Suga'nın ağzından
Kızlar sınıfa girdiklerinde hemen gözlerim Jennie'yi aradı. Onu gördüğümde çok şaşırdım. Gözleri balon gibi olmuş, yüzü solgundu. Bizimkilerin yanında onunla konuşamadığım için anca göz iletişimiyle 'ne oldu?' Diyebildim. Ama yüzüme bile bakmadı. Biraz sinirlendim ama sınıfın ortasında 'Bende senden hoşlanıyorum' deyince ayağa kalktım ve sevinçle yüzüne baktım. O da bana gülümsüyordu. Öpmemek için çıldırıyordum ve sonunda kendimi tutamadım. Onunla aramızda bir sıra daha vardı. Elimi sıraya dayayıp üzerinden atladım. Şimdi Jennie'ye daha yakındım. Karşısına atladığımda korkuyla küçük çaplı bir çığlık attı ve şaşkınlıkla tekrar gülümsemeye başladı. Yanaklarını iki elimle sarıp dudaklarına yapıştım. Sadece dudaklarımızı deydirdik çünkü sınıfta yalnız değildim. İlk saniye gözleri fal taşı gibi açılmıştı ama sonra gözlerini kapatıp anı yaşadı. Dudaklarından ayrıldığımda, sınıftakiler 'ooo' diye anırmaya başladı. Jennie zaten pancar gibi kızarmıştı. Yanaklarını tutup sınıftan, dışarıya koştu. Muhtemelen lavaboya gidiyordu. Bende yine elimi sıraya dayayıp kendi sıramın üzerine zıpladım ve yerime oturdum. Yanımda oturan Jimin "Vayy ne ara işi pişirdin?" Diye alaylı bir soru sordu. Bende "Sen Rose'yi sıkıştırırken ben çoktan aşık olmuştum." Dedim. Yüzüme sinsi bir bakış attıktan sonra Rose'ye döndü ve onu izlemeye bıraktığı yerden devam etti.Tae'nin ağzından
Jisoo bana 'gel' diye emrettiğinde beni neden çağırdığını az çok tahmin ettim. Kesin dayak yiyecektim. Aslında onu ilk gördüğümde çok sevmiştim. İçimde anlam veremediğim şeyler olmuştu. Dün gece çok fazla içmemiştim. Sarhoş da sayılmazdım. Sadece iki yudum içtiğim için üzerim kokuyordu. Zaten sarhoş olsam dün geceyi hatırlamazdım öyle değil mi? Bu olanlardan bizim çocukların haberi yok. Ben aslında Jisoo'yu öptüğüm için pişman değilim onu ağlattığım için pişmanım. Onu sanırım seviyorum. Ben bu düşüncelerle boğuşurken sonunda Jisoo ile birlikte yangın merdivenlerindeydik. Onu takip ettiğim için hala arkası dönüktü. Sonunda yüzünü bana çevirdi ve tam konuşmaya başladığında elimle, ağzını kapattım ve ben konuşmaya başladım dün ona itiraf edemediğim aşkımı bugün ona itiraf edecektim. "Seni öptüğüm için pişman değilim." Dedim. Kaşlarını çattı ve ellerini birbirine doladı. Bende konuşmama devam ettim. "Ama seni ağlattığım için çok üzgünüm ve özür dilerim." Dediğimdeyse yüzü yumuşadı ve birbirine doladığı kollarını serbest bıraktı. Yine konuşmayı sürdürdüm. "Ben dün sarhoş değildim. Sadece iki yudum içmiştim bu yüzden üzerim kokuyordu. Dün gece seni sana aşık olduğum için öptüm. Kendime engel olamadım. Ama yine de pişman değilim. Senden hoşlanıyorum Jisoo" dedim. Utandı. Tam kaçıcakken belinden tuttum ve "Bak bana cevap vermek zorunda değilsin sadece bilmen için söylüyorum. Ama yine de düşünmeni isterim. Lütfen Jisoo sandığın kadar kötü biri değilim." Dedikten sonra belini bıraktım o da hemen arkamda ki kapıdan çıkıp gitti. Biraz etrafıma bakındıktan sonra bende arkasından gittim. Sınıfa girdik. Ben onu izliyordum ama o benim yüzüme bile bakmıyordu. 'Olsun' dedim kendi kendime 'yavaş yavaş'.Jennie'nin ağzından
Suga'nın beni öpmesi hoşuma gitti ama yine de bu utanmam için büyük bir sebebti. Kızlar tuvaletine girdim ve yüzümün kızarıklığını ilk defa geçirebildikten sonra sınıfa gittim. Ben gittiğimde Jisoo ve Tae'de dönmüşlerdi. Çete ve bizimkiler ben sınıfa girdiğimde beni izliyorlardı. Sınıfa biz harinç başka öğrencilerde gelmişti. Sonunda hoca girdi ve ders başladı. Bizim Rose yine hayvan gibi not alıyordu. Lisa telefonla uğraşıyordu. Jisoo ise sadece kollarını bağlamış. Masasından başını kaldırmıyordu. Lisa derste hiç gizlenmeden selfieler çekiyordu. Burası üniversite olduğu için hoca hiçbir şekilde ses çıkarmıyordu. Normalde ben derslerimi dinler, notlarımı alırım ama bugün gözüm Suga'dan başkasını görmüyordu. Belli ki notları Rose'den alacağız. Eve gittiğimizde notları ondan alabileceğim için gönül rahatlığıyla Suga'yı izliyordum. O da beni izliyordu. Aslında bir yanım şu anne ve babamın boşanma meselelerindeydi ama bir yanımda arkadaşlarımla beraber olan neşemdeydi. Ne zaman üzülsem beni mutlu etmenin yollarını biliyorlardı. Aslında benim gerçek ailemdiler. Sonunda ders bitti ve ders arasına girdik. Rose, Jimin'le dışarı çıktılar. Onların arasında ne varsa artık sürekli bizim Rose'nin ağzı kulaklarında, Jimin de aynı Rose gibi sürekli gülüm gülüm gülüyor. Suga beyimiz de , Tae denen çocukla dışarı çıktı. Ulan o kadar sevdiğimizi söylüyoruz beyefendi Tae ile gidiyor. Jungkook hala bizim Lisa gibi telefon ile uğraşıyordu. Jisoo yüzünü somurtmuş hala sırayı izliyordu. Arkamı dönüp ona "Sorun ne?" Diye sordum. O da bana "Sonra anlatırım." Diye cevap verdi. Bende diretmedim. Belli ki canı sıkkındı. Bende hala telefonla uğraşan Lisa'ya döndüm. "Sen hayırdır ya sabahtan beri çıt çıt çıt. Ne oluyoruz." Diye Lisa hanıma hesap sordum ama o da beni sallamadı yanına gidip telefonuna baktım. Mesajlaştığı kişiyi görünce şaşkınlıktan "Ohaaa" diye bağırdım.
Ben sözümü tutuyorum. Önce ki bölüme 5 oy gelirse yeni bölümü anında atarım dedim ve attım. Şimdi eğer bu bölüme de 5 oy gelirse diğer bölümü de anında yollarım. Seçim sizin. İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BlackloveBts
JugendliteraturAşk❣️ Acemiliğin daniskası! Allah'ını seven okumasın ya SJKSKJS