Cam kırılma sesleriyle birlikte kafam hemen o yöne döndü. Az önce bahçeye çıkmak için kullandığım cam kapı su an paramparçaydı ve yerde dördüzlerden biri yatıyordu. Ağzım şokla açıldı ve ayağa kalktım. O sırada paramparça olmuş kapıdan Sean geçti ve yerde yatanı yakasından tuttugu gibi kaldırdı. Bu Sean olamazdı...
Gözleri delirmiş gibi sadece James'e bakıyordu. Yeşil gözleri kıvılcımlar saçıyordu. Ben hep o yeşil gözlerde kaybolacağımın hayalini kurmuşken şimdi o gözlerdeki öfke bir köşeye sinip saklanmamı söylüyordu. Açık bir tehdit vardı bakışlarında. Vahşice bir içgüdüsel uyarı...
"Benim olana dokunursan ölürsün." Beni bu kadar sevmesi normal miydi? Bir yerden sonra bencilleşirdi sevgi ve Sean su an o noktadaydı. Aşk değildi bu. Aşk, evet belki kıskanmaktı ama aynı zamanda güvenmekti. Sean'ın sevgisi bencilleşiyordu. Resmen hayvansal bir içgüdü ile kollarını açmış o benim, ona kimse dokunamaz diyordu. Aşk sevdiğini herkesten saklamak değildi, gerektiğinde onu paylaşmaktı, değil mi?
James kanlı tükürükler saçan ağzına alaycı bir sırıtış koydu. Sean daha fazla dayanamayıp sağ yumruğunu havaya kaldırdı ve aynı hızla James'in yüzüne geçirdi. Bu sırada ani bir refleksle elimi yüzüme kapadım.
James'in hala yaşıyor olması mucize diye düşünürken, konuştu. "Onu seviyorsun değil mi?" dedi alaycı, sanki açığını yakalamış bir sesle.
"Ona muhtacım." dedi Sean tek nefeste. Fısıltı ile sesi yorgun ve üzgün çıkıyordu. Gözleri benim gözlerimi buldu ve zorlukla ayakta duran James'i bir anda bıraktı. Üflesem yere düşebilirdi. Sean yavaş adımlarla yanıma gelmeye başladı. Bir adım geri çıktım çünkü korkuyordum. Bana neden muhtaç olduğunu bilmiyordum ve bu durum hiç hoşuma gitmemişti.
Tıpkı bir uyuşturucu bağımlısının eroine muhtaç olması gibi oda bana muhtaçtı.
Belkide altın vuruşu benimle yapıcaktı?
Benim bir adım geri çıkmamla oda oldu yerde durdu. Yalvaran gözler ile bana bakıyordu. Kıvılcımlar gitmiş yerine o sevdiğim gözler gelmişti.
"Gel güzelim seni evine bırakayım." dedi.
"Maria'dan sonra ilk kez güzelim diyorsun." dedi James, susmuyordu, kışkırtıyordu onu. Bilerek yapıyordu ama neden?
"O çeneni ben sikmeden hemen kapat." dedi Sean. Öfke geri gelmişti. Bu sefer yavaşça değil ani bir hızla çünkü o hep oradaydı uygun zamanı kollayıp saldırıya geçiyordu.
"Öfke öfkelenirse." dedi Jason ve ardından bir kahkaha attı.
"Yoksa kardeşim ona açıklamamdan mı korkuyorsun? Açıklarsam nolur ki onunda sonu aynı Maria gibi olacak. Yoksa olmayacak mı? Ah, tabikide olacak çünkü asla öfkeni yenemeyeceksin kardeşim."
Tam Sean ona doğru bir adım atıcakken ne olacaksa olsun dedim ve Sean'a yaklaşıp elini tuttum. Bu iki kusursuz varlığın kavga etmesi hiç hoş değildi. Sean'ın elini tutunca bana baktı ve elimi hızla çekip beni bahçeye sürüklemeye başladı.
"Onun için bizi satıyorsun kardeşim." dedi Jayden.
"Ona muhtaç olman ne kadarda acıklı." dedi Jason ve o anda "Yine bekleriz Ella." dedi tatlı bir sesle. James ciddi mi diye tekrardan baktım. Gözleri samimiydi aslında. Imm fakat sözleri duruma pek uymamıştı. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırmakla yetindim ve bahçeden çıkıp arabasına doğru yöneldik. Bu sinirle ikimizi birden öldürmezse iyi olurdu.
Kapıyı açıp benim binmemi bekledi ve ardından oda bindi. Sanki az önce öfkeden deliye dönen o değilmiş gibi yavaş ve sakin hareket ediyordu. Arabayı çalıştırmadan önce uzandı ve elimi yavaşça sıkıp bıraktı.
İçime o anda bir sıcaklık yayıldı. Çok hoş bir duyguydu aslında. Elimi geri çektiğinde ise içimi bir boşluk kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öfke Sevgiye Muhtaç Olursa
Storie d'amoreZaman onun için değerli değildi... Düşünmek onun için önemli değildi... Aşk onun için değildi... Ama sevgi tam ona göreydi... Ve bir masumu sevdi... Peki ama öfke gerçekten birini sevebilirmiydi ?