"Hey şişko hadi kartları tekrar düzenle!". Minik çocuk tombul olan yanaklarını dahada şişirerek bağdaş kurduğu yerden kalktı. Minik elleriyle kartları karıştırıp yerleştirmeye başladı. Aslında bu minik DDakji oynamayı çok severdi ama arkadaşları yüzünden bıkmıştı. Hayır çok oynamaktan değildi bu miniğin sıkılması ne zaman kazansa onun kazandığı kartları elinden alırlardı üstüne diğer el için kartları toplatıp, düzenletirlerdi.
Gerçi oynadıkları şey tam DDakji değildi mantığı aynıydı. Onların kartlarının üstünde çizgi karakterleri vardı. Burdaki tüm çocuklar bu oyunla koleksiyonlarını genişletmeye çalışırdı.
"Bitti hyung!" diye seslenen minik çocuk tekrar yerine bağdaş kurup oturdu. Çok sıkılmıştı ama eğer kalkıp giderse yine onla uğraşacaklardı.
Tam o sırada tanrı bu miniğin iç sesini duymuş olmalı ki "Jimin-shi~" diye bağırarak küçük bi kız geldi. Saçları iki yandan hizalı biçimde örülmüş, üstünde ise beyaz baskılı tişörtü ve şeker pembesi şortu vardı. "Annen...annen çağırıyor Jimin-shi~." . Koşarak geldiği için yorulmuş olmalıydı. Nefesi kesik kesik çıkıyordu.
Jimin yerinde kalktı ve hızla adımladı. Burada daha fazla durmasını gerektirecek bir şey yoktu. "Görüşürüz gitmem gerek!".
🌸
"Neden koştun ki Yoora nefes nefese kalmışsın?". Küçük kız ellerini önünde çırpıp gülümsedi "Ah! Jimin-shi beni düşünüyor.". Jimin kaşlarını çatıp sanki dahada sevimli olabilecekmiş gibi dudaklarını büzdü."Hey! Bana Jimin-shi demeyi kes.". Küçük kız muzipçe sırıttı "Peki Jimin-shi~." küçük kıkırtılar çıkarıp devam etti "Neden koştuğuma gelirsek normalde başkası olsa acele etmem ama Bayan Park ilerdeki gelinine güvensin istiyorum~."
Jimin göz devirmekle yetindi. Konuşmalarıyla birlikte eve gelmişlerdi, zaten çok da uzak değildi oyun oynadıkları yer Jimin'nin evine.
Jimin evlerinin sürgülü kapısını açarken bir yandanda spor ayakkabılarını arkalarına basarak çıkarıyordu. "Görüşürüz Yoora.Teşekkürler birde."
🌸
İçeriden çok güzel kurabiye kokuları geliyordu Jimin'in tahminine göre annesi onu öğlen bir şeyler atıştırması için çağırmıştı."Annecim geldim!" diye bağırıp hızlıca mutfağa koşturdu.
Haklıydı annesi onun en sevdiği çikolata parçalı kurabiyeden yapmıştı.
Bayan Park tepsiyi dikkatlice tezgaha yerleştirirken gülümseyerek Jimin'e ufak bir bakış atıp tekrar önüne döndü. "Hoşgeldin bebeğim. Ellerini çabucak yıka ve gel."
Jimin minik adımlarını olabildiğince hızlandırarak ellerini yıkayıp geri masaya koştu. O gelene kadar annesi çoktan masayı hazırlamıştı.
"Teşekkür ederim anne." Jimin gülümseyerek kurabiyeden kocaman ısırık aldı. Bu kurabiyeleri çok severdi hatta herkes çok severdi bir keresinde annesi onunla birlikte arkadaşlarınada yollatmıştı ve herkes bayılmıştı hatta o gün o kazandığında kartlarınıda almamışlardı.
"Rica ederim.Bu arada yemeğini bitirdikten sonra sitenin güvenliğine gitmen gerekecek olur mu?" dedi Bayan Park. Onu gidip kendiside alabilirdi ama Jimin'e yapılan sürpriz bozulsun istemiyordu.
Ki bayan Park bunları düşünürken Jimin çoktan ayakkabılarını giymeye fırlamıştı.
