İlk olarak bu yıl hazırlık okuyorum ve inanın herşey çok zor gidiyor. İngilizce beni en çok zorlayan şey. Bazen gerçekten ağlayasım geliyor. Bu bölümü de bir anda içimden geldiği için yazdım. Nasıl olduğuyla ilgili bir fikrim yok. Uzun zamandır çözümlemek istediğim kitabımın belirsizliğiydi bu kısım. Şuan öyle bir haldeyim ki Ela ile Denizi mutlu edemeyecek gibi hissediyorum. O nedenle bu kısa bölümü okuyun ve devamında olacakları hayal edin. Ne kadar süre sonra yazacağımı bilmediğim yeni bölümde de hayal ettiğiniz gibi mi bakarsınız. Ben bu aşkla başlattım herşeyi ve malesef biraz mola gerekiyor :) Herkese mutlu ve huzurlu günler olsun :)
Kahvaltıyla ellerimizi ayırdık ve birbirimize gülümsedik. Kahvaltının gelmiş olması onu biraz rahatlatmış görünüyordu. Söyleyeceği şeylerden kötü şeyler bekliyordum evet ama ne kadar kötü olabilir bilemiyorum.
"Sana burda herşeyi açıklayamam Ela. Ama benim kanaatim aileninde haberi yok." dediği an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Sorun bendeymiş. Bu yüzden Denizi benden uzak tutmak istemiş.
"Doğduğun gün o kadında orada doğum yapıyormuş ve yanyana iki ameliyathanede iki bebek dünyaya gelmiş."
Ellerim titriyor ve buz gibi hissediyordum o an. Devamını duymak dahi istemiyordum.
"ve o bebeklerden bir tanesi ölmüş diğeri ise çok güzel bir kız bebekmiş" dediğinde onun ben olduğumu anlamam uzun sürmedi. Rengimin iyice gittiğini farkederek ellerini uzattı ve tebessüm etti.
"Ela o bebek sensin ve ölen bebek annenlerin gerçek bebeği. O gün bebekler karışmış. Bebek ölü doğdu denildiğinde kocası onu terketmiş, erkek çocuk için, Aslı zaten umrunda değilmiş. Aslında seni de erkek istiyormuş ama olmayacağını o adama söyleyememişler, Aslı için söylememiş, babasız kalmasın diye. Ölü doğman yıkmış onları. Ama sonra bebeklerin karıştığını yoğun araştırmalar sonucu bulmuş ve senin mutlu olduğunu görmüş. Babasız büyümendense bu daha iyi gelmiş. Senden uzak kalmamak içinde babamla tanışmış. Kadının dediğine göre ilk başta sana yakın olmak istiyormuş ama sonra babamı da sevmiş. Ama tabi ki biliyorsun beni hiç sevmedi. Zaten bu nedenle benimle olmanı istemedi. Daha iyisini hakettiğini düşünmüş olmalı." dediğinde ellerimi sıktı ve dolu gözleriyle bana baktı.
Bunları kabul etmeye hazır değildim. Bu gerçekler kalbimi o kadar yakıyordu ki.
Yani şimdi benim annem öldü ve babam da beni terk mi etti?
Bu kalbime, aklıma, vücuduma daha da ağır gelirken ayaklarımın, ellerimin tutmamaya başladığını hissettim.
Deniz'in ellerini sıkıp ölen annem için üzülmeye başladım.
Arkasından saydırdığım kadının annem olduğu gerçeğiyle başladım herşeye.
Hıçkırmak istiyordum ama Deniz gözlerimin içine böyle güzel bakarken kendimi bırakamıyordum.
Bir şey yapmam gerektiğini biliyorum.
Burada şuan rahatlayamayacağımı da biliyorum. Önce ellerimi çektim, sonra gözlerimi sildim.
Derin bir nefes alıp "Ben gidiyorum. Haberleşiriz" deyip dışarıya çıktım.
Çıktığım gibi koşmaya başladım.
Koştukça ağlıyor ama farketmiyordum.
Rahatlatıcı olan bu durum iyi hissettirirken olayın gerçekliği ve ağırlığı fazla geliyordu.
Artık tahammül edemeyeceğimi hissettiğim an ayaklarımı hissetmedim.
Kalçamdaki keskin bir acıyla gözlerimi bir daha açamadım.
Sadece bir rüya olması için dua ettim. Kalbim yana yana dua ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerim Kadar Büyük
RomanceAlnımdakinin sen olduğuna o kadar eminim ki; başkalarını umursamıyorum. Sensin işte… Kaderim de sensin… Ben senim... Beni sen yönlendiriyorsun... <3