geçip oturdu. En azından burada, kimse kendisini rahatsız etmezken ders çalışabiliyordu. Bu da mı gol değil?İçeri giren öğretmen yalnız değildi bu defa. Kısa saçlı, hiç de Koreliye benzemeyen bir çocuk vardı yanında. Tam ortada durup kocaman gülümsedi. "Merhaba arkadaşlar adım Ten. Tayland'dan geldim, babamın işi sebebiyle. Korecem çok iyi değil, bana yardım edin bu konuda lütfen. Umarım iyi anlaşırız." Korecesini hatırlayamadığı bazı kelimelerin yerine İngilizcesini kullanmıştı konuşurken.
Vaay, amma hoş çocuk diye geçirdi içinden Taeyong. Ama bundan hoşnut muydu? Elbette hayır. Yakışıklı, çekici veya tatlı çocukların yanında genelde gergin hissederdi. Ama en önemlisi bu tipte yeni bir çocuk, yeni bir rakip demekti. Jaehyun'un bakma ihtimali olan kişi sayısı artıyordu. Bundan hiç hoşlanmamıştı, hem de hiç.
Ten'in yanına oturmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı, "Neden buraya oturdun? Arkada da yer var. Gitsene başımdan." Yabancı çocuk yine anime karakteri gibi gülümseyince somurtkan olanın yanakları kızardı. Yine de sinirliydi ama!
"Ehe başında değilim. Sırada oturuyorum. Öğretmen söyledi buraya otur."
Harika, deyim de kullanamayacağız bunun yanında. Ten'i görmezden gelip derse odaklanmaya karar verdi. İlk gün için zor olmamıştı pek. Taylandlı olan zaten tüm gün uyumuş, uyandığı vakitlerde de hiç ağzını açmamıştı.
Yine de yatmadan önce günlüğüne şunu yazmıştı Taeyong :
Nereden çıktı bu ya? Çok korktum yanında kekelerim diye. Bu kadar iyi görünmeye hakkı yok -_- Jaehyun'un bana bakma olasılığı zaten düşükken 0'a inmiş gibi hissediyorum... Hangi açıdan baksan bir sorun. Yerimi de işgal etti. Artık yayıla yayıla oturamayacağım. Hem, Ten diye isim mi olur be?!
----
Selamlar 1,5 senelik kurgumla karşınızdayım. Bunu kurguladığım dönemde birkaç NCT fici daha kurgulamıştım. Onları da yayımlarım belki bir ara ^^
Güncelleme :
Bölüm sonlarına yt editlerimi bırakacağım
(Killing Eve Villaneve - Kiss with a fist )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ten Problems To Solve | TaeTen
FanfictionTaeyong'un çözmesi gereken on sorunu vardı ve hepsi de Ten ile ilgiliydi.