🌸
Jimin sitelerinin güvenliğine koşmaya çalışırken ara ara sekerek ayakkabılarını giymeye çalışıyordu. Eğer yanılmıyorsa bu onun uzun zamandır beklediği şeydi. Babasının ona her ay yolladığı bir şey.Jimin'in babası sürekli yurt dışına seyahatlere çıkardı hatta çıkmak değil bir nevi evi sadece arada bir uğradığı yer olarak kullanırdıda denebilirdi. Babası ona her ay gittiği yerlerden hediye gönderirdi. Bir kaç sene önce Jimin babası ile anlaşmıştı, eğer gittiği yerlerde ona bir şey oğlunu hatırlatırsa bunu ona hediye alacaktı.
Jimin güvenlik kulübesine yaklaşırken adımlarını yavaşlattı ve nefesini düzene sokmaya çalıştı. Tam güvenlikleri Bay Choie'ye sesleneceği sırada kendi yaşlarında küçük bir çocuğa kızdığını gördü bu yüzden Jimin sessizce kulübeye doğru adımladı.
"Kaç aydır kapınıza kağıt bırakıyorlar daha kaç kere uyaracağım son kez veriyorum şu kağıdı sana git ailene götür sonra ben sorumlu tutuluyorum!" diye bağırdı adam karşısındaki çocuğa. Bay Choie aslında farkındaydı karşındaki çocuğun aidat borcu yüzünden azar yemesiniz mantıksızlığını. Küçük çocuk sessizce kafasını yere eğdi. "Bayım son kez siz verseniz. Ne olur bunu ben vermeyeyim.". Bay Choie'nin yüzü sinirle gerildi "Kes sesini hergele. Ben güvenlikten sorumluyum senin ailenin hizmetçiliğinden değil. Al şunu git götür şimdi!"
Küçük çocuk kağıda korkuyla bakıp yavaşça adamın elinden alıp hızla arkasını döndü.Jimin daha önce bu çocuğu hiç sitede görmemişti ama şu anda gördüğü tek şey o yuvarlak gözlerinin korkudan doluşuydu. Jimin gidene kadar çocuğu izledi ve ardından tekrar kulübeye adımladı. Az önceki gergin ortamdan dolayı Jimin heyecanını biraz yitirmişti bu da sesinin biraz kısık çıkmasına neden olmuştu.
"Annem benim için bir şeyler olduğunu söyledi Bay Choie rica etsem alabilir miyim?" . Güvenliğin yüzü yavaşça gevşedi "Ahh Jimin şimdi sen gelmeseydin ben getirecektim buyur bakalım." Adam orta boyutlarda koliyi Jimin'e uzattı. Jimin heyecanla koliyi kapıp koşturdu. "İyi akşam Bay Choie. Teşekkürler."
🌸
Jimin elinde koliye koşturarak bahçelerindeki masaya oturdu. Yüzündeki gülümseme gittikçe daha genişliyordu. Babası bu sefer ona ne yollamıştı? Bir oyuncak belki bir kıyafet yada kar küresi yoksa hep istediği maket setlerinden mi? Jimin'in kafasından onlarca şey geçiyordu ama o paketi açtığı sırada sadece bakakalmıştı. Çünkü bir çift buz pateni aklının ucundan hiçbir zaman geçmemişti.
Heyecan bastı bilmiyorum ayyy. Neyse eğlencesine yazdığım bi fic kafamdaki şey aslında çok farklıydı buz pistinde bi kızla karşılaştım ve bi anda bunu yazmaya karar verdim iyi okumlar💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗧𝗵𝗲 𝗣𝗿𝗼𝗯𝗹𝗲𝗺 𝗼𝗳 𝗘𝘃𝗶𝗹 | 𝑗𝑖𝑘𝑜𝑜𝑘
FanfictionBaşlık için küçük bir ᵈᶤᵖᶰᵒᵗ : Kötülük problemi, din felsefesinde kötülük ile mutlak iyi olan bir Tanrı'nın varlığının nasıl bağdaştığı şeklindeki bir sorudur. Ben burda bu felsefe sorusunu çok daha basite indirip sadece 'iyi insanların başına ned...