Gerçekten artık ben wattpad'ı parça pincik edecek kıvama geldim. Sinirlerim çok bozuldu. Nasıl yazdım ne yazdım bilemedim. Çok çok özürler. Yinede beğenmezseniz hakkınız var:( Keyifli okumalar.
~
Sessiz sessiz ağlıyorum. Kelimeleri algılamakta güçlük çekerken derin bir nefes alarak yutkunuyorum. Daha.. daha kaç gün olduki geleli şimdi benden gitmesi için erken değil mi? Gözlerimi kapatarak derin bir nefes daha alıyorum. Keremde şaşırmış olacak ki kaşlarını çatmış yanımda arkasına yaslanarak sesini çıkarmadan oturuyor. Saçlarımda hissetdiğim eller kapatdığım gözlerimi açmama yardımcı olurken diyer yanıma cevdet babanın oturduğunu fark ediyorum.
" Zeynep? Kızım.. biliyorum bana kızdın ama eğer önemli bir şey olmasaydı gönderirmiyim ben kerem'i?" Omuzlarımı silkerek burnumu çekiyorum. Kerem koltukta öne gelerek ellerinin arasına alıyor başını.
" Amaaan cevdet bey.. Allah aşkına sizin işleriniz her zaman önemli olmadımı? Aylarca ben yavrumdan zaten sizin bitmek bilmeyen çok önemli! İşleriniz yüzünden ayrı kalıyorum." Nevim anne göğsünde bağladığı kollarını çözerek ayağa kalkıyor. Cevdet babaya bakmadan çatık kaşlarıyla yanımıza geldiğinde kerem'inde benimde saçlarımızı öpüp iyi geceler diyerek uyumaya gidiyor. Halam'da bir şey demeden nevim anne'nin peşinden gitdiğinde cevdet baba oflayarak ayağa kalkıp pencerenin önüne sigarasını yakmaya gidiyor.
Yanaklarımı ıslatan yaşlar çeneme oradan da kucağımda sıkı sıkı birleştirdiğim ellerime. Bir hıçkırık farkındda olmadan kendini dudaklarımdan serbest bıraktığında kerem iki elinin arasına aldığı başını kaldırarak bana dönüyor yüzünü. Gözlerine bakar bakmaz tek bir kelime dökülüyor dudaklarımdan.
" Gitme.." Buruk gülümsemesi eşsiz yüzünü ele geçirdiğinde gözleri yeşillerini kaybederek mavi okyanusuna dönüşüyor. Dolan gözlerini kırpıştırıp yanıma sokuluyor. Islak yüzüme yapışan saçlarımı yüzümden çekerken yanağıma damlayan gözyaşlarımı öpüyor. Parmakları yanağımda dolaştığında yeni yeni fark ediyorum tekrar ağladığımı.
" Gitme.. kerem-"
" Daha bir yere gitmiyorum ki. Yarın deyil öbür gün deyil. Bir hafta sonra. Burdayım ben."
" Gideceksin ama.." Dudaklarını alnıma yasladığında öylece duruyor öpmeden kıpırdamadan duruyor. Yanaklarımı kavrayan ellerinin üzerine koyarak derin bir nefes alıyorum. Yanaklarımı ıslatan göz yaşlarım dudaklarımın arasından küçük küçük hıçkırıkların kaçmasını sağlarken alnımda sıcak dudakların tadını çıkarıyorum. Saçlarıma ardından alnıma kondurduğu öpücüklerden sonra dudaklarını çekerek gözlerime bakıyor.
" Temelli gitmiyorum ya. Döneceğim zaten geri. Şirketde işleri yoluna koyar koymaz döneceğim."
" Hayır.. dönmeyeceksin."
" Zeynep.."
" Ne.. zeynep ne kerem? Tutamayacağın sözler verme bana. Tamam mı verme. Senin hep söylediğin sözler. Gidiyorum gelicem zeynep. Bir haftalığına dönüyorum iki güne kalmaz dönerim zeynep! Boşuna söz verme bana. Tutamayacağın sözler verme bana tamam? Verme.." Ellerimdeki ellerini çekerek nurgül abla'yı çağırıyorum. Elinde sandalyem salona girdiğinde gülümseyerek teşekkür ede biliyorum sadece. Konuşsam sanki canım yanacak. Boğazımda düğümlenen ipler canımı yakacak. Kerem ne yapacağımı daha yeni anlayabiliyormuş gibi ayağa kalkarak sesini yükseltiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Aşk Engel Tanımaz...
Romansa"Tekerlekli Sandalye" ye mahkum genç bir kız. Hayatı tamamen "kıvırcığı"nın üzerine kurulmuş genç bir adam. Engellere rağmen... Acılara, herşeye rağmen... Birbirlerine kenetlenen iki insan... Tek ihtiyaçları'ysa bir Mucize sadece.. yalnızca bir ''Mu...