34.Bölüm/Ege

308 22 31
                                    

Eylül ve Fatihle beraber Ege'ye kaçmaya hazır mıyızzz?

İki üç bölüm egedeyiz:)

Multide Ildır köyü var:)

Küçük bir süpriz var bölümde. En küçük olanından;)

Gözlerimi yavaşca açtım. Hafif sarsıntı vardı. Karavanın küçük yatağından doğruldum ve bacaklarıma örttüğüm örtüyü katladım. Kafamı şoför koltuğuna doğru uzattım.

"Nerelerdeyiz Kaptan."

Dikiz aynasından bana baktı.

"Daha gelmedik mi diyecektim sabah olmuş resmen. Hani Riva tarafına gidecektik." Etrafa baktım. Yeşillikti galiba Riva tarafında bilmediğim bir bölgeydi. Yani akşam Riva olarak anlaşmıştık.

"Seni Ege'ye kaçırdım." Gözlerim kocaman açılmıştı.

"Ne? Nerdeyiz biz?" Fatih gülüyordu. "Çeşmedeyiz, Ildır köyüne doğru gidiyoruz şu anda." Dağılmış saçımı kaşıdım. "Fatih emin misin?" Başını olumsuz anlamda salladı. "Yok babam Fatih ismini koymuş. Emin akıllarına gelmedi galiba."

Nereye kusuyorduk? Bu espriden sonra zaten arabanın tuttuğu midem tamamen yukarı doğru çıkıyordu.

"Ya Fatih bu nasıl bir espri anlayışı." Gülüyordu. "Ya birazcık uzaklaşmak iyi gelecek bence. Küçük bir tatil gibi düşün. Herkes kendini toplasın kafasını dağıtsın ben artık çok bunaldım aksiyondan." Üstüme baktım.

"Bende çok bunaldım ama en azından birisine haber verseydik. Telefonum bile evde kaldı benim." Fatih cebinden kendi telefonunu çıkardı. "Benim var. Caner abiyi arar haber ederiz." Tekrar elbiseme baktım.

"Üstüme birşeyler almak gerek ama hiç para da yok üstümde." Fatih gülümsedi. "Burası benim evim Eylül. Param da var merak etme." Aklıma Fatihin çalıştığı aklıma geldi. "Ee senin işin ne olacak peki?" Ofladı.

"Salla, ben yeni iş bulurum kendime." Güldüm. "Bu ne rahatlık Fatih bey." Gülümsedi. "Onuru ararım biraz borç gönderir." Başımı salladım. "Bende abimden isterim."

"Tamam biraz ilerde çarşı var. Gideriz üstüne karavanda ki paranın bir miktarıyla üstüne birşey alırız sonra da bir kahvaltı yaparız." İçlendim. "Parayı harcamayalım hemen." Fatih de derin bir iç çekti.

"Sen merak etme hesaplı gideceğiz"

Geri çekildim ve yatağın üzerine oturdum. Örgülü saçlarımı çözmüştüm.

Kısa bir süre sonra karavan durdu. Fatihin kapı kapatma sesi geldi ve benim kapımı açtı. "Çarşıya geldik." Dedi ve karavana girdi. "Ben üstümü değiştireyim sonra sana alışverişe çıkalım." Başımı salladım ve karavandan inip kapıyı kapattım.

Derin bir nefes aldım. Ege'nin temiz ve huzurlu kokusunu içime çektim. Baş öndüren bir oksijendi. Az ilerde de çarşıyı görmüştüm zaten.

Karavanın kapısı açıldı ve üzerine bir T-shirt altına da bir eşofman giyen Fatih belirdi. Karavanın kapısını kilitledi ve elini uzattı. Tuttum ve çarşıya yöneldik.

"Oh tabi sporları giydin. Rahatsın." Elini omzuma attı. "Sana da spor birşeyler bakarız." Ben ise topuklu ayakkabılarımla arnavut kaldırımlı çarşıda zar zor yürüyordum.
******************
Sonunda artık benim de spor kıyafetlerim olmuştu. Siyah bir T-shirt ile eşofman giymiştim. Spor ayakkabılarım da olmuştu. Kendimizi küçük bir cafe de yumurta yemeye vermiştik.

"Senden izin isteyeceğim Eylül." Fatihe baktım. Maça gitmek için olamazdı çünkü burada kimseye tanımadığını düşünüyordum.

"Ne izni?" İçini çekti.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin