-Kaan-
"Ucube, kalk artık yataktan! Saatin kaç olduğunun farkında mısın sen!?"
Suratıma gelen sert bir terlik, acıyla inleyerek uyanmama neden oldu. Bu kadın benim annemdi ve onla geçen her saniyemden nefret ediyordum.
"P*ç kurusu, hala kalkmadın mı yoksa!?"
"Kalktım kalktım..." dedim homurdanarak. Evet, bu evde bana adımla seslenmek yerine ya "Ucube, gerizekalı..." derlerdi ya da daha da canımı yakan "P*ç kurusu" lafını söylerlerdi.
Size gerçekleri anlatacağım fakat ondan önce biraz kendimden bahsedeyim. Ben Kaan, soyadıma gerek yok. 17 yaşında bir delikanlıyım. Simsiyah saçlara ve okyanus mavisi gözlere sahibim. Ekim 12 doğumluyum ve açıkçası doğduğum günden nefret ediyordum.
Bir tecavüz sonucu dünyaya gelmek kadar berbat bir şey yok. Babam olacak şahıs, annem olacak şahısa bir parti çıkışı çok içkili olduğu için tecavüz etmiş, ardından cebinde sakladığı silahı annem olacak şahısa doğru tutmuş ve onu vurmuş ama içkili olduğu için görüşü bulanmış ve kolundan sıyırmış. Daha sonra ise kendini başından vurmuş ve oracıkta can vermiş.
Ne kadar da kolay kaçmış. Cehennemde yanman dileğiyle baba. Benim suçum neydi söyler misin bana?
Ardından annem çocuğu aldırmaya karar vermiş ancak ailesi "Soyumuzu kirlettiğin yetmezmiş gibi bir de ukalalık yapma!" demiş ve beni doğurmak zorunda kalmış.
Keşke ölseymişim.
Bu zamana kadar yemediğim dayak kalmadı. Her gün gözümde ki morluklar veya vücüdumdaki yaralar hem canımı yakıyor, hem de içimi acıtıyordu. Ayrıca rahatsız da ediyordu.
Gerçi artık 17 yaşına bastığım için fazla dayak yemiyorum. Saygımdan dolayı susuyorum ve bir şey yapmıyorum. Fakat tüm duygularımı içime dolduruyordum ve yakında patlayacağımı hissediyordum.
8 yaşımdayken kendimde beni, çevremdekilerden ayıran bir özelliğim olduğunu keşfetmiştim. Fakat bunun ne olduğundan hiçbir fikrim yoktu ve hala da yok. Çevremden farklıydım fakat neden? Bunu düşünürken uykusuz kaldığım zamanlar oluyordu.
Annem odaya geldi ve beni yatağımı toplarken görünce sinsice sırıttı. "İşte böyle, söz dinle." Derin bir nefes alıp ona baktım. "Hey, beni neden bu saatte uyandırdın? Bugün cumartesi ve okul yok. Herhangi bir kursumda yok."
"Kapa çeneni," dedi annem. "Pencereye bak." Ve baktım. 1 yıldır boş olan karşımızdaki eve birileri taşınıyordu. Hatta neredeyse işleri bitmiş gibi görünüyorlardı. "Tamam, sırf beni yeni birileri taşındığı için mi uyandırdın?" Başıyla onayladı. "Onlar artık yeni komşumuz. Bugün gidip onlarla tanışacağız." Kendimi sırıtırken buldum. "Gene iyi aile rolü, ha?" "Kes sesini!" diye tısladı annem. "Eğer gerçekleri anlatırsan bu sefer seni gebertirim." Bana uyar. Çok yaşamak istiyordum ya zaten. 17 yıl yaşamışım, daha ne kadar yaşayacaktım ki?
Ancak gene de çenemi kapalı tutmaya karar verdim.
"Bakkala git ve birkaç bir şey al. Çiçekçiye de uğra, bir demet çiçek yaptır." Elime 30 Lira tıkıştırdı. "Geri kalan olursa getir. Sakın boşa harcama." Gözlerimi yumup başımla onayladım. "Oğlan bir çocukları var ve senin yaşıtın sanırım," dedi sırıtarak. "En azından arkadaş olursunuz da, seni evden biraz kovup onun yanına gönderirim. Böylece azıcık kafa dinlerim." Sessiz kaldım. "Haydi ne duruyorsun! Git!" Uflayarak kapıya doğru ilerledim ve evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anormal (Gay)
Teen Fiction"8 yaşımdayken beni, çevremden ayıran bir özelliğim olduğunu keşfetmiştim. Tabi bu özelliğin, Mert ile karşılaşıncağa kadar ne olduğunu bilmiyordum."