William genç kızı kolundan sürüklerken bir yandan da elindeki ağzına kadar dolu içki bardağını dökmemeye çalışıyordu. Evin arka bahçesine ilerledikleri zaman Lea bahçeye açılan kapının aralık olduğunu fark etti. İçeriden belli belirsiz bir rutubet kokusu yayılıyordu.
"İçeriye gel" dedi William kısık bir tonla, alkolden dolayı adımları dikkatsiz ve düzensizdi. İçeriye girdiklerinde önce yemek, sonra alkol en son da rutubet kokusunu almıştı Lea. Tüm bunların normal olduğunu düşünürken peri duyuları birden bire çığlık atmaya başladı. Göğsüne oturan ağır bir his vardı.
William bardağını masaya bırakıp telefonunda bir şeyler tuşladı ve koltuğun üzerindeki küçük siyah kutu bir sinyal sesi çıkarıp şarkı çalmaya başladı. William sesi diğer evleri rahatsız etmeyecek şekilde ayarladıktan sonra yine aynı hızda koşup televizyonun yanında duran lambayı aldı ve orta sehpanın üzerine koyup muzur bir çocuk edasıyla üzerindeki düğmelerle oynamaya başladı. Lamba ilk yandığında Lea farklı bir şey göremedi fakat oğlan salonun ışıklarını kapattığında karanlık duvarlar birden yıldızlara büründü. Lambanın içindeki ışık dışındaki küçük aralıklardan süzülerek salonun duvarını bir galaksiye çevirmişlerdi.
"Çok havalı değil mi?" dedi oğlan, Lea ona şaşkın bi bakış fırlattı, "Daha çok romantik gibi, vay be William, sandığım kadar odun değilmişsin."
Oğlan içi tereddütle dolu bir kahkaha fırlattı. Ardından gözü masanın üzerindeki mektuplara takıldı. Çoğu açılıp bir kenara fırlatılmış, bazılarının içinde yarım gözüken fotoğraflar vardı.
"Bunlar nedir?" dedi Lea burnunu sokarak, William boğazını temizleyip masaya doğru yürüdü ve mektupları toparlamaya başladı.
"Ailemden gelen mektuplar, normalde bu gece Japonya'dan dönüyor olmaları gerekiyordu."
Lea aile kelimesi geçtiğinde biraz gerilse de belli etmedi, William'ın ailesiyle daha ciddi bir sorunu olduğu belliydi. Lea masaya yaklaşırken içindeki ağırlık hissi daha da artmaya başladı. Evin bu bölgesinde oldukça büyük bir hüzün vardı ve genç peri duyguları hissetme gücünden haberdar bile değildi.
"Neden gelmediler?" dedi Lea, burnunu daha fazla sokmak istemiyordu fakat oğlan sanki konuşmak istiyor da söyleyemiyor gibiydi.
"Dediklerine göre beklenmedik bir işleri çıkmış. Her zaman buraya gelmekten daha önemli bir işleri var, her zaman bir şeyler benden daha önemli oluyor."
Lea istemsizce güldü, "Sen ailen senden kaçıyor diye üzülüyorsun, ben benimkiler peşimden ayrılmıyor diye."
William da güldü, "Çok lanet hayatlarımız var değil mi?"
"Ben öyle demezdim, bazen hiç ummadığımız şeyler hiç ummadığımız anlarda gelebilir."
Lea ne kadar pozitif olmaya çalışıyor gibi görünsede William uzaklara dalmışken masadaki fotoğraflardan birisini ceketinin cebine sıkıştırdı. Uzun süredir birilerine yardımda bulunmamıştı, belki de perilerin yaratılış amacını yerine getiren tek peri olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstü Oda Arkadaşlarım
FantasíaPeriler aleminden kaçtıktan sonra sonunda normal bir hayat yaşama fırsatı bulan Leah, kazandığı üniversitenin öğrenci evindeki oda arkadaşlarının pek de normal olmadığını keşfettiğinde bu yılın oldukça farklı geçeceğini anlamıştır. Birbirlerinin doğ